32. Acımak

2.2K 212 16
                                    

Bir fısıltı, bazen dünyanın en gürültülü melodisidir.

*

Gözlerimi yeniden araladığımda başımda beş beden dikiliyordu. Beş çift endişeli göz bana bakarken son olanların görüntüsü bir bir aklıma geldi. Boğazımdaki kuruluk konuşmamı engellerken gözlerim doldu. Bakışlarım Onur'un kahverengi gözlerini bulduğunda onun da benim gibi dolu gözlerr sahip olduğunu gördüm. Bazen susarak anlaşır insanlar. Sanırım biz de öyle bir andaydık. Onur kafasını salladığında "Ben," diye fısıldadım. "Benim yüzümden oldu." Sarp bir bardak suyu dudaklarımla buluşturup doğrulmama yardımcı olduğunda Duru gözlerini indirdi. "Ne oldu?" diye sordum birkaç yudum su içtikten sonra. "Rüya..."

Tamamlayamadım cümlemi. Gözlerindeki hüzün aklıma gelirken dişlerimi birbirine bastırdım çaresizce. Evdeki o kanlı sahne bir an olsun geçmiyordu gözlerimin önünden. "Rüya'yı kaybettik." diye fısıldadı Giray. "Dün gömüldü."

Gözlerim büyüdü. "Ne demek dün gömüldü?" Etrafıma baktım. Odamdaydım. "Ben ne zamandır uyuyorum?"

"Üç gün," diye mırıldandı Duru. "Hiçbir şey hatırlamıyor musun?"

Anlamsız gözlerle baktım ona. "Neyi hatırlamıyor muyum?"

"Günlerdir ne zaman uyansan çığlık çığlığa bağırıp onun ismini sayıklıyorsun," diye açıkladı Sarp. "Seni ilaçlarla uyutsak da kabuslarında bile sürekli bağırıyordun, Derin."

Dizlerimi kendime çekip kollarımı bacaklarıma sardım. Hatırlamıyordum. Kendimde değil gibiydim. "Gözlerimizin önünde," diye fısıldadım. "Gözlerimizin önünde öldürdü, Rüya'yı. Ne suçu vardı ki? Rüya'nın bizimle bir alakası bile yoktu." Ellerimi dizimden çekip kulaklarımı kapattım. "İsmimi bağırışını unutamıyorum."

Onur kızarmış gözlerle karşıma oturup bana sarıldı. "İntikamını alacağız."

"Alamıyoruz!" diye bağırarak ittirdim onu. "Ne Sezin hemşirenin ne Aras'ın ne de Rüya'nın intikamını alıyoruz. O sürekli bizi avlarken yaptığımız tek şey bize yaşattıklarının ağırlığını omzumuza yüklenmek!" Ağlamaya başladım. "Öldü! Benim yüzümden öldü. Benim sıramdı, bir aptal gibi davrandım. Duygularıma yenik düştüm ve o öldü!" Dudağımı kanatana kadar ısırdım. "Hiçbir şey yapamadım!" dedim ağzımdaki metalik tadı hissettiğimde. "Bağıramadım bile!" Elimi saçlarıma götürüp tutamları çekiştirmeye başlarken kafayı yemiş gibi hissediyordum. Rüya henüz çok gençti. Aras daha aşkınu yaşayamamıştı ki. O hemşire evlenmek üzereydi! Ben hepsinin katiliydim. Tetiği çeken başkası olsa da bu cinayetler benim eserimdi. Bu düşünce ruhumu incitirken nefes alamadığımı hissettim. Yüzümde hissettiğim acıyı hiçe sayarak bağırırken aniden bana dolandı bir çift kol. Saçımdaki ellerimi kavrayıp beline sardığında onu ittirmeye çalışsam da geri çekilmedi. Tanıdık kokusu bu kişinin Giray olduğunu bana anımsatırken yumruklarımı geçirdim sırtına. Başımı göğsüne yaslarken "Yapamadım." diye fısıldadım. Fısıltım, dünyanın en gürültülü melodisi olmuştu. Giray beni daha da sıktı. Ben göğsüne sinerken demin çektiğim saçlarımın arasına daldırdı parmaklarını. O her zerremi kıyamaz gibi severken sakinleştiğimde geri çekildi ve parmakları şakaklarıma çıkıp sol kaşımdan elmacık kemiğime kadar indi. Parmaklarının değdiği yerler sızlarken ikimiz de iki kelimeye ihtiyacım olduğunu biliyorduk. Ama ne onun söylemeye mecali vardı ne de benim duymaya cesaretim. Kahverengi gözleri yumuşakça benim gözlerime dokunurken alnını alnıma yasladı. Tam karşımda olduğu için sağ kaşındaki yaranın pütürlü yüzeyi benim sol kaşımdaki yaraya sürttü. Giray yanağını yanağıma yaslayarak iç çekti.

"Senin bir suçun yok, güzelim. Söz veriyorum geçecek hepsi." Parmakları incitmeden yaramı okşarken dudağının kenarı burukça yukarı kıvrıldı. "Galiba artık birbirimizi tamamlıyoruz." derken bu aslında onun itirafıydı.

SOĞUK GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin