22. { Acının İçinde Umut }

7.2K 482 11
                                    

Keyifli Okumalar :)

Dev binanın içerisine yüreği titreyerek girmişti yaşam ve ölüm arasında ince çizgide savrulan iki genç...

Ameliyathanenin kapıları Eric ve Maria için kapanırken, koridorda iç çekişler çoğalıyordu.

Zamanın esiri olmayı sevmiyordu Enver ardı ardına yumruklarını duvara indirirken isyanı taşıyordu benliğinden, iki nefes arasında sıkışıp kalırken omzunda hissettiği narin elle çöküvermişti duvarın kenarına Mislina gözyaşları arasında mercan gözleri titreşerek bakıyordu genç adama; "Sakin ol," Enver'in kaşları çatılırken bir süre genç kadının perişan halini süzdü. Saçları birbirine girerek karışmış, ağlamaktan akan makyajı yüzüne dağılmıştı, gözleri kan çanağına dönmüştü. Herkesin acısı ortak dışa vuruş şekli farklıydı.

Koşuşturmaya benzer ayak sesleri ve acı haykırışlar koridoru kapladığında Enver duvardan destek alarak ayağa kalkmıştı. Gömleğine yapışan ellerle acı acı yutkundu. "Ne oldu oğluma Enver, söyle ne oldu benim oğluma?" hangi söz ilaç, hangi vaatler umut olurdu evladı ölümün pençesinde kalan bir babaya...

Ameliyat kapısı şiddetle yumruklanırken; bir annenin acı feryadı yükseliyordu. "Oğlumu verin bana! Oğlumu görmek istiyorum!" Bir anne ne isterdi ki evladından başka, iyiliğinden başka... Kapılar arkasında bir annenin yıkımı resmediliyordu.

Yüreği yangın yeri olan iki anne, iki baba... Her şey için geç kalınmamış olmayı diliyor. ALLAH'tan istiyorlardı.

****

Dünyanın en kötü manzarası bir annenin akan gözyaşları olmalıydı. Kelimelerin tükendiği, anlamını kaybettiği noktada Korkut yumruklarını sıkmaktan, eklem yerleri bogum bogum olarak beyazlamıştı. İçine çöreklendikleri kara deliği yırtıp atmak, hayatlarından sökmek istiyordu.

Zaman ağır çekimde ilerlerken tutundukları umut dalının kırılmamasını diliyordu genç adam.

Açelya, üzerinde bulunan ince hırkaya sarılarak bir köşeye sinmişti. Yaşadığı adrenalin ve kazanın üstüne Eric ve Maria'nın girdiği yaşam mücadelesi bünyesini fazlaca sarsmış, göz pınarları ağlamaktan artık kurumuştu. Alnında kocaman bir morluk vardı. Başı ve tüm eklemleri ağrısa da, Açelya bunu umursamıyordu. Boynunda Saffet Dikmen'in parmak izlerinin kızarıklıkları morarmış daha da belirginleşmişti. Burun içi damarları hala acıyordu. Tekin'in kendisini bulduktan sonra ki yaptığı tampon sayesinde burun kanaması ancak durmuştu. Yüzü solgun, gözlerinin altı çökmüş ve kanlanmıştı. Yüzüne yapışan saçlarını geri çekerek, başını soğuk duvara yaslarken tek duası arkadaşlarının aralarına geri dönmeleriydi.

Bukre geçirdiği baygınlık sonrasında hastanede kendine gelebilmişti. Kulakları patlamanın gürültüsüyle uğuldamaya devam ederken, başındaki inanılmaz ağrı geçmemiş, tahammül sınırlarını zorluyordu. Ara sıra bedenini yoklayan titremeleri üzerinde ki şoku bir süre atlatamayacağının kanıtı gibiydi.

***

Tekin seslere ve çığlıklara kendini kapatmış, bir duvar köşesine sinerek bacaklarını kendine çekmiş; kollarını bacaklarına sarmış, anlının diz kapaklarına dayamıştı. Bu hali tıpkı en sevdiği oyuncağını kaybetmiş küçük bir erkek çocuğunu andırıyordu. Kendini etrafında ki insanlardan soyutlayarak bencilce kendi acısını yaşıyor, çaresizliğine isyanla doluyordu. Saatler geçmesine rağmen, ameliyat kapısı açılmıyor ne bir hemşire nede bir doktor çıkıyordu. Tekin, kardeşi için gözyaşı döküyordu, sabırsız ama umutluydu. Henüz daha yapılmamış, yapmak istedikleri planlar varken, sevdikleri varken, bu kadar kolay olmazdı gitmek.

Omzunun sertçe kavranmasıyla hiç istemese de başını kaldırdı genç adam, Korkut sert ve öfkeli bakıyordu Tekine can acısı gözlerinden okunsa da dimdik duruyordu. Tekin'in omzunu sıkmaya devam ederken, sen tonu ateş topunu andırıyordu. "Kendini toparla, yoksa ben seni toparlamasını bilirim." Kızgındı Korkut. Kızgınlığının hedefi Tekin olmasa da dostunun dağılmış halini daha fazla dayanamamıştı. Birinin herkesi kendine getirmesi ve toparlaması gerekiyordu.

Tekin dudaklarını kıvırdı, her zaman yüzünden eksik etmediği gülüşü, bugün eğreti duruyordu.

"Ölmesin..." dedi kısıkça. Korkut, Tekin'in gözlerinde ki kaybolmuş ışıkla boş, fersiz gözlerini görünce içinde yaşadığı kıyamet katlanmıştı. Üç yıl önceki babasının vefatının ardında kalan Tekindi karşısında ki, ölümleri sevmezdi Tekin bu sebeptendir ki yaşadığı his, çığ olup altında kalmasına sebep oluyordu.

Korkut en büyük desteği verdi arkadaşına sarıldı... bir ümit kendini zorlarken; "Her şey iyi olacak," diyebildi.



Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin