♧ BÖLÜM ●16● ♧

137K 9.4K 4.2K
                                    

Hellö 💦

En büyük zafer düşmanlarınızı yenmekten mi geçerdi?

Hiç sanmıyorum.

En büyük zafer yokluğunuzda kendinizle savaşınızdan geçerdi.

Ben en büyük savaşımı bu iki gün içerisinde verirken psikolojimin pek de yerinde olmadığı aşikârdı. Umursayacağım en son etkense bundan ibaretti.

Hala çare bulamadığım bir taciz durumu vardı. Evim benim için sorun etmeye başlamışken okul zaten başlı başına bir sorun olarak karşıma çıkıyordu. Ben de bir sorundan kurtulmak için çözüm üretmeye çalışıyordum. Sorun şuydu ki büyük oynuyordum. Karşımdaki gerilmiş ve bana kahkahalarla gülen erkekse bunun kanıtıydı.

Sözlerimden hemen sonra sessizleşmiş, teyit etmiş ve ardından kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Böyle tepki vermesi oldukça olağandı. Pek taktığım da söylenemezdi. Yaptıkları ya da düşündükleri de. V.İ.P de bana yardım etmek isteyen onca insan yer alıyorken şimdi onunla savaşabileceğim bir etken yer alıyordu. Savaşımsa tehlikeli ve sonu nasıl biteceği belli olmayan bir kumardan ibaretti. En güzel varlığım olan V.İ.P üzerine oynuyordum. Tek güvencem ise 08'den ibaretti.

Sonunda susan Berkan olduğu yerde birden ciddileşirken olumsuz anlamda kafasını iki yana sallamaya başlamıştı.

"İyi şakaydı. Hadi söyle."

Yüzümü buruşturdum. Sevgi beslenecek bir kız olmayabilirdim ama şaka yapacak kadar onunla samimi bir geçmişimiz olmamıştı.

"Oradan bakılınca şaka yapıyor gibi mi duruyorum."

Farklı bir Hazal söz konusuydu diyaloğumuz içerisinde. Onların tabiri ile ben bir sümüklüydüm. Ezilmesi gereken çöpten ibarettim. Şimdiyse sevgili olacağımı söylerken inanmaması gayet normaldi. Ama bunu normalleştiren benken elimdeki kozu kullanmak en büyük hakkımdı.

"Evet, kesinlikle şaka yapıyor olmalısın. Seninse sevgili falan olmam ben."

Bir kıza yaptığınız en büyük aşağılama onunla sevgili olmak istemediğinizi söylemek değildi. Bir kıza yaptığınız en büyük aşağılama onun bir böcekten farksız olduğunu yüzüne bir tokat gibi çarpmaktı. Berkan da bunu yapıyordu. Şu anda gururumu yıllardır ayaklarımın altına aldığım o zaman zarfının alışılmış durumu ile beni baş başa bırakıyordu.

"Peki öyleyse."

Yanından hızlı adımlarla geçtim ve atölyenin kapısını açtım. Dışarıda merakla buraya bakan kızları görebiliyordum. İleride ortadaki dikilmiş duvara oturan erkeklerin bakışları da anında burayı bulmuştu. Herkes Berkan'ı beni sürüklerken neler olabileceğini merak ediyordu. Gözleri üzerimde gezinirken hırpalanan bir yanım var mı diye teyit ettiklerini biliyordum. Ama yürürken hiçbir bakış umurumda değildi. Tek düşüncem aklımdakileri yerine getirirsem olacakların ne denli büyük bir yük getireceğiydi.

O anda kafama her şey dank etti. Bunca sene oturup düşünmemle kendimi sineye çekmekten başka bir şey yapamamıştım. Susmuş ve insanların benim üzerimde hak sahibi olmasına izin vermiştim. Anneme eniştemin beni taciz ettiğini bile söyleyemeyecek kadar batık bir haldeydim. Neden okuldaki insanlardan korkuyordum ki? Hayatımda onları bir daha göreceğim muammaydı.

Olduğum yerde durmuş bana bakan insanların içerisinde bir böcek görevini üstlenirken gözlerimi onların gözlerine sabitledim. Hepsine teker teker baktım ve onların bakışlarının farkındalığımı yüzlerine vurdum. Olay da bundan geçmiyor muydu zaten?

Farkındalık.

Olay da bu değil miydi zaten? Ezildiğimi fark ettiğimi onların gözüne soksam ne olurdu? Canları sıkılır mıydı? Benim için üzülürler miydi?

V.I.P 08 KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now