47

54 6 0
                                    

4

Salona girdiğin de yerde üzeri örtülmüş bir kişi vardı, diğer ekip arkadaşları kafaları yerde duruyorlardı, Nihal en arkada duvara yaslanmış elleri yüzündeydi. Yılmaz olay yeri incelemedeki kişiye döndü ve el işareti ile açmasını istedi.

-Efendim. Emin misiniz?

-Aç dedim.

-Peki efendim.

Adam çarşafı açmak için eğildi ve çarşafı kaldırdı. Evet, yerde yatan Haticeydi. Kafası, gövdesinden ayrılmıştı. Alnında KK yazıyordu, yazı Hatice'nin kanı ile yazılmıştı ve bunu yapan belliydi, Seri katil KK idi. Hatice'nin yüzü solmuştu, saçlarının sarı rengi yine muhteşem gözüküyordu, odayı aydınlatıyor gibiydi.

-Tanrım.. Kimsin sen be.

-Şef. İyi misin?

-İyiyim.

Nihal arkadan yaklaşmıştı yanına, kolundan tuttu ve kaldırdı Yılmazı yerden, geri çekti onu, diğer adama kapatması için kafasını salladı. Sonra Yılmaza döndü.

-Gidelim mi buradan.

-Olur.

Nihal odadan çıkarken Orçun'a döndü.

-Canana haber verin. Gelsin maktulü olay yerinde bir incelesin. Sonra adli tıpta bakar.

-Tamamdır. Arıyorum şimdi.

-Tamam. Emniyette görüşürüz.

* * * *

Yılmaz emniyete girdiğinde direk odasına doğru yöneldi, buradaki herkes Hatice'nin ölümü ile yıkılmış durumda idi. Ne kadar süre olmuştu gerçekten bir hafta mı iki hafta mı zaman kavramı akıllardan çıkmış gitmişti, üst üste gelen cinayetler, bazıları kötü insanlar, bazıları sadece polisler. Burada çalışan ekipler bu ölümler ile yıkılmayı ama hala ayakta kalmayı öğreniyordu. En zoru da kendi ekip arkadaşlarını kaybetmeleri idi. Narkotik şube Gülbaharın ölümünden sonra ekibin başına Gülbaharın yardımcısını getirmişti, Erdem memurun ölümü üzerinden fazla geçmeden şimdi Yılmaz baş komiserin ekibinden Hatice öldürülmüştü. Yılmaz odasının önüne geldiğin de kenardan bir ses geldiğini duydu ve o tarafa doğru döndü.

-Baş komiserim?

-Evet?

-Doktor Karina odanızda sizi bekliyor.

-Teşekkürler.

Yılmaz kapıyı açıp içeri girdiğinde, misafir koltuğunda Doktoru gördü.

-Merhaba. Hoş geldiniz Doktor.

-Hoş bulduk.

-Sizi rahatsız ediyoruz ama bazı şüphelerimiz var.

-Betül Baş komisere de söyledim. Ters bir şey yok.

-Tabii ki de ters bir şey yok. Olmasın da zaten. İnanın şuan hayatımız hakkında her şeyi kaybettik. Üst üste yaşadığımız şeyler, cinayetler, Belirsiz seri katiller. Keşke hiç ters bir şey olmasın. Ama oluyor.

-Anlıyorum sizi. Elimizden geleni yapıyoruz. Canan ve Emre çok iyi bir ekip, Çok şanslısınız.

-Teşekkürler. Onlar işlerin de en iyi olan insanlar. Onlara güvenim ve ekibimin güveni sonsuz.

-Çok güzel.

-Şimdi dönelim size. Bizden neyi saklıyorsunuz?

-Dedim ya. Hiç bir şey.

-Hastane dışı, Randevusuz, Sisteme giriş yapılmadan hasta muayene etmek ve tedavi kullanmak yasak. Biliyorsunuz değil mi?

-Tabii ki de biliyorum. Ben bir doktorum.

-O zaman evinizdeki özel odanın ve serumların sebebi nedir?

-Betül hanıma da anlattım. Böbrek hastasıyım ve hafta da bir kere ilaç almalıyım.

-Lütfen. Bana yalan söylemeyin.

-Sizi bir şeylere inandırmak zorunda değilim.

Yılmaz karşısındaki kişinin sıradan bir kadın olmadığını anladı. Çetin bir cevizdi, Ağzından laf almak veya onu bu şekilde sorgulamak korkutmuyordu, tam tersize cesaretlendiriyor gibiydi. Karina sandalye de gayet rahat ve sakin bir şekilde oturuyordu. Yılmaz onu incelerken telefonu çaldı ve ekrana baktığın da Cananın aradığını gördü.

-Seni dinliyorum.

-Karinanın evinde bulunan serumlar.

-Evet.

-Onları bir insan için kullanıyor olamaz.

-Neden?

-Yaptığım araştırmalar ve testler sonuca kullanılan serum insanlar hücrelerini parçalıyor hatta yok ediyor. Kısacası bir insanı öldürmek için kullanılabilir. Ayrıca kullandıktan sonra da tespit etmek çok zor.

-Anladım Canan. Teşekkürler.

-Ne demek.

Yılmaz telefonu kapatıp, masasına tekrar dönerken yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Telefonunu yavaşça masanın üzerine bıraktı, Karinanın yanına doğru geldi arkasından dolandı ve karşısında durdu.

-Doktor karina

-Evet.

-Sizi seri cinayetler işlemekten dolayı tutukluyorum. 

HERKES ÖLMELİWhere stories live. Discover now