29. Alışmak

2.5K 210 51
                                    

Renkler anlamlıydı, anlamlar anlamsız.

*

Duyduğum konuşma sesleriyle gözlerimi araladığımda parmaklarım hala Ulaş'ın saçlarının arasındaydı. Orta yaşlardaki bir adam Ulaş'ın eliyle ilgilenirken gözlerimi açtığımı ilk fark eden Sarp olmuştu. Yanıma gelip saçlarımı okşayarak gülümsediğinde gözlerinin altındaki torbalar yorgunluğunun kanıtı niteliğindeydi. Diğerleri de bu tarafa baktığında bunca gürültüye rağmen Ulaş'ın niye uyanmadığını merak ederek gözlerimi kucağımdaki yüzüne indirdim. "Sakinleştirici verdi doktor," diye açıkladı Onur. "Bir süre daha uyuması lazım."

Başımı sallayarak Ulaş'a çocuksu bir şefkatle bakan Giray'dan çevirdim bakışlarımı. Gözlerin kırpmadan ona bakıyordu. Doktor işini bitirdiğinde Sarp onu kapıya kadar geçirmeye gitti. Giray eğilip Ulaş'ın alnına düşen bir tutam saçı geriye iterek yeniden doğruldu. Onur ise kollarını göğsünde birleştirmiş bizi izliyordu sessizce. Kıpırdandım. Ulaş'ın başını dizimden yavaşça kaldırıp yastığın üstüne koyduğumda gözlerim kısa bir an sarılmış eline değse de hemen kendimi toparladım. Yataktan kalktığımda pikeyi üstüne örterek Onur'a döndüm. Ben bunları yaparken elinr bir çerçeve almış onu izliyordu. Yanına gittim. Parmak uçlarımda yükselip çerçeveye baktığımda içimde büyük bir boşluk oluşmuştu.

Giray, Aras, Ulaş ve Onur'un ilk okulda çekilmiş bir fotoğrafıydı bu. Aynısından diğerlerinde de vardı ve ben bunu çok görmüştüm ama yine de içimdeki burkulmaya mani olamadım.

Fotoğrafta üçü yan yana dizilmişti. Aras yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bir kolunu Giray'ın diğerini Ulaş'ın omzuna atmıştı. Giray sırıtırken Ulaş kollarını göğsünde birleştirmiş kameraya dik dik bakıyordu. Onur ise üçünün önüne geçip yere oturmuş ve ellerini kaldırıp dilini çıkararak poz vermişti.

Büyük Onur, parmaklarnı fotoğrafta gezdirirken gözlerini kırpıştırdı. "Yaramaz olduğumuz zamanları özledim." diye bir itirafı dudaklarından saldığına çerçeveyi yerine bıraktı ve elinin tersiyle kenarları ıslanmış gözlerini sildi. "Tek derdimiz gece acıktığımızda mutfağa gizlice girip yakalanmamak için çabalamamız ya da maçta hangi takımın kazanacağıydı. Biri içimizden birine sataşırsa dördümüz birden döverdik onu." Giray odadan çıkarken Onur tavana bakarak dudağını ıslattı. "En çok da Ulaş döverdi biri bize sataşırsa. Bu sert görüntüsüne bakma, o her zaman içimizde en korumacı olanıydı. Sanırım onun bile atlatamadıkları gün yüzüne çıkıyor." Onur gülümsedi. "Neyse, gidelim. Diğerleri bizi bekliyor, oturup konuşmalıyız." Onur kapıya yöneldiğinde hiç beklemeden arkadan beline sardım kollarımı. Başımı boynuna gömerken "Benim hatamdı," diye fısıldadım. "Özür dilerim, Onur."

Derince soludu. "Senin hatan değildi, Mira. Sen sadece bizi düşünmek istedin." Bana dönüp yüzümü avuçladı. "Hiçbirimiz böyle olacağını bilemezdik."

Gözlerimi indirdim. "Bunu bir de kalbime sor."

Omuz silkti. "Orası artık ilgi alanım dışında." diyerek geri çekildiğinde hiçbir şey söyleyemedim. O diğerlerinin yanına giderken ben topuklarımın üstünde geri dönüp Ulaş'ın yanağına dokundum nazikçe. Eğilip yüzüne bir öpücük kondurduğumda bunu niye yaptığımı bilmiyordum. Sadece şefkate ihtiyacı olduğunu hissetmiştim.

Odadan çıktım.

Salona gittiğimde Onur dizlerini kendine çekmiş oturuyordu. Giray ve Sarp ise ayakta dikilmiş camdan dışarıyı izliyordu. Adımlarımı işittiklerinde diğer ikisi de birer koltuğa çöktü. Onur'un yanına yerleştim. Sarp söze başlayacakken Giray'ın telefonu çaldı. Bugün cumartesi olduğu için okula gitmemiştik ama o da uzun süredir dinlenemediğinden yorgunluk yüzünden okunuyordu. Telefonu çıkarıp ekrana bakarak açtı. "Efendim, Duru?"

SOĞUK GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin