34. Bölüm: Acı Çekmek

5.1K 437 180
                                    

Gözlerimi yüzükten alamıyordum. Şaşkınlıktan elimdeki çatalı gürültüyle bıraktım.

Kendime gelmek için çabalıyordum ama çabalarımın boşa olduğunu biliyordum.

Bu kadar çabuk olamazdı. Arkadaşım olarak çok sevdiğim adamı buraya gelerek büyük bir şekilde umutlandırmıştım.

Aman Allah'ım! Ben ne biçim biriydim böyle.

Ulaş sessizliğime karşın ayağa kalktı ve tekrar sandalyeye oturdu. Gözlerini benden almıyordu.

"Yaşımız....küçük." dedim zor duyulan sesimle.

"Merak etme." Dedi Ulaş. "Bunu şimdi boynuna takacağım-yani eğer kabul edersen- parmağına değil. Vakti geldiği zamanda parmağına takacağım."

"Ulaş." Dedim. Kelimeleri bir araya getirmekte hiç bu kadar zorlanmamıştım. "Ben...." Devam edemedim. Boğazımda bir yumru oluşmuştu.

Ulaş bu halimi görünce gözlerindeki umudun gitgide azaldığını hissettim. Derin bir nefes aldım. Belki kalbi kırılacak ve benden nefret edecekti ama ona umut vermemeliydim. Bu ilkinden daha kötü bir şeydi. Ağzımı açtığım anda Ulaş konuştu.

"Hayır diyeceksen çekinmene gerek yok." Dedi usulca. "Ben....anlarım."

Çok üzgün çıkmıştı sesi. Gözlerindeki umut bitmek üzereydi.

Kendimi zorlayarak mavi gözlere baktım.

Kendimden nefret ediyorum.

"Ulaş"

"Anladım." Dedi Ulaş. Sesinde az da olsa belli olan sertlik tekrar gözlerimi kaçırmama neden oldu. "Sevmemek suç değil." Anında tekrar baktım ona.

"Ona aşıksın değil mi?" Dedi. Sesi titremişti.

"Sen...kimden bahsediyorsun?" Dedim şaşırmış bir halde.

"Pamir'den" diye kükredi hiç beklemediğim bir anda. İrkildim.

"Hayır." Diye mırıldandım. "Ona aşık değilim." Aslında buna kendim de pek inanmıyordum.

"Aşık değilsin demek!" Dedi Ulaş. "Ona bakışlarını görmüyor muyum sanıyorsun? Onun yanında kendini bulduğunu bakışlarının onun dudaklarına düştüğünü görmüyor muyum sanıyorsun?" Ben cidden Pamir'in dudaklarına mı bakıyormuşum?

"Bildiğin halde niye bana evlenme teklifi ediyorsun o zaman?" Dedim sesimi yükselterek. Fakat bir saniye sonra dediğime pişman oldum.

"Reddetmiyorsun." Dedi sakin bir sesle.

"Hayır tabiki öyle..." Durdum. Kimi kandırıyordum? "Evet reddetmiyorum."

Hızla ayağa kalktı. Ardından kalktığı hızla restoranı terk etti. Arkasından bir süre baktıktan sonra ağlamaya başladım. Ben aptalın tekiydim. Arkadaşım olarak gördüğüm adamın çıkma teklifini kabul ederek onu umutlandırmış sonrasındaysa umudunu söküp almıştım.

Ben çok kötü biriydim.

Beni her şeyden çok seven adama hayır demiş dahası gözlerimin önünde Sezen'le öpüşen adamı sevdiğimi söylemiştim.

Kahretsin ki seviyordum onu. Hem de hiç kimseyi sevmediğim kadar.

Öfkelendiğimi hissettim. Hepsi onun yüzündendi. Beni kendine aşık etmişti.

Hışımla ayağa kalktım ve telefonu cebimden çıkardığım gibi onu aradım. Üçüncü çalışında açtı.

"Hemen buraya gel." Dedim konuşmasına izin vermeden. "Mesajda yazdığım yere." Ardından telefonu suratına kapattım ve restorantın karşısında olan sahilin adresini yazdım ona.

Ejderha ElementiWhere stories live. Discover now