51. { Geçmişten Bugüne }

4.2K 271 28
                                    

Fazlasıyla uzun zaman oldu özür dilerim umarım keyifle okursunuz :)

Zifiri karanlık geceye hüküm sürüyordu. Ne aya dair bir ışık ne de yıldızların parıltısı vardı. Karanlık tüm ormanın üzerini yorgan gibi örtmüştü.

Üç adamında gözleri etrafı atmaca gibi tarıyordu. Ağır adımlarla ilerliyorlardı. Biraz sonra yaşanacaklar sadece ve sadece geceye karışıp sır olup kalacaktı. Hiçbir kalem tutmayacak, bu gecenin izlerini hiçbir kâğıt satırlarında taşımayacaktı.

Geçmişin kiri bugün silinecekti. Yıllar önce bırakmış olsalar da sahaya çıkmayı, amaç: vicdanlarının sesini susturmak, biriken intikamların hesabını almak ve bir hiç uğruna kaybolan can dostlarının canlarının bedelini ödetmekti. Bu yüzdendi bu işi ajanlara bırakmadan kendilerinin hallediyor olması.

Sık ağaçların bulunduğu ormanda küçük kulübenin ışığı yanıyordu. Kulübenin çatısına konan baykuş, sanki birazdan yaşanacak uğursuz olayların habercisi gibi ötmeye başlamıştı. Baykuşun ve böceklerin ormanı dolduran seslerinden başka ses duyulmuyordu.

Üç dost yan yana geride kalan ihanetin bedelini ödetmek için hazırdılar. Geçmişten bugüne taşınan ihanetin bedeli ağır... Fazla ağır olacaktı.

Hakan Serçe bu gece umuda değil, karanlığa veda edecekti. Tıpkı kendisi gibi ışıksız ve pırıltısız yaşamından kayarak yok olacaktı.

Bay Kara, Demir ve Bülent Bey emin adımlarla ilerleyerek kulübenin etrafında yerlerini almıştı. Bay Kara ve Demir Bey kapının sağ ve sol taraflarında yârlerini alırken, Bülent Bey pencereden içeriyi görmeye çalışıyordu. Dışarıya sarı ışık sızsa da pencere o kadar kirliydi ki içerisi görülmüyordu.

Bay Kara kapıya doğru sert bir tekme attığında kapı olduğu yerden fırlamıştı. Çünkü; daha önce menteşelerinden sökülmüş olan kapı sadece kandırmacaydı.

İçeriye giren Bay Kara ve Demir Bey şaşkınlıkla öylece bakakalmışlardı. Bekledikleri kesinlikle böylesi bir manzara değildi. İçerden hiçbir sesin gelmemesiyle telaşlanan Bülent Bey'de gözcülüğü bırakarak içeriye girdiğinde temkinli ve telaşlı halinden eser kalmamıştı.

Üç adamında göğsü kabarmış, gurur ve üzerlerinden atamadıkları şaşkınlıkla bakıyorlardı.

Enver, Korkut, Tekin ve Eric okey mamasının etrafına dizilmiş papaz kaçtı oynamakla meşguldüler. Fırlayan kapı ayaklarıyla tavandan aşağı sarkıtılarak sımsıkı bağlanmış ve tanınmayacak hale gelen Hakan Serçe'ye çok sert bir biçimde çarparak, köşeye devrilmişti. Kan'ın metalimsi kokusu duvarlara kadar sinmişti. Yerlerde, duvarlarda, yatak ve masanın bulunduğu eşyaların hepsinde kan lekeleri sıçramış ve bulaşmıştı.

Enver, beklenenlerin gelmesiyle elinde ki kâğıtları bırakarak, sandalyeye sırtını yasladı. Dudaklarında nadir beliren keyifli bir gülümseme fazlasıyla eğlendiğini gösteriyordu.

"Sonunda gelebildiniz fazla yaşlanmışsınız,"

Bay Kara'da dahil olmak üzere bulundukları andan keyif alan gülümsemeler dudakları kaplamıştı.

"Bunun hesabını istihbara dönünce vereceksiniz, yetkinizin olmadığı bir işe kalkıştınız." Gözleri kısılan Bay Kara dudağında bulduğu manzaradan aldığı zevkin kırıntılarıyla gözdağı vermişti.

Manidar bir gülümsemeyle Bay Kara ile göz göze gelen Korkut ellerini başının arkasında birleştirerek geriye doğru yaslandı; "İşin ucu bize de dokunduysa sokup kaçmak bize yakışmazdı."

Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI  Where stories live. Discover now