14

78 6 4
                                    



Yılmaz evindeydi bir bardak kahve almıştı kendine, çok uzun zaman önce sigara ve alkolü bırakmıştı onu ayakta tutan şey şuan sadece kahveydi. Simsiyah giyindi, Öğlen namazın da Gülbaharın cenazesi kaldırılacaktı, üçler mezarlığa doğru gitmek için evden çıktı ve merdivenler den inerek aracına doğru ilerledi, Aracına bindi ve durdu, Gülbahar hep ailesinin yanına gömülmek istiyordu, Yılmaz bunlarla birebir ilgilenmiş ve güzel bir yer ayarlamıştı ailesinin yanında, Annesi ve babasını da çok yakından tanıyordu. Çocukluk yılların da beraber yemekler yemiş, beraber vakit geçirmişlerdi, Her bayram ziyaretin de kendi anne babasından sonra onların da yanına gider onlara da dua ederdi, Genellikle Gülbahar ile orada denk gelir oturur eski zamanları hatırlarlardı. Arabasını park etti ve camdan baktı, emniyetten adlarını bilmedikleri ama bir çok defa gördüğü insanlar vardı, indi aracından gülbaharın tabutunu omuzladı hemen, Yakın zamanda bunu iki defa yapmıştı, omuzlarındaki ağırlık çok fazlaydı, Önce karısını sonra çocuğunu şimdi çocukluk arkadaşını kaybetmişti, Çökmüştü aslında ama dik durmak için elinden geleni yapıyordu. Gülbaharını defnettikten sonra elleriyle gözlerini sildi, birkaç yaş akmıştı, herkesin başsağlığını kabul ediyor teşekkür ediyordu ki uzakta bir şey fark etti. Siyah spor ayakkabılı, siyah bir pantolon giymiş ve kafasında şapka olan biri vardı, Uzaktan yüzünü göremedi, adam yavaşça arkasını döndü ve kuzeye doğru yöneldi, Yılmaz hemen atağa kalktı doğu yönüne doğru hafif adımlarla ilerledi, önünü kesmek istemişti, adam hareketlerini hızlandırdı ve mezarların arasından geçmeye devam ediyordu, Yılmaz bağırmayı düşündü ama şuan olmazdı etrafta insanlar vardı, adımlarını hızlandırdı yılmaz önüne çıkmak için devam etti, ve kaldırıma takıldı bir an gözlerini kapatmasıyla adamı kaybetmişti, kafasını kaldırdı ve devam etti, yakınlarda bir yerde olmalıydı, nefesi hızlanıyordu, elini yavaşça silahına doğru götürdü, şimdi etraf sakindi, adımlarını hızlandırmaya başladı tekrar ve koşuyordu artık, sesler gelmeye başlamıştı, sesleri takip etti ve durdu, ağacın arkasında bir gölge gördü ve bağırdı.

-Çık oradan! Ellerini başının üstüne koy ve diz çök.

Adam onu duymuyor gibiydi. Ağacın arkasında durmaya devam etti ve hafif adımlarla ağacın arkasından cıktı, yüzü dönüktü.

-Ne arıyorsun burada! Sende kimsin?

Yılmaz konuşurken biraz süzdü, 1.80 boyların da hafif yapılı, kısa saçlı biriydi. Adam sesi değişik bir şekilde titreyerek çıktı, Kalın gibi bir ses tonuydu ama farklıydı.

-Buradan gitmelisin.

-ellerini başının üzerine koy ve yüzünü dön.

-Sana zarar vermek istemiyorum. Git buradan!

Yılmaz bir an duraksadı, Üstünde silah olabilirdi adamın ve dikkatlice ellerine bakıyordu,

-3 den geriye sayacağım. Ya dizlerinin üzerine çök yada ateş açacağım!

3!

Adam hareketsiz bir şekilde duruyordu, hiç bir şey yapmadı.

2!

Kafasını salladı YAPMA dercesine.

1!

Yılmaz iki el ateş etti. Biri sağ omzuna doğru gitti, diğeri biraz daha aşağıya girmişti. Adam yavaşça ağacın arkasına doğru gitti.

-Sana diz çökmeni söylemiştim.

Yılmaz yavaş adımlarla ağaca doğru ilerledi, adam silah çekmiş olabilirdi, ama iki kurşun yemişti canı yanıyor olmalıydı. Yılmaz ağacın oraya yaklaştı ve hızlı hareketle ağacın arkasına baktı ve duraksadı.

Boştu. Toprağın üzerinde iki adet mermi vardı, adam kaybolmuştu. Gördükleri karşısında şaşkına dönse de adamın kaçtığını düşünerek etrafına baktı fakat ne bir gölge ne bir ses nede başka bir şey vardı. 

HERKES ÖLMELİWhere stories live. Discover now