2. BÖLÜM: "SCARLET SNAKE UNION"

27.2K 1.6K 719
                                    

İki katlı, soğuk yatakhane ranzasında oturup karşımdaki kireci soyulmuş duvarı izleyene kadar fark etmemiştim tam olarak. Burası benim yeni hayatımdı. Yeni gerçekliğim... Şimdi arkamda kalan pencereden gelen rüzgar sırtıma vururken ve ürpermeme neden olurken biliyordum. Artık tamamen tek başımaydım, kendi ayaklarımın üzerinde durmak zorundaydım ve en önemlisi de hayatımda ilk kez gerçek anlamda korkuyordum.

Kendimi yatakhaneden dışarı atabildiğimde yemek saati gelmişti. Merdivenlerden inip insanların yürüdüğü tarafa doğru yürüdüm ve en alt katı boydan boya kaplayan yemekhaneye ulaştım. Diğer öğrencileri taklit ederek elime çok bölmeli metal bir tabak aldım ve sıraya geçtim.

Şu anda görünmez olmak benim için en iyi ihtimaldi ve bu durumdan gayet memnundum. İnsanlar arkadaşlarıyla muhabbet ederek sıralarını bekliyor, çoğu kendi arasında gülüp eğleniyordu. Bense dikkat çekmemek için nefes bile almıyordum.

Üvey zavallı beni okula bıraktığında oğlu Efla'nın eğitimde olduğunu öğrenip onu görmeden geri dönmek zorunda kalmıştı. Bense nikah günlerinde yüzüne ancak bir iki sefer baktığım çocuğu pek hatırlamıyordum. Muhtemelen o da beni hatırlamazdı. Gerçi böylesi daha iyiydi onunla yüz göz olmak için hiçbir sebebim yoktu çünkü annemin sandığının aksine ben bu aileye ait değildim, o çocukta benim abim değildi.

Sıra bana geldiğinde yemek dağıtan şişman adamın suratına bakmadan tabağımı uzattım ve koyduğu şeyler her neyse alıp yürümeye başladım. Yemekhane kalabalıklaşmıştı. Gözlerimle masaları tarayıp boş bir yer aradım. Uç kısımdaki sağ masa tamamen boştu. Yavaş adımlarla yürüyüp masanın en kıyısına, diğer tüm insanlara arkamı dönerek oturdum.

Karşımdaki beyaz duvara bakıp bir süre sosyal anksiyetemin beni rahat bırakması için bekledim ve kendimi yalnız olduğuma ikna ettim. Ardından biraz patates ve tavuk çorbası yedim. Yemeklerin tadı umduğumdan güzeldi. Ben daha korkunç ve fazla yağlı bir şeyler bekliyordum.

Birden bir boğaz temizleme sesi duydum. Yanıma sessizce yaklaşan beden hafifçe öksürdü.

"Ah! sanırım yerini karıştırdın burası benim masam." dedi cılız ve sarışın çocuk.

"Özür dilerim ben..." diye söze başladığımda ayaklanmıştım bile. "Benim buradaki ilk günüm ve masanın sana ait olduğunu bilmiyordum. Keyfine bak zaten yemeğim bitmişti." gibi bir şeyler zırvaladım.

"Hey amacım seni kovmak değildi." dedi çocuk eğlendiğini belli eden bir yüz ifadesiyle. sonra yavaşça eğilip fısıldadı. "Sadece... buradaki kimse benimle oturup yemek yemek istemez ve bu yüzden sen de yerini karıştırdın sandım. İstediğin kadar oturabilirsin yeni."

Elaya çalan kahverengi gözleri öyle bir parıldıyordu ki üç yaşındaki küçük bir çocuğa benziyordu ve çok ağır bir iskoç aksanına sahipti. Ben yavaşça yerime geri otururken tam karşıma geçti.

"İsmim Aiden." dedi elini uzatarak. hızlıca sıkıp gülümsemeyi denedim.

"Ben de erez."

"Neredensin sen? Farklı bir aksanın var çözemedim."

"Türküm."

"Ah! Tabii ya mükemmel."

"Ve sen de... İskoç olmalısın değil mi?"

"Evet doğru."

Ve sonra sessizce yemeğimizi yedik. Aiden sonunda masasında oturan ikinci bir kişi daha olmasından mutlu gibi görünüyordu. Ben ona neden insanların onunla oturmak istemediğini sormadım o da bana dönem ortasında nasıl nakil yaptırabildiğimi.

EFLA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin