Kalbinde Yer Yoksa Güzelim Ben Ayaktada Giderim

1.2K 74 55
                                    

Medya: Remzi

İyi okumalar

Oğuz'un yanıma gelmesini beklerken elinde tarçın ve sevimli bir suratla Melih geliyordu. Oğuz neden gelmiyor ya?

Tarçını masaya bırakıp sandalyeyi kendine doğru çekip kendini sandalyeye attı, ancak sonu sandalyenin devrilmesiyle sonuçlanmıştı. Elimi uzatmak için yeltenmiştim Melih'in kötü bakışlarıyla elimi geri çekmek zorunda kaldım.

Kendi imkanlarıyla kalkıp bu sefer daha dikkatli bir şekilde oturdu ve bana döndü.

"İyi misin?"

Kaşlarını onaylamaz şekilde havalandırdı, "Galiba arka tarafımda kırıklar oluştu."

Dediğine gülmemek için yanağımın içini ısırdım, tabi insan mermere düşünce bir yerlerini kırabiliyordu.

"Annenler tatil işini kabul ettiler mi?"

Yüzü birden düşmüştü," Zorla olsada kabul ettiler senden haber bekliyorlar."

Dedem aramama mesajla cevap vermişti, bir iki gün sonra yazlığın temizliğini falan yaptırıp hazırlayacaklarmış.

"Bir iki gün sonra gidebilirler. O sürede sen nerede kalacaksın?"

Dudağını sarkıtıp göz bebeklerini yukarıya kaldırdı.

"Evde kalırım galiba."

Gözlerim etrafta gezinirken Oğuz'un benim için ektiği lavantalara takıldı, kokusu burnuma gelince yüzümde gülümseme oluştu.

"İstersen bizde de kalabilirsin?"

Göz bebeklerini yukarı dikti ve kuşkulu bir sesle "Ayıp olmaz mı?" Diye sordu , ayaklarını çocuk gibi sallandırırken.

Bu hâline gülüp burnuna vurdum, "Saçmalama, annem seni görünce çok sevinir hatta."

Vurduğun yeri ovuştururken yüzünde utançla sevinç arasında bir gülümseme vardı, dün gece ki haline göre daha iyi olması benimde gülümseme neden oldu. Sütlaç kasesini Melih'e doğru ittirip kaşlarımla sütlacı işaret ettim.

Kafasını iki yana salladı ve kaseyi bende tarafa ittirdi, çenesiyle kaseyi işaret etti. Bu sefer ben ona ittirdim, o bana bu döngü benim sütlaçtan bir kaşık alıp Melih'in ağzına vermeye çalışmamla son bulmuştu.

Yememek için dudaklarini 502 ile yapıştırmışlar gibi birbirine bastırıyordu, sandalyeden biraz kalktım , kaşığı ağzına dayadım.  Hâlâ açmamakta o kadar ısrarcıydı ki bir elimden destek alarak sandalyeden biraz daha kalktım.

Sinirle nefesimi verdim ve ağzına son kez kaşığı girdirmek için uğraştım ancak kendisinde keçi inadı olduğu için açmamıştı. Pes edip sandalyeye oturacakken sandalyenin yana doğru kaymasıyla yere düşmek üzereyken Melih beni tutmuştu.

Yüzümüz fazla yakındı bu yüzden biraz gerilemiştim , belli etmemek için tebessüm ettim. O da gülümseyip beni düzgünce sandalyeye oturttu. Melih'e bakmamak için havuza bakmaya başladım, hain havuzunda su sesini dinledikçe insan sakinleşip her şeyi unutuyordu, bir anlığına Melih'e döndüğümde gülerek bana bakıyordu.

Kaşlarımı çatıp "Ne?" Diye çıkıştım sandalyede yönümü ona doğru dönerken.

"Utanmışşa benziyorsunuz da,"

Hayretle ona baktıp işaret parmağımla kendimi işaret ettim.
"Ben? Ben utanıcam , bir git"

"Miray sana bir şey sorcam, okulda kızların çekemeyen bakışlarını nasıl çekiyorsun?"

Tatil SürpriziWo Geschichten leben. Entdecke jetzt