09

92 9 2
                                    



Telefonun çalması ile irkildi ve eliyle karanlıkta telefonunu arada, bu kurduğu bir alarmın sesi değildi ve gece saat 04.30 civarıydı. Telefon susmadan çalmaya devam ediyordu ki masanın üstünde ararken eline geldi, bir gözü kapalı bir gözü açık ekrana baktı ve ''Nihal'' yazısını gördü, Hemen cevapladı.

-Umarım önemli bir şeydir?

-Önemli. Çok önemli bir şey.

-Evet. Seni dinliyorum?

-Kolyedeki parmak izi alındı ve sonuçlar geldi. Yılmaz yattığı koltukta hemen ayağa kalktı ve gözleri fal taşı gibi açıldı, zor nefes alıyor, terlemeler başlıyordu. Yutkunarak sordu,

-Kim?

-Parmak izi maktule ait.

Yılmaz duraksadı, böyle bir şey nasıl mümkündü, kasasında ki kolye nasıl bir uyuşturucu baronun eline geçmişti, kim, neden böyle bir şey istemişti. Hemen bir bardak su aldı kendine, birileri Yılmazın hayatıyla oynamak istiyordu belli ki. Telefonun öbür tarafından Nihalin sesi bir kez daha duyuldu.

-Bir şey daha var.

-nedir?

-Bugün narkotik şube bazı evlere eş zamanlı baskın yapmış.

-Bu çok iyi bir şey.

-Bastıkların evlerin hepsi boş çıkmış ama.

-Nasıl boş? Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Eş zamanlı baskında.

-Birileri haber uçurmuş olmalı. Ayrıca daha kötüsü de var.

Yılmaz elini kafasında gezdirdi, saçlarını teker teker yolmak istiyordu, bugün daha ne kadar kötü olabilirdi ki.

-Ne?

-Her eve zaman ayarlı bombalar kurulmuş. Baskın sırasında hepsi patlamış, Bir çok sayıda şehidimiz var.

Şehit lafını duyduğunda nutku tutuldu Yılmazın. Terör saldırıları, Baskınlar, Canlı bombalar, Çatışmalarda şehit düşen askerler ve polisler hepsi için canı yanıyordu. Yılmaz derin derin nefes alıp verirken, Nihal devam etti.

-Ayrıca Gülbahar. O ve ekibi de baskındaymış ve onların girdiği evdeki bomba da patlamış.

Yılmaz ayağa fırladı. Elleri ve ayaklarını titriyordu, ne yapacağını bilememişti, telefon elinden düşmüştü, içindeki duygu hüzün mü öfke mi bilmiyordu. Gülbahar ona uzun zaman iyi bir dost olmuştu, iyi bir arkadaş. Yılmazı sinir etse de araların farklı bir iletişim vardı, Daha geçen gün onunla otoparkta tartışmıştı, onunla zıt olsalar da iyi vakit geçiriyor, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Telefonu tekrar eline aldı ve içi buruk o soruyu sordu.

-Şehit mi oldu?

-Hayır. Gülbahar bombayı zamanında fark etmiş ve kaçmayı az da olsa başarmışlar. Ama durumu ağır şuanda hastaneye kaldırılmış.

Yılmaz ufakta olsa bir 'oh' çekti, Hala hayattaydı ve Gülbahar güçlü bir kadındı bunun üstesinden gelebilirdi, gelmek zorundaydı.

-Hangi hastane? Diye sordu Yılmaz sesi titrek bir şekilde,

- Beyhekim Hastanesi

-Teşekkür ederim. Hemen çıkıyorum. Dedi ve telefonu kapattı, Yatak odasından ses gelmiyordu. Betül hala uyuyor olmalıydı, Yılmaz zaten kot pantolon ve gömlekle uyuyakalmıştı ve arabanın anahtarını alarak evden çıktı. Arabasına bindi ve kontağı çevirdikten sonra sessizce fısıldadı,

-Sen yaşamalısın.. 

HERKES ÖLMELİWhere stories live. Discover now