Taehyung gözlerini açtı. Karsısında hala gözleri kapalı halde bekleyen Jin'e baktı. Jin'in de nefesleri kendisininki gibi hızlanmıştı. Bunu o karanlık odada bile görebiliyordu hızla inip kalkan göğsünden. Jin dudaklarındaki tadı almak için yaladı bir kez gözlerini açmadan. Sonra gözlerini açtı.

Karşısında gülümseyerek bakan Tae'yi gördü. O da gülümsedi. Gözlerini bir kez daha kapatıp açtı. Derin bir nefes alırken konuştu. "Durdurmasaydım kalbim duracaktı." Utanarak basını aşağıya çevirdi Jin.

Tae küçük bir kıkırtı bıraktı sessiz odaya. "Seni en son öptüğümden bu yana özlemişim." Dedi. Bunu söylerken birazcık utanmış olabilirdi ama birbirlerine dürüst olacaklardı. Ki zaten yalan söylemiyordu. Özlemişti.

"Bu çok farklı bir şey. Bu söyleyecek olduğum şey seni kızdıracak ama aynı zamanda mutlu da edecek. Ben biliyorsun birçok kızla birlikte oldum. Birçok kez bunu yaptım. Ama bu, bu çok farklıydı, çok özeldi. Kalbimin duracağını hissettim. Ben daha önce hiç böyle heyecanlanmamıştım. Birini öperken daha önce hiç gözlerini kapatmamıştım. Hissetmek çok güzel bir şey Tae." Basını kaldırmamıştı Jin baktığı yerden. Utanıyordu ama Tae gibi hissettiklerini söyleyecekti.

"Evet kızdım. Seni başkalarıyla düşünme fikri beni deli ediyordu. Ama artık umursamıyorum. Bu gece biz olduk Jin. Burası miladımız oldu. Endişelenmiyorum artık. Senin hissettiklerini bilmek, bunu senden duymak çok güzel bir şey. Birbirimize her zaman dürüst olalım. Ne hissediyorsak korkmadan, utanmadan söyleyelim olur mu?" Diye sordu Tae. Ellerini Jin'in kucağında duran ellerine uzattı. Sıcak elleri soğuk eller ilr buluşunca bir kez daha anladı. Rüyada değildi. Bu gerçekti.

"Tae, utanıyorum ama söylemek istiyorum. Bunu bir kez daha yapmak istiyorum." Dedi Jin. Ellerinin üzerindeki sıcak elleri hissetti. Parmaklarını diğerinin parmaklarıyla birleştirip bir olmasını sağladı.

"Neyi istiyorsan yapmaya hazırım. Söyle lütfen." Dedi bir yandan birleşen parmaklara bakıyor bir yandan da gülümsemesini bırakıyordu.

"Beni bir kez daha opmeni istiyorum." Dedi Jin. Sesi sonlara doğru biraz olsun kısılmıştı. Tae duymak için kafasını Jin'e doğru eğmişti.

Tae duyduğu şey ile yaklaşmasını durdurmadı. Uzattı dudaklarını. Kendisine uzanan dudakları kolaylıkla kabul etti Jin. Bunu yapmaya ihtiyacı vardı sanki. Kanamamıştı daha, susuzluğu geçmemişti sanki.

Tae uzanan dudakların hemen aralandığını fark ettiğinde dudakları kıvrılmıştı. Gülümsüyordu kendini hemen kabuk eden Jin'e. Kalbi yine tutuşmuştu Tae'nin. Jin de farksız sayılmazdı. Utandığı her halinden belliydi. Jin kulaklarının yandığını hissediyordu. Bu heyecan ona fazla gelmişti. Ama hiç şikayetçi değildi.

Tae anın verdiği heyecanı ile, birleşmiş olan ellerini ayırdı ve Jin'in beline attı. Beline dolanan eller Jin'i küçük bir irkilmeye götürmüştü. Dikişinin üzerine gelen elin varlığı ilk başta rahatsız etmemişti. Fakat aralarındaki ateş büyüdükçe Tae parmaklarını hareket ettirmiş ve bu da Jin'nin acı ile inlemesine sebep olmuştu. Tae tabi bununla beraber hemen geri çekildi.

"Ben çok özür dilerim." Dediğinde ellerini çekmiş yüzünü kapatıyordu Tae. Yaptığından duyduğu utanç onu fazlasıyla şoka uğratmıştı.

"Sorun değil iyiyim. Birazcık acıdı sadece." Dedi Jin. Elini dikişlerinin üzerine koymuş hafifçe okşuyordu. Bir yandan da Tae'ye bakmayı ihmal etmiyordu.

"Ben çok utanıyorum. Anın heyecanı, şey ben ne yaptığımın farkında değildim." Dedi Tae. Ellerini sonunda yüzünden çekmiş ve kucağında birleştirmişti. Kafasını kucağına dikmiş, karanlıkta görmemesine rağmen ellerine bakıyordu.

FRIENDS🦋🍀🌈Où les histoires vivent. Découvrez maintenant