38. { Günler Sonra }

4.9K 360 19
                                    

Keyifli Okumalar :) Yorum ve beğenileriniz ile beni yalnız bırakmayın lütfen :) 

Bu bölümü mesimmerso'ya ithaf ediyorum :)

Birkaç günün ardından Korkut ve Enver'de Türkiye'ye geri dönmüştü. Kızlar ve çocuklar Türkiye'ye güvenli bir yere getirilmiş, rahat etmeleri ve hayata geri tutunmaları için her türlü imkan sunulmuştu.

Küçük Ozan iyileşmiş, ablasına kavuşacağı günü bekliyordu. Mutluluğu paha biçilemezdi. Tüm ekibin kucağında gezerken, herkesin sevgisini kolaylıkla kazanmıştı.

"Ozan hadi gidiyoruz," diyerek elini uzatan Tekin'e küçük çocuk hevesle atılmıştı.

Ozan küçük elini Tekin'in avcuna bırakarak, diğer elini Bukre'ye uzatmıştı. "Sende bizle gelsene," küçük çocuğun tatlı sevimliliğine ölünürdü. Tekin ile göz göze gelen Bukre, küçük çocuğun hevesini kırmamak için küçük eli, kendi küçük eliyle sarmaladı. "Yaşasın üçümüz birlikte gidiyoruz ablamı görmeye," diyerek, zıplamaya başlamıştı. Ozan'ın kendine has sevimli halleri Bukre ve Tekin'i güldürmeye yetip, artmıştı bile.

Hastane yolunda Ozan önde ki iki koltuğun arasından başını uzatarak bombayı patlatmıştı. "Siz birbirinizi seviyor musunuz?" ikili şaşkın, "Hayır Ozancım, bu nereden çıktı?" diyen Bukre Ozan'ın neden böyle bir kanıya vardığını anlayamamıştı. "O zaman Tekin abim seni seviyor, değil mi? Bu sefer bildim değil mi? Tekin abi senden gözlerini alamıyor Bukre abla," diyerek şirince sırıtan Ozan, ön dişlerinin birkaç tanesinin olmayışı ile fazlaca komik duruyordu.

O an Tekin'den sesli bir şekilde yutkunma sesi duyulmuştu. Çocuktan al haberi diye boşuna demiyorlardı. Yakayı ele vermişti. "Ozan yok abicim, öyle bir şey dikiz aynasına bakıyordum ben sen yanlış anlamışsın," diyerek durumu toparlamaya çalışıyordu. Bukre tek kaşı havada kolları birbirine bağlı Tekin'in kıvranışını izliyordu. Ozan ise küskünce geriye çekilerek, isyana başlamıştı. "Ya hayır, ben doğru gördüm bakıyorsun işte," diyerek küçük kolları birbirine bağlayıp, somurtmuştu.

Tekin iki arada bir derede ne söyleyeceğini bilemezken, hastaneye gelmeleriyle durumu kurtarmıştı. "Ablana geldik," diyerek küçük çocuğun kapısını açtığında Ozan sevinçle arabadan fırlamıştı. "Oley, oley, oley" hastaneye girdiklerinde Ozan koşmaya başlamış, ablasının büyük hastanede nerede olduğunu bilmediği için hangi yöne gideceği konusunda kararsız kalmıştı. "Küçük adam, yanımızdan ayrılmak yok. Ablanın yanına gitmek için asansöre bineceğiz." Ozan uyarıyı almış, tıpış tıpış ikilinin elini tutarak, asansöre ilerlemeye başlamıştı.

Geniş asansörün kapısı aralanıp, içeri girdiklerinde Ozan aynada kendini görebilmek için kenarlarında ki demirlere tutunup, zıplamaya başlamıştı. Tekin Ozan'ın sevimli hallerine dayanamamış, küçük çocuğu kaptığı gibi bacaklarını omuzlarından sarkıtarak, rahat bir pozisyon sağlamıştı. "Vavv, çok yüksek," Ozan'ın neşeli kahkahası asansörde çınlamıştı. Olduğu yerden memnun, "Tekin abi bende büyüyünce senin kadar güçlü olacak mıyım?" diyerek olmayan pazılarını nefesini tutarak şişirmeye çalışıyordu.

Bukre hastane ziyaretinin bu kadar keyifli olacağını düşünemezdi. Dudaklarını birbirine bastırırken, firar eden kıkırtılar Tekin'i mest ediyordu. Ah! Bu kıkırtıları dinlemek, ömür boyu en sevdiği melodi olabilirdi.

"Elbette olacaksın. Hatta benden daha da güçlü olacaksın," diyerek küçük çocuğun özgüvenini sağlıyordu. "Peki, senin kadar yakışıklı olacak mıyım?" derken küçük aklıyla, örnek aldığı kişi ile kendisini ayna karşısında süzmeye başlamıştı. "Benden daha da yakışıklı olacaksın, en zoru bile sana karşı koyamayacak," derken alttan alttan Bukre'ye de imasını çakmıştı.

Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI  Where stories live. Discover now