--Zannettiklerimden çok daha fazlası var sende. Ben de tekrar deneyeceğim bakalım ne zaman buluşuruz.

Mesajı okuyunca kaşlarım bir araya toplandı

Zannettiklerimden çok daha fazlası var ne demek. Ne demek istiyor. Fazladan ne gösterdim ki. Allah Allah yaa ne biçim laf bu.. Sonra birden ışık yandı aklımda.

--Şu cümleyi düşüneyim de uyuyamayayım sana yazayım diye yazdın değil mi?

--Zekisin işte onu demek istedim :)

--Haha, beni uykumdan edemezsin. Erken uyanıyorum ve sinemada uyumak istemiyorum.

--Sinemada uyumak da cazip gelmedi değil. Tamam tamam daha fazla oyalamayacağım seni iyi uykular..

--Teşekkürler sana da iyi uykular.

          Yorganı kafama kadar çektim. Çünkü bir annesözü derki; "ısınırsan uyursun" kendimi ısıtmam lazım.

          Alarmın sesine gözlerimi açmaya çalıştım ancak acıyordu. Çok uyumalı döneme ne zaman geçeceğim acaba. Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadım ve üzerimi giyindim. Saç ve makyajı da tamamladım mutfağa yollandım. Bir şeyler atıştırdıktan sonra hızla okula gittim. En sıkıcısından dersleri dinlerken saatlerin hızla akmasını istiyordum. Öğle arası geldiğinde clup a gittim. Şöyle bir bakındım. Forma alamazdım, eşofmanda abartılı olurdu. Sonra atkı bere takımlarını gördüm. Evet bu mantıklı olabilir. En sadesinden lacivert bir atkı seçtim ve kasaya geldim. Kasada çakmakları gördüm. Sigara içmiyor ama çakmak çok güzeldi dayanamayıp hediye paketinin içine attım. İnşallah Aslan da beğenir. Yeniden okula döndüm, öğlede uyananlardan mesaj vardı.

--Geç yatmanın bazen güzel yanları da oluyor. Saat epey ilerlemiş olarak uyanıyorsun ve buluşma saati yaklaşmış oluyor. Bu arada günaydın :)

--Ben ne kadar geç yatsamda gün erkenden ayıyor bana. Ve saatler geçmek bilmiyor. Sabretmeyi öğreniyorum bu arada TÜNAYDIN :)

Herhangi bir cevap yazmadı. Zaten ders de başladı. Güç bela çıkış saati geldi.

--Aslan 5 dakikaya çıkıyoruz. Haberin olsun.

          Madem beni alacak haber vermek gerek. Dersten çıktım ve okulun önünde beklemeye başladım. Ne cevap geldi ne de kendisi. Arasam mı acaba? Yok ya araba kullanıyordur. Az daha bekleyeyim. 10 dakika oldu ekilmiş olma düşüncesi ufaktan yaklaşıyor. En iyisi arayayım.. aradım... çaldı, çaldı, çaldı ama açan olmadı.20 dakika oldu ve bekliyorum. Üstelik neyi beklediğim belli değil. Ekildim yaa. Resmen ekildim. Çok aptalca. 5 dakika daha bekleyeyim çünkü inanmak istemiyorum. Sonra giderim. 3 dakika daha geçti ki önümde araba durdu. Camı açıp başını eğdi ve özür dilerim dedi. Ben tam ağzımı açıyordum ki koltuğumun üzerinde bir buket papatyayı gördüm. Kucağıma alıp oturdum. Nerde kaldın diye sormama fırsat vermeden.

--Pazar günü açık çiçekçi bulmak çok zor. Telefonu da arabada bırakmışım çünkü hemen dönerim sandım. İlk dakikadan çuvalladım galiba.

Kafamı çevirip ona baktım. Büyük bir ciddiyetle araba kullanıyordu. Ona baktığımı anlayınca bana bakıp kısacık gülümsedi. Ve içim bir tuhaf oldu. Hemen kendimi toparladım.

--Ne yalan söyleyeyim ekildiğimi düşündüm. Birazcık kızdım. Ama mademki sebebi bu güzel çiçekler özre gerek yok.

Tekrar bana bakıp gülümsedi ve içim....

--Öyleyse hoş geldin Eylem

--Hoş buldum Aslan.

Ağzım kulaklarımda konuşuyordum.

İPOTEKLİ HAYATTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang