♧ BÖLÜM ●17● ♧

274K 8.9K 5.6K
                                    

Hellö 💦

İşte şimdi başlıyorduk.

"Oha!"

Sınıfta bağıran bir kız ile birlikte dikkatim onlara çevrilirken birkaç kişi telefonlarına bakıyordu ve etrafındaki meraklı insanlarsa telefona bakmaya çalışıyordu. Gözler hemen sonra bana kaydığındaysa yutkundum.

Görevimi görebiliyorlardı.

Hay anasını ben böyle işin...

Geri telefona döndüğümde kabul etmek için geri sayan sayacı gördüm.

3

2

1...

KABUL ET!

Parmağım anında soldaki tuşa tıkladığında rahat bir nefes bırakmam uzun sürmedi.

Oyunu reddedemezdim. Bu oyunun kurallarına aykırıydı. Atılmak istediğim en son şey bu oyundu ve ben bunu istemiyordum.

Herkes şaşkındı. Hem de herkes. Sınıfa giren telaşlı Berkan da buna dahildi.

"Nasıl kabul edersin?"

O kadar sinirliydi ki istemsiz yerimde gerilirken yerimde kımıldanıp dikleşmeden edemedim.

"Bunu yapmayacaksın."

Sinirle bana doğru eğilirken etraftakilerin şaşkın ve meraklı bakışlarının üzerimizde olduğunu görebiliyordum. Umurumda değildi. Ben o bakışlara alışmıştım. Alışamayan ise Berkan'dı.

"V.İ.P benden bunu yapmamı istiyor Berkan. Yapmak zorundayım." derken sıranın diğer tarafından dolanıp kalktım. Oysa birden önümde dikilmişti. İri bedeni karşısında çelimsiz bedenim oldukça güçsüz duruyordu. Ama bu zıtlığın üzerine her şeyin benim elimde olması...

Derin bir nefes alıp verdim.

"Çekil önümden."

Elimdeki telefona baktığımda 3 dakikam kalmıştı. Berkan da bunu görmüştü ama pek umursadığım söylenemezdi. Bunu yapmazsam oyundan atılırdım. Ve... Bu Berkan'ın işine gelirdi.

Dikleştim. Güçleşen bedenim ile ona ters ters bakarken "Çekil önümden." Sözleri dudaklarımdan döküldü.

Oysa sinirli gözlerle bana bakmakla yetinmiyordu. Söz konusu bursuydu ve her şey benim sözlerimden ibaret değil miydi?

O an anladım. Berkan'ı öyle bir duruma getirmiştim ki öyle çıkmaz sokakta ilerliyordu ki ona şu anda yeniden istediğimi yaptırabilirdim. Çevremizdeki insanların ellerindeki telefonları görebiliyordum. Berkan'ın onları umursayamayacak kadar karmaşa içerisinde olduğunu da biliyordum. Önemli olan da bu değil miydi? İstediğim gerçekten bu değil miydi?

"Eğer o müdüre gidersen..."

Dudaklarım yavaşça yukarı kıvrıldı ve etrafa bakındım. Yanlış yaptığının farkındaydı. Daha ilk dakikasında batıracağının da farkındaydı. Korktuğu başına geliyordu ve bu benim elimdendi.

Bir günde ne denli değişebilirdi bir insan?

Depresyondan olmam gerekmez miydi? Kendi kabuğuma çekilip kendime acımam. İnsanların bana acıyan bakışlarıyla yetinmem ve bununla hayatımı yaşamam...

Zaten bunu yıllardır yapmıyor muydum? O zaman neden kendimi soruşturup duruyordum ki? Fırsat elleriminin arasındaydı ama bir sorun vardı. Berkan'ı müdüre söylersem bu ispiyonlamaya giriyordu.

Aklımda yanan levha ile gözlerimi kırpıştırırken iki elimi de kaldırdım ve telefonu sıkı sıkı tutarken onu göğsünden geriye doğru ittirdim.

V.I.P 08 KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now