8.bölüm

2.3K 190 45
                                    

*YAZAR*

Gecenin sabahında gözlerini henüz açmamıştı Taehyung. Ona sabahlar artık olmuyordu. Yaklaşık bir aydır sevdiğinin yüzünü görmemişti. Birkaç kez bir araya gelseler dahi kafası önde oturmuş sesini bile çıkarmamıştı. Sevdiği de aynı durumdaydı. Jin de onunla aynı ortamdayken susmayı tercih etmişti. Taehyung, çoğu zaman benden sesini bile kıskanıyor diye düşünmüştü.

Sabahın inatçı ışınları ile gözlerini açmak istemese de açmıştı Taehyung. Odadan ayrılmış olmanın verdiği şükür ile yatağında geriniyordu. Eski odasında olsaydı, hala uyanmamış olan o şirin yüzü görecekti. Belki de izlemekten dersine geç bile kalacaktı. İstemeyerek yatağından çıkıp, banyoya doğru yürüdü. Orada işlerini hallettikten sonra üzerini giyindi ve odasından dışarı çıktı. Keşke biraz daha kalsaydım banyo da diye düşünmüştü. Kapıdan çıkınca gördüğü yüzle şoke olmuştu çünkü.

*KİM SEOKJİN*

Açılan kapı ile gözlerimi ilk kez o tarafa çevirmiştim. Karşımda uyku mahmurluğu ile duruyordu. Ne yapacağını bilemez bir hali vardı. Kim bilir ne zamandır görmüyorum onun yüzünü. Ne kadar da özlemişim fark etmeden. Her gece yatağa yattığımda yaşadığım pişmanlıklarım vardı. Keşke kal diyebilseydim, o gün ona keşke gitme deseydim. Biliyordum çok ağır konuşmuştum, duymayı hakketmediği birçok şey söylemiştim. Çok kızgındım ona. Siniri çeneme vurmuş gözüm hiçbir şeyi görmemiştim. Ben en yakınıma sen kimsin, ne hakkın var demiştim. Kim bilir ne kadar yaktım canını. Ne kadar kırdım kim bilir o kalbini.

Benim iyiliğimi düşündüğü için yapmıştı belki de. Ama asla hak vermedim ona. Birine vurması iyi bir şey değildi. Konuşarak halledilebilecekken yumruğunu konuşturmuştu. O zaten her zaman böyle değil miydi?

Tamam aramızda yaşanılan her şeyi geçtim, ya bana aşık olması. ben bunu kaldıramıyordum. Arkamdan iş çevrilmiş de benim sonradan haberim olmuştu sanki. Beni ne kadardır sevmiş ama haberim yokmuş. Ben ona salak gibi inanıp kardeşim demiştim. O bana nasıl böyle bir şey yapardı aklım almıyordu. Onu seviyordum ama asla ona o gözle bakmamıştım. Ben ona sanırım aşkını çok gördüm o ise bana benimsettiği dostluğunu. Hiçbir şey demeden çıkıp gitmişti hayatımdan. Her gün aynı binada olup da onu görememek elbette çok canımı yakıyordu. Bir kere gelse özür dilese ben hemen açardım ona yine kollarımı. Yine yaslardım başıma omzuna. Ama benden kaçmayı tercih etmişti.

Şimdi karşımda durmuş büyük gözleri ile bana bakıyordu. Hiçbir şey demeden gözlerime odaklanmıştı. Kaçırır sanmıştım. Ama yapmıyor direk gözlerime kilitlenmişti. Sertçe yutkunduğunu görebiliyordum. Belki de yanımda, karşımda olmak ona zor geliyordu. Gözlerinden çıkan ateş parçalarını gördüğümü düşünebilirdim. Yakıyordu beni ama bir o kadar da üşütüyordu kalbimi. Kalbim sancılanmaya başlamıştı. Ölüyor olamazdım değil mi? Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Sanırım sadece hissetmekle kalmıyor, nefes almayı unutmuştum. Derin bir nefes aldım. Bu anın sona ermesini dileyerek. Ama bitmiyordu, geçmiyordu sancılarım. Gözlerinden firar eden her ok vücuduma çarpıyordu. Engelleyemiyordum. Karşısında, zaten buz kesilmiş hareket edemiyordum. O da benim gibi miydi acaba? Yoksa bana acı çektirmek için yapıyordu bunu anlayamıyordum.

Jimin'in sesi ile kendimize gelmiş gibiydik '' Kookie, sakın o suyu atma üzerime. Bunu giyebilmek için yarım saat erken kalktım ben.''

*YAZAR*

Jimin, gördüğü ikili ile bir an duraksadı. Kookie, hala elinde bir sürahi ile Jimin'i yakaladığını sanmış yüzüne gülümsemesini yerleştirmişti. Fakat oda önündekileri görünce o da anlık duraksadı. Taehyung, onlar sayesinde kaçabilmiş gibi mutfağa geçmişti. Jin, sadece arkasından bakabilmişti. Kendine gelmesi 5 dakikayı bulmuştu. Kendine geldiğinde yollara attı yine kendini sabahın erken saatinde. Yollarda kaybolmayı istiyordu. Kafası karışık olunca yaptığı bir şeydi bu. Kafasını dinlemek ve ne karar vereceği hakkında yol bilmeden iz bilmeden yürürdü.

FRIENDS🦋🍀🌈Where stories live. Discover now