"Anlıyorum." Dedi kadın. Üzerindeki endişe hala yerini kaybetmiş değildi. Hatta hasta olduğunu duyduğu için daha fazla artmıştı sanki. Kadın gözlerini merdivenlerden ayırdıktan sonra devam etti. "Bu havalarda kendinize dikkat etmelisiniz çocuklar. Hasta olmayın." Dedi.

Jimin konuyu değiştirmek için adım atan başka bir işin olmuştu. Ikili koltukta şimdi Hobi ile yan yana oturuyorlardı. "Jisoo nasıl? Sizinle kaldığını düşünüyoruz." Dedi. Bu konuyu değiştirmek için bir adım olsa da Jisoo'ya karşı endişesine gidermek içinde atılmış bir adımdı.

"Jisoo'yu yaklaşık bir haftadır görmüyorum. Beni aramıyor bile hayırsız kız." Dedi kadın. Buradan çıkışta ona da uğramak istiyordu. Sonra aklına takılan şey ile tekrar konuştu. "Benimle kaldığını nereden duydunuz?" Diye sordu.

Jimin cevap vermeden önce gülümsedi. Gülümsemesinin herkesi etkisi altına açabileceğinin farkındaydı. "Ameliyattan sonra siz onunla kaldınız. Ardından yine size yardım için yanınızdadır diye düşünmüştüm." Dedi ustalık ile.

"Yok hayır. Benimle birlikte değil. Fakat sizin onunla yakın olduğunuzu düşünüyordum. Ama sanırım öyle değil." Dedi kadın. Sehpanın üzerinde duran ıhlamurdan bir yudum almıştı.

"Biz onunla yakınız zaten. Ama sizi aramadığı gibi bizi de aramıyor." Dedi Jimin yeniden gülümserken.

"Tanrım bu kız" dedi kadın kafasını iki yana sallarken. Ardından devam etti. "Bilirsiniz, farklı ülke, farklı kültür. Her me kadar bir ayağı burada olsa da o Türkiye'den kopamadı. Annesinin ardından çok zor zamanlar atlattı yavrum. Ona göz kulak olun. Bunu sizden istiyorum çünkü benim ne kadar gücüm kaldı, ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum. Ona karşı iyi olun." Dedi kadın gülümserken.

Namjoon konuşulanlardan sonra içinde derinliklerde bir kez daha hissetmişti pişmanlığı. Daha dün gece kovmuştu o kızı. Hatta koymaktan beter edip buna pişman olduğumu söylemişti. Kızın kalbini fazlasıyla kırdığının farkındaydı. Onun yanlızlığı konusunda da elinden geldiğince yardım etmeye çalışmıştı. Fakat yaşanılanlar buna imkan vermemiş hatta olayların daha kötü bir hal almasına sebep olmuştu. Namjoon yine elinden bir şey gelmez halde oturuyor buldu kendini.

--

Taehyung kendi odasına götürmeyi tercih etti Jin'i. Odasının içinde yeni değiştirdiği nevresimlerin kokusu hala çıkmış değildi. Sarı nevresim üzerindeki dairesel şekiller odaya ayrı bir doluluk havası vermişti. Ahşap mobilyalar ile ayrı bir uyum yalanlanmış gibiydi. Jin odaya öylesine bir göz gezdirmiş kendini pencerenin önüne atmıştı.

Aldığı nefes ciğerlerine yetmiyor gibiydi sanki. Pencereye uzandı Taehyung. Sevgilisinin bu hali onu oldukça endişelenmişti. Pencerenin açılmasını sağladı Tae. Jin onun bu hareketine karşılık oldukça müteşekkirdi. Odaya dolan soğuk hava her ne kadar odayı soğutsa da Jin'in nefes almasına yardımcı olmuştu. Jin o kadını gördüğünde bu kadar kötü olacağını tahmin bile edemezdi. Tepkilerini kontorl etmeye çalışmış ama bu başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Jin bir kez daha emin olmuştu o gün, geçmişi ile yüzleşmeye hazır değildi.

"Daha iyi misin?" Diye sordu Taehyung sevgilisine. Jin'in gerisinde duruyor, eli omzunda ona destek olmak istercesine sıkıyordu.

Jin kafasını olumlu anlamda salladı. Gözlerini kapattı. Bir süre daha çekti soğuk havayı ciğerlerine. Havanın içinde olan koku onu rahatsız etse de sesini çıkarmadı. Titrek sesi ile sordu Jin. "Böyle olmam normal mi?"

Tae sevgilisine yine arkadan sarıldı. Ellerini onun karnı üzerinde birleştirdi. Karnına dairesel hareketler bırakmaya başladı. Bu hareket Jin'in rahatlaması için yapılmıştı. Ki zaten umduğunu buldu Tae. Jin'in sinirleri gevşemeye başlamış, düzensiz nefesleri düzene girmeye başlamıştı. Kafasını omzuna koydu Tae. Usul sesi ile konuştu. "Normal hayatım. Yaşadıkların kolay şeyler değil. Bence gayet iyi gidiyorsun." Dedi. Sevgilisine destek olması iyi bir erkek arkadaşın yapması gereken şeylerden biriydi.

FRIENDS🦋🍀🌈Where stories live. Discover now