Jin kekeleyerek sordu. ''N-ne, ne yapıyorsun?'' dedi. Kekelemesinin sebebi bu büyüleyici gözlerdi.

''Ne yapıyor muşum?'' diye sordu. Tae kafasını sevgilisine biraz daha yaklaştırdı. Nefesleri birbirlerine çarpıyordu fakat burunları henüz birbirine değmiş değildi.

''Tae, biri uyanacak şimdi.'' Dedi. Her ne kadar kafasını geriye doğru çekmeye çalışsa da boynundaki güçlü kollar buna izin verecek gibi değildi. Tae'nin tutuşu oldukça sıkıydı.

Kafasını geriye kaçırdıkça ona yaklaşan Taehyung nefesini sevgilisine vererek konuştu. ''Sana sarılamayacak mıyım diğerlerinin önünde?'' diye sordu.

Jin gözlerini kocaman açtı. Buna sebep olan şey burunlarının birbirine değmesinden kaynaklanmıştı. ''Şimdi doğal bir sarılma mı verdiğini düşünüyorsun? Bence alakası yok.'' Dedi Jin.

Tae kafasını hafif sola doğru yatırdı. Sevgilisinin dudaklarına uzanmak için yapılmış küçük bir hamleydi bu. Küçüktü ama önemliydi. Gözleri sevgilinin dudaklarında geziyordu. Jin'in kadifemsi kırmızı dudakları Tae'yi kurtuluşa çağırıyordu sanki. O kadar davetkar görünüyordu ki Tae zamanı ve mekanı yeniden gözden çıkarmıştı. ''Bence gayet doğal.'' Dedi.

Tae'nin istekli çıkan sesi Jin'in kulaklarını bir kez daha sağır etmişti. Sesinde kayboluyordu sevdiğinin. ''Tae, bence daha fazla yaklaşma.'' Dedi. Onunda gözleri sevgilisinin dudaklarına kayıyordu.

Tae bu uyarıya rağmen durmadı. İnadına yaklaştı sevdiğine. Nihayet dudakları birleştiğinde gözlerini kapattı. Hareket ettirmedi. Sevgilisini çıldırtmak onun sevdiği şeylerden biriydi. İstiyordu ki Jin kendini ona bıraksın. Kendi gibi kaybetsin benliğini. Ama farkında değildi Jin çoktan bu dokunuş ile sanki ilk sefermiş gibi heyecanlanmıştı. Sevgilisinin beline istemeden dolanan kolları zaten buna kanıt olmuştu.

Dudakları bir süre hareketsiz kaldı. Tae öpüp geri çekildi ardından. Bu geri çekiliş aralarına sadece milimlerin girmesine sebep olmuştu. Dudaklarını yaladı. Jin onun geri çekilişi ile gözlerini açmış ve sevgilisinin dudaklarına bakmaya başlamıştı. Tae'nin bazen bilinçli bazen ise bilinçsiz yaptığı bu hareket Jin'in kendisini kaybetmesine neden olan faktörlerden biriydi. Jin sevgilisinin belinde olan kollarını sıkılaştırdı. Dudaklarını yeniden sevgilisine uzattı. Tae buna dünden razı olduğu için kabul etti dudakları hemen. Bu sefer dokunuş yerini cezbedici hareketlere bırakmıştı.

Dudaklarını aralayan Jin oldu. İzin verilen dudakların arasına giren Tae'nin yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. Sevgilisini nasıl baştan çıkaracağını biliyordu. Bunun galibiyeti üzerine çok yakışmıştı. Dudaklarının hareketi arttıkça, birbirlerine dolanmış kolların hareketi de sağlanmış olmuştu. Tae sevgilisinin boynundaki kollarını ayırmıştı. Sağ kolunu sevgilisinin ince beline dolarken kendine çekiyordu onu. Sağ eliyle sevgilisinin ensesine baskı uyguluyor, kaçmasına engel oluyordu.

Jin sevgilisine biraz daha bağlanırken ocakta kaynamakta olan sebzeleri önemsemedi. Önemsediği tek şey şu an sevgilisinin tadı eşsiz olan dudaklarıydı. Buna ek onun kokusu, teninin sıcaklığı, anın büyüsü. Kendini ona karşı biraz daha kaybederken buluyordu. Bu durumdan rahatsız değil aksine keyif alıyordu. Böyle heyecanları severdi Jin.

Tae sevgilisini kendine bastırırken, ensesindeki elini de beline indirdi. Dudaklarının hareketi artmıştı. Aralarındaki hararet de keza öyle. Tae kapalı olan gözlerini açtı. Sevgilisinin beyaz yüzünü incelerken buldu kendini. Kirpikleri bembeyaz yüzünde öyle özenle yerleştirilmişti ki Tae asla bunu izlemekten bıkamazdı.

Tae, Jin'in belindeki ellerinin tutuşunu sıklaştırdı. Onu bir anda havaya kaldırmış ve arkasındaki masaya oturtmuştu. Beyaz masa Jin'in mavi pijamaları ile mükemmel bir uyum yakalamıştı. Jin ne olduğunu anlamak için gözlerini açtığında sevgilisinin yine o korkutan bakışları ile karşılaşmıştı. Masanın üzerinde olduğunu fark etmesi geç olmamıştı. Tam dudaklarını ayırmak için harekete geçmişti ki belindeki Tae'nin elleri buna imkan vermemiş yeniden bastırmıştı kendini ona.

FRIENDS🦋🍀🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin