12. BÖLÜM: "KORKU"

Start from the beginning
                                    

eğitimden sonra üstümü değiştirmek için soyunma odasına gittim. aslında duş için vaktim yoktu ama kısacıkta olsa bir duşa ihtiyacımın olduğunu çok iyi biliyordum.

hızlıca duş alıp odaya geri döndüm ve pantolonumu giydim. herkes derse girdiği için oda da tek başımaydım.

gömleğimi almak için dolabı açtığımda odanın kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. arkama dönüp kimin geldiğini kontrol ettim buruşan suratımla.

efla beni gördüğü an derin bir oh çekip kapının kenarında öylece dikildi bir süre. yüzü kıpkırmızı olmuştu ve elleri hafifçe titriyordu.

güzel elleri.

kapıyı arkasından kapatıp bana doğru koşar adım geldi ve kollarını belime sarıp sıkıca sarıldı. yüzünü boynuma gömerken hala düzelmeyen nefesi tenimi yaktı. kollarımı kaldırıp boynuna doladım ve başımı omzuna yatırdım.

"neden derste değilsin?" diye sorduğunda hala geri çekilmemişti. sesi sert değil üzgün gibiydi.

"duş almak için oyalandım şimdi gidiyordum." diye açıkladım suçlu bir çocuk gibi.

o an efla'nın saçlarımı kokladığına yemin edebilirdim. burnunu saçımın bitimine sürtüp oracıkta durdu bir süre.

"dimitri ortalarda yoktu ve sen de öyle... sikeyim çok korktum." diye fısıldadı bana daha da sıkı sarılırken.

yavaşça gülümseyip gözlerimi kapattım. sigara ve kahve karışımı güzel kokusunu doya doya içime çekip o çekilene kadar çekilmemeye karar verdim.

birkaç dakika sonra yavaşça çekildi ama kolları hala belimdeydi. benimkilerde onun boynunda. yüzüme bakıp iyi olduğumdan emin olmaya çalıştığını hissettim.

"bir daha böyle bir şey yapma erez. ne olursa olsun vaktinde dersinde ol. buraya benim yerime dimitri de girebilirdi. yalnız olmamaya çalış tamam mı?"

"tamam."

"yine aiden ile mi takılıyorsun?"

"evet."

"seni uyarmadım mı ben?"

"dimitri zaten peşime düştü artık aiden bunun yaşanması için bir faktör değil ki. yaşandı zaten."

"yine de dikkatli ol."

"aiden benim buradaki tek arkadaşım efla."

"ah..."

"benimle neden konuşmuyorsun?"

"konuşuyorum ya."

"bugünden bahsetmiyorum ben. hep kaçıyorsun kahvaltımı yememi beklerken bile sessiz kalıyorsun. hafta sonları evden gidiyorsun. eğer benim yüzümdense ben hafta sonları da okulda kalabilirim sen evde ol ela seni özlüyor. ablan ve baban da öyle."

"sen?" diye sorduğunda şaşkınlığımı belli etmemek için büyük bir çaba sarf ettim. yavaşça yutkunup yüzümü saklamak için başımı tekrar omzuna yatırdım. o da belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni iyice kendine çekti.

"ben de özlüyorum efla."

"erez bu..."

"eğer benden kaçmaya kararlıysan lütfen böyle şeyler yapma olur mu?" dedim ve geri çekilip bu kez kollarından tamamen kurtuldum.

"bana kahvaltı getirme ya da böyle sarılma ya da beni göz hapsinde tutma. allak bullak oluyorum. nasıl davranacağımı şaşırıyorum. ve... nasıl hissedeceğimi."

efla bana çaresizce baktı. sadece bir saniyeliğine de olsa o çaresizliği gördüm. gözbebeklerinden taşıp kalbime ulaştı.

ceketinin fermuarını açıp iç cebinden peynirli kraker, bir paket browni ve çilekli süt çıkardı.

"otur da yemeğini ye. bunları sonra konuşuruz."

o an bir şey fark ettim. üstüm hala çıplaktı. efla'nın odaya girdiği, sarıldığımız ve konuştuğumuz süre boyunca çıplaktım. hızlıca arkamı döndüm ve gömleğimi kaptım.

efla kıkırdadığında iyice utanmıştım. bana arkamdan yaklaşıp kollarımı tuttu.

"dur dur sakin ol." dedi elimdeki gömleği alırken. sonra yine beni alabora edecek bir şey yaptı. eğilip çıplak sırtıma küçük bir öpücük bıraktı. titrememek için kendimi zor tuttum.

gömleği kollarımdan geçirip giymeme yardım etti. sonra ucundan tutup çekti ve beni kendisine çevirdi. alttan başlayarak tüm düğmeleri iliklerken o kadar dikkatli bir tavır takınmıştı ki durduğum yerde erimemek için sakin olmaya çalıştım.

"şimdi gitmek zorundayım bir seferlik yemeğini yemeni bekleyemeyeceğim. bunların hepsi bitiyor asker anlaşıldı mı?"

esas duruşa geçtim.

"anlaşıldı komutanım!"

efla çekinmeden gülümsedi. sonra çenemi tutup yavaşça okşadı ve eğilip şakağımdan öptü.

"dikkatli ol."

"sen de."

EFLA | BXBWhere stories live. Discover now