Kafamızla onaylayıp salondan çıktık, bizimkinler ayakkabılarını giyerken ben de vestiyerden biraz para alıp cebime koydum. Özür dilemek için gidiyorduk bari elimiz boş gitmeyelim. Çoktan ayakkabısını giymiş olan Remzi bize psikolojik baskı uygulamak için başımızda durup bakışlarını bize dikmişti. Oğuz ayakkabısını giymesiyle sevinçle yerinde zıpladı.

"Şükürler olsun Remzi'nin baskısından kurtuldum. Seni de Allah kurtarsın Miray kardeşim."

Remzi Oğuz'a ne tür bir canlısın sen bakışı atım o şahin gibi keskin bakışlarını benim üzerime dikti.

"Harbi yeter Remzi, ayakkabımı bile senin baskın yüzünden düzgünce giyemiyorum."

Son olarak bağcıklarımı bağlayıp ayağa kalktım ve asansöre doğru yürümeye başladım ama kolumda hissettiğim baskıyla yerimden kıpırdayamadım. Kafamı çevirdiğim de Oğuz ellerini ben masum derecesinde havaya kaldırmış , kaşlarıyla da Remzi'yi işaret ediyordu. Sesli bir şekilde nefesimi dışarıya verdim.

"Remzi çocuğum artık biraz rahatlar mısın? Bu gerginliğini anlıyoruz biz de yaşıyoruz ama göstermiyoruz."

Kolumda ki elini çekip derin bir nefes aldı ve merdivenleri sanki maraton koşularına hazırlanır şekilde hızlı indi, Oğuz'la ben de ona yetişmek için ikişer üçer merdiven basamaklarını atlayarak indik.

🎈🎈🎈

Derin bir nefes aldım ve kapı ziline bastım. Meltem'i parkın oradan almıştık ve özür için papatya ve bir kutu çikolata alıp Mahmut Abi'nin evinin önünde dikiliyorduk.Özür için ne alacağımızı bilmediğimiz için çiçek ve çikolata almıştık ama sanki istemeye gelmişiz gibi bir görüntü yaratıyorduk. Biz Oğuz'a uymayacaktık ama hadi hayırlısı. Ha bu arada Meltem hala konuyu bilmiyordu.

Kapının açılmasıyla hepimiz Gamze'yi bittik bir şekilde gördük. Elimizde ki papatya ve çikolataya bakıp yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu ama anında silindi.

"Hangimizi istemeye geldiniz? Bu arada papatya değil kırmızı gül olması gerekiyordu."

Bu halde bile espri yapmaya çalışıyordu canım benim. Ona en yakın olan ben olduğum için hemen kollarımın arasına aldım, göz yaşlarını tetiklemiş olmalıyım ki omzumda ıslaklık hissediyordum. Sakinleşmesi için yavaş yavaş sırtını sıvazladım.

"Tamam kuzum, bak biz buradayız , yanındayız tamam mı?"

Belimde ki kollarını çözdüğünde ben de kollarımı çekek zorunda kaldım ve ayrıldım, yanağından aşağıya süzülen yaşı benden önce biri sildi. Kim diye baktığımda arkasında duran Samet'i gördüm. Onunda gözlerinde aynı hüzün aynı gölge vardı.

Elinde ki papatya demetiyle çikolata kutusunu uzatıp "Özür dilemek için almıştık, kabul edersen yani? Etmezsen de haklısın," dedi Remzi.

Samet kafasıyla onaylayıp papatyayla çikolatayı alıp bizim geçmemiz için yana çekildi. Herkesin geçmesini bekleyip en son Samet'le kalmak için bekledim. Samet bana içeriyi işaret ettiğinde işaret parmağımla bir dakika işareti yaptım. Kendim de konuşacak güç bulamıyordum. 

Kendimi toparlayıp kısık bir sesle "Sen nasılsın Samet?" diye sordum.

Dudağımı dişlemekten kanamasından korkuyordum.

Sesinde ki hüznü gizlemeye çalışarak "İyi olmaya çalışıyorum ama olamıyorum be Miray kalbim bu kadar ilk kez acı çekiyor. Geçen her saniye acısı artıyor, dayanamıyorum hele ki Gamze'ye belli etmemek için gülümsemeye çalışıyorum ya işte en acı vereni de bu, içim ağlarken dışa gülmek çok zor."

Tatil SürpriziWhere stories live. Discover now