66.bölüm

1.5K 77 233
                                    

Hava güzeldi bugün. Kuşlar cıvıl cıvıl seslerini ulaştıyordu şehrin üzerine. Cıvıltılarına kapılmamak imkansız gibi bir şeydi sanki. Şehrin karışıklığından sıkılan insanlar gözlerini kapatıp gökyüzüne yüzlerini çevirdiklerinde her şeyden uzaklaşmış gibi hissediyorlardı. Güneş gökyüzünde salınırken, gökyüzünün maviliğine hayran olmamak elde değildi.

Jin böyle bir sabaha uyandığı için oldukça mutlu hissediyordu. Zorlu geçen bir gecenin ardından gün güzel başlamıştı onun için. Tüm gece uyumamıştı neredeyse. Sevgilisinin başında daha dün gece yaptığı gibi nöbet tutmuştu. Biliyordu uyursa kendini kaybedebilir ve sevgilisinin yaralı kanadına zarar verebilirdi. O uyumamayı tercih etmiş, bunun yerine sabaha kadar sevgilisinin masum suratını incelemeye başlamıştı. Onun suratı diğer her şeyden çok daha önemliydi. Sevgilisinin yüzünde huzurlu ifade uykusundan çok daha önemliydi.

Jin kahvaltı saatinin gelmesinin ardından yataktan çıkmış ve sevgilisinin güzel yüzüne bir öpücük bırakmıştı. Onu öpmeden hangi günü güzel geçmişti ki zaten? Odadan ayrılmadan önce sevgilisinin üzerini güzelce örtmüş ve sıcak bir gülümseme bırakmıştı ona.

Mutfağa indiğinde diğerlerine kahvaltı hazırlamak için kollarını sıvamıştı. Sabahtan dersi olmadığı için kendini şanslı hissediyordu. Hobi ve Jisoo sabahtan dersleri olduğu için okula gitmişlerdi. Taehyung'un da dersi vardı fakat aldığı rapor ile evde günü gün yapacaktı bir hafta boyunca. Jin bu bir hafta boyunca Tae'nin evde yalnız kalacağı zamanlar derse gitmeyi reddetmişti ilk başta ama Taehyung onu durdurmuş ve derse girmesi gerektiğini söylemişti. Jin için emir büyük yerden gelince mecbur gitmeyi kabul etmişti.

Jin kahvaltılık malzemeleri tezgahın üzerine çıkarmak ile başladı işe. Taehyung'un bir an önce güç toplaması için sağlıklı şeyler yapmayı düşünmüştü. Bunun için ilk önce tavuk çorbası yapmayı düşünmüştü. Akşamdan dondurucudan çıkardığı tavuğun buzunun çözüldüğünü görünce mutlu hissetmişti kendini.

O tezgahta işi ile meşgul olurken kendi odasından çıkan Namjoon savsaklana savsaklana mutfağa giriş yapmıştı. Neden sabahın bu saatinde uyandığına pek anlam veremese de mutfaktan gelen sesler ile belki bir yardım olur düşüncesi ile mutfağa adımlamıştı.

Genizden gelen sesiyle çıkarmıştı ilk kelimesini. ''Günaydın.''

Jin arkasından gelen kalın ses ile ilk başta şaşırmış ve arkasına dönmüştü. ''Günaydın, seni sabahın köründe uyanmanı sağlayacak şey ne merak ediyorum doğrusu.'' Dedi. Mutfakta yalnız çalışmayı seven bir isimdi o. Mutfakta yanında yardımcı olan birileri olacak ise kesinlikle işini bilen birileri olsun isterdi. Yardımcı olacak isim Namjoon olunca Yoongi gibi düşünmekten kendini alamıyordu.

''Ben de merak ediyorum. Ama biliyorsun, uyanınca bir daha uyuyamıyorum. Yardım edilecek bir şey var mı?'' diye sordu Namjoon. Ellerini saçlarına götürmüş ve sertçe kaşımaya başlamıştı.

''Bana yardım edebileceğin tek şey, oturup keyfine bakmak dostum.'' Dedi Jin kıkırtı ile. Namjoon'un onun söylediğine göz devireceğini biliyordu. Ki beklediği gibi olmuş ve Namjoon tarafından gelen göz devirme dalgası ile karşılaşmıştı.

Namjoon bıkkın ses tonu ile konuştu. ''Sen de mi ya?'' kendine böyle davranılmasından pek hoşlanmıyordu. O da isterdi diğerleri gibi mükellef yemekler yapmayı ama sakardı işte. Bunu nasıl atlatabilirdi ki?

''Evet, ben de.'' Dedi Jin. Kaşlarını kaldırarak konuşmuş ve tezgahtaki işine devam etmeye başlamıştı. Bütün tavuğu ilk başta haşlayarak işe başlayacaktı.

''Bugün ki planın ne? Evde olmayı mı tercih edeceksin?'' diye sordu Namjoon. Masadan kalkmış ve bulaşık makinasına doğru yürümüştü. En azından temiz olanları kendi yerlerine yerleştirebilirdi.

FRIENDS🦋🍀🌈Where stories live. Discover now