05. Kaos

4.2K 345 73
                                    

"Bağırırım sandım, anlatamadığımı hesaba katmadım."

*
Hayat, insanlara mucizeler vermekle ünlüdür.

Duru ile yolda yürürken, ben de kendi çapımda bir mucize yaşıyordum aslında. Bir daha asla yan yana gelmeyeceğimi düşündüğüm kızla şu an yan yana olmam, mucize değil de neydi? "Neden pantolon giyiyorsun?"

Duru'nun aramızdaki sessizliği bölmek adına açtığı konu tanıdık sokakta gezinen bakışlarımı ona çevirmeme neden oldu. "Bacaklarımda," dedim kuru bir sesle. "Yara var."

"Ne yarası?"

"Ben..." İç çektim. Ona yalan söylemek istemiyordum ama mecburdum. "Küçükken bir kaza geçirmiştim, kazadan sonra derim toparlanamadı."

"Anladım," dedi suratımın asıldığını fark eden arkadaşım. "Kötü anılarını hatırlattığım için üzgünüm. Sadece konu bulmaya çalışıyordum."

Samimiyeti içimi ısıtırken omuz silktim. "Önemli değil, bir saniye olsun aklımdan çıkmıyorlar zaten."

Duru anlamasa da üsteleyip beni sıkmak istemediği belliydi. Okula başlayalı iki hafta olmuştu. O günden beri Giray ile aramızda koca bir mesafe inşa etmiş, her ikimiz de bir şeylere alışma çabasına girişmiştik. Duru o olaydan sonra benimle arada sohbet etmeye başlamıştı, Rüya ile pek konuşmasak da arada bir karşılaştığımızda birbirimizi selamlayarak durumu kurtarmıştık. Sarp şaşkındı, bir günlük yokluğunda değiştirdiğim onlarca şey olduğunu söyleyip duruyordu. Bense sadece tesadüflere inanmamak konusunda diretiyordum. Her ne kadar Duru ile çok samimi olmamam gerektiğini bilsem de kendime engel olamıyordum. O benim çocukluğumdu, gençliğimdi...

Evlerinin olduğu sokağa geldiğimizde durdum. "Ben gitsem iyi olacak."

Duru şaşkınca tebessüm etti. "Neden ki? Buraya kadar gelmişken seni ailem ve amcamla tanıştırmak isterim." Eliyle sokağın sonundaki kafeyi işaret etti. "Gerçi bizimkiler evde değildir şuan ama amcam yerinde. Hem bir şeyler içeriz."

Dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım. İtiraz edecekken Duru kolumu çekiştirmeye başlamıştı bile. Bedenim kasılırken kafenin önüne gelmemizle birlikte yutkundum. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Duru koluma girdiğinde "Yaman amcam harika biridir," diye mırıldandı. "Enfes kurabiyeler yapar, Derin. Çocukken Mira ile..." Aniden sustuğunda kafenin önünde dikiliyorduk ikimiz de. Onu zorlamak istemesem de normal davranmaya çalıştım.

"Duru, Mira tam olarak kim ve o gün neden Giray ile tartıştınız bu konuda?" Elini sıktım. "Tabi anlatmak istemezsen anlarım."

Duru'nun güzel mavi gözleri doldu. "Mira benim çocukluk arkadaşım, Derin. Giray'ın da eski kız arkadaşı."

"Peki," dedim titreyen sesimle. "Ona ne oldu?"

Dudağını büzdü. "Bilmiyoruz, kimse tam olarak bilmiyor." Gökyüzüne baktı. "Yılbaşı gecesiydi, Derin. Yanından birkaç dakikalığına ayrılmıştım, sadece birkaç aptal dakika. Nedenini bilinmeyen bir yangın çıktı, kimse onun içeride olduğunu bilmiyordu." Gözleri el izlerimizle dolu duvarda gezindi bu defa. "Onu kurtaramadık. Büyük bir patlama oldu o gece, onunla birlikte hepimiz dağıldık. Ölen o oldu, gömülen biz. Giray... Böyle sert bir adam değildi ama toparlayamadı. Aras her zaman sessizdi ama bu kadarına sebep olan yine o gece oldu. Ben de iyi değilim ama sanırım Mira yaşasaydı iyi olmamı isterdi. Buna inanıyorum." İç çekti. "Onur da bunu istiyor. İyi olmamı." Bir açıklama yapmak istercesine alnına vurdu. "Kafanı karıştırmış olmalıyım, üzgünüm. Yaman amca da Mira'nın babası." Ben bir şey diyemeden yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirdi. "Girelim mi?"

SOĞUK GİZजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें