Cenaze

1.8K 106 9
                                    

İyi okumalar

Medya: Meltem

Samet'e yetişmek için daha hızlı koşmaya başladık ama yolda kimse görünmüyordu. Aklıma telefonla aramak gelince hemen arka cebimdeki telefonu çıkartıp Samet'in numarasını buldum ve ara tuşuna bastım. Birkaç kere çaldı ama açan olmadı, tekrardan aradığımda yine kimse açmadı.

Hastane yoluna saptığımızda karşıdan gelen cenaze aracıyla olduğumuz yerde kaldık. Allah'ım lütfen başka bir cenaze olsun.

Cenaze aracı geçtikten sonra hastaneye doğu son hız koşmaya devam ettik. Ama acil kısmı görüş açımıza girdiğimizde gördüğüm manzarayla tüm ihtimaller yok olmuştu. Giriş kapısının önünde Samet ve Gamze yere çökmüş şekilde ağliyordu. Koşmayı bırakmıştık artık, olduğumuz yerden Samet'lere bakıyorduk.

Kendimizi ne kadar kandırmaya çalışsakta sonunda gerçekler kendini belli ediyordu. Gamze'nin halini görünce kalbimin üzerine kocaman bir öküz oturdu. Bir çocuk için en zor anlardan biri kahramanını ölü bir şekil de görmekti.

Her ne olursa olsun arkamız da duran kişinin yok oluşu bizi en derinden etkiliyordu. Hele ki bir kız için ilk aşkı, kahramanı ,ne olursa olsun ilk sığındığı insan gözlerinin önünde yok oluşu daha zordu. Gamze'nin yanına varmak için daha hızlı koşmaya başladım.

Arkama bakma gereği duymuyordum çünkü bizimkilerin de koştuğunu biliyordum. Gamze'nin yanına birkaç metre kala yavaşlayıp yanına yürüme hızında gittim.

Yerde ağlamaktan helak olmuş kızı kollarımın arasına aldım ve biraz olsun sakinleşmesi için sırtını sıvazlamaya başladım. Bizimkilere bakmak için kafamı çevirdiğim de onların da Samet'e destek olmaya çalıştıklarını gördüm.

Gamze az da olsa sakinleşmeye başladı, yaşadıkları kolay atlatılacak bir şey değildi. Ama Gamze göründüğünden daha güçlü bir kızdı, bunu da aşacaktı. Aşmasına yardım edecektik. Yanımıza gelen hemşirelerle doktoru yeni fark etmiştim.

Gamze'ydi kaldırmaları için kollarımı ondan ayırdım ve yerden destek alarak ayaklandım. Samet'e yan bir bakış attığım da, haberi ilk öğrendiğinden daha kötü gözüktüğünü fark ettim. İnsanın elinden bir şey gelememesi çok zor bir durum, bir şey yapmak istiyorsun ama ona zarar verirse diye tereddütte düşüyorsun.

Oğuz'ların gelmesini bekledim. Onaların da gözlerin de hüzün ve çaresizlik vardı. Kolumu Oğuz'un beline doladım ve ona sindim. Hastanelerden nefret ederdim. Ama biliyordum böyle bir hakkımın olmadığını. Yavaş adımlarla içeri giriyorduk ama istememeye olduğu çok belliydi.

Etrafta ölüm sessizliği vardı. Bu sessizliği Gamze'nin çığlığı böldü. Kötü bir şeyin olmasına karşın koşarak içeri girdik ve çığlığın geldiği odaya daldık. Göz altları şişti, gözleri ve burnu ağlamaktan kıpkırmızıydı, üstü başı dağılmıştı.

Yattığı yatağın başına geçtim, tüm vücudunun rengi bir anda solmuş gibiydi. Ellerini tuttum, sanki elimde en kırılgan camı taşırcasına nazik haraketlerle eliyle oynadım. Sakinleştirici olduğunu düşündüğüm iğnenin etkisiyle biraz ağlaması durulmuştu.

Samet'e baktığım da çaresizlik tüm bedenini sarmıştı, gözlerin de ki gölgeler daha belirginleşmişti. Hüzün tüm vücuduna bir virüs gibi yayılmıştı. Gözlerini duvarda sabitlemişti, Gamze'nin göz kapaklarının kapandığını gördüğüm de elimi çekip yanından kalktım.

Samet'in yanına gitmek istiyordum ama ayaklarım geri geri gidiyor gibiydi. Remzi kafasıyla onaylayıp Oğuz'u da alıp dışarı çıktı.

Samet'in yanına oturdum ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Kelimelerin bittiği noktadayız. Ölüm. Kendisi bile korkutucu bir kelimeyken yaşamak, şahit olmak çok fazla ürkütücüydü.

Tatil SürpriziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin