29. { Kıtalar Birleşiyor }

6.3K 442 22
                                    

Yeni bölüm :) 

Bu aralar bölümler kısa olsa da yakın bir zaman da elimden geldiği kadar uzun bir bölüm yazacağım İNŞALLAH :) Keyifli okumalar :) Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum :)

Açelya ritmik hareketlerle gözlerini kırpıştırırken, göz kapakları ağır çekimde açılıp kapanıyordu. Kaburgaları kalbini sıkıştırıyor nefes almasını engelliyordu. Cılız solukları arasında hareket etmek istese de üzerinde ki tonlarca ağırlık buna müsaade etmiyordu. Kendini yorgun bir savaşçı gibi bitikti.

Genç kadının nerede olduğunu anlaması uzun zamanını almadı gizli istihbarata ait hastanede özel bir odada yatıyordu. Her ne kadar yorgun olsa da artık dinmek bilmeyen baş ağrıları yoktu. Beyninin içini tarumar eden karınca sürüsü durmuştu. Yapboz tamamlanmış; Açelya ablasını hatırlamıştı.

Artık bilinmeyen biliniyordu. Kayıp zaman geri dönmüştü. Bunca yılın ayrılığı dinmesede, azalacaktı.

Gözyaşları usul usul şakaklarına doğru akarken, titrekçe gözlerini kapattı. Mutluydu! Tüm ağrılarını, acılarını bir anda unutmuştu. Bundan sonra yalnız değildi. Bir ablası hatta küçük bir yiyeni bile vardı. Ailem diye bileceği biri, tutunacağı iki dalı olmuştu.

-

Korkut odaya girdiğinde gözleri yaşlı pırıltılarla kendisine bakan kadınla keşişti. Açelyanın içi boş bakışları yerine ışıl ışıl parlayan masmavi gözlerle karşılaştığında, bu bakışları daha çok benimsedi. İçinde hayattan her parçayı barındıran bu bakışlar hafızasına kazındı. Gözyaşların şakaklarda bıraktığı izler dikkatini çekip, canını sıksa da belli etmedi. Açelyanın akan gözyaşları neden sürekli canını sıktığına bir sebep bulamasa da ağlamamalıydı! Açelya hep ışıl ışıl bakmalıydı  şimdi ki gibi.

Ona göre bir kadın ağlamamalıydı, ağlatılmamalıydı. Kadın: dosttu, eşti, sırdaştı, emanetti, ALLAH'ın lütfuydu, anneydi. Kadın, değerliydi! Hep gülmeliydi. Açelya hep gülsün, gözlerinde ki ışık hiç sönmesindi.

Genç kadının yanına yaklaşarak; düşüncelerini kendine sakladı. Yatağın yanında ki sandalyeye otururken, gerilmiş olan vücudu genç kadının -iyi olduğunu görmesiyle- hafiflemişti.

Bütün gece Açelyanın iyi olduğunu kendi gözleriyle görene kadar gitmeyi reddetmişti. Üzerinde ki takım elbisesi kırış kırış olmuştu.

"Nasılsın?" Korkut oldukça kibardı.

"İyiyim." Tek kelime! Birçok anlam. Hayatın zorluğu, yaşamın inişli çıkışlı yolları arasında sıyrılıp dile getirilen 'iyiyim' kısa bir özet.

Açelya bir anlık da olsa Korkut'un sert çehresinde dudaklarının kıvrılmasına şahit olmuştu. Bir kelebeğin bir çiçeğe konup, diğer bir çiçeğe gitmek için uçması kadar saniyelikti. Genç kadının yüreğinde hafif bir esintiye yol açmıştı. Acaba dişlerini göstererek güldüğünde nasıl olurdu Korkut? Sert ifadeleri yumuşayıp, okyonus kadar derin bakışları dalgalanır mıydı?

"Seni görmek isteyen biri var?" Korkut şu an için genç kadının Asena ile görüşüp, konuşmasının doğru olup olmadığı yönünde tereddütte olsa da bu karşılaşma şimdi olmasa da elbet gerçekleşecekti.

Açelya, Korkutlu düşüncelerinden sıyrılıp, ana geri dönüş yapabilmişti. Genç kadın dümdüz yatmaktan oldukça sıkılmıştı genç adamında karşısında Korkut'un gözleri kendi üzerindeyken böyle yatmak ona rahatsızlık veriyordu. Uyuşuk bedenini kaldırıp, oturur pozisyona geçmek istese de pek mümkün olmadı. Kendi bedenini tanıyamıyordu. Külçe kadar ağırlaşmıştı.

Üstelik bir an önce ablasını görmek, hayal olmadığına inanmak istiyordu. Her şey sis perdesinin ardında rüya gibiydi.

Korkut, Açelya söylemese de sıkıldığını anlamış, genç kadının yatağını rahat edebileceği bir pozisyona getirmişti. Sırtına da bir tane daha yastık koymayı ihmal etmedi. Genç kadının hastane kıyafetleri içerisinde bile güzelliğinden eksilme olmamıştı. Yastığı yerleştirirken; kısa olan, karışmış saçları bile kokusunu yaymaya devam ediyordu. Tılsım gibiydi bu koku ve Korkut günbegün bu kokuya çekiliyordu.

Geri çekilirken, genç kadının başını geri doğru atmasıyla yüzleri o kadar yakınlaşmıştı ki bakışlar kitlenmişti. İki okyonus kaynıyor. Kıtalar birbirlerine yaklaşarak kaçınılmaz sona doğru ilerliyordu. Açelyanın kalbi ritmini şaşırıp, belli belirsiz atışlarla hızlanırken, göğsü aldığı hızlı soluklarla genç adamın göğsüne çarpıp, iniyordu. Hastane yatagında terleyen elleriyle üzerinde ince örtüye sımsıkı tutunuyordu. Korkutun dudakları o kadar yakınındaydı ki dudaklardan önce nefesler birbirine karışıp, havada süzülüyordu. Gözbebekleri titreşirken kaçınılmaz sonu hem istiyor, o dudakların esaretinde olmanın tadını merak etse de, savunmasız yanı hastane odasın da saflaşmıştı.

Korkut, genç kadının nefesiyle soluklanırken bir ml ötesinde ki dudaklarda arsızca hüküm sürmek, o kurumuş dudakları ıslatmak ve örselemek istiyordu. Açelya kendisine her ne yapıyorsa, aynı etkiyi onda da bırakmak istiyordu. İçinde ki arsız isteğe daha fazla bastıramayarak genç kadını hakimiyeti altına aldı. Kıtalar birleşmişti.

Korkut ne aldığından eminken, Açelya neyi verdiğinin bilincindeydi ve istekle ilk öpücüğünü genç adama sunuyor, Korkut cömertçe kabul ediyordu.

Açelyanın dudakları kokusu kadar muhteşemdi. Genç kadının gizli hazinesine giriş yaparken, en kuytularına savunmasız darbeler atıyor, karşılıklı hazzın doruklarına tırmanıyorlardı.

Açelya daha önce öpüşmenin bu kadar güzel, baştan çıkarıcı olduğunu düşünmemişti. Duvarları bir bir yıkılırken, nerede, ne konumda olduğunu unutmuştu. Elini genç adamın saçlarına daldırıp, daha çok kendisine bastırdığında, arsız iniltiler hastane odasının duvarlarına çarparak, sesleri hapsetmişti.

Nefes nefese geri çekildiklerinde odayı dolduran elektrik, elle tutulacak kadar yoğundu. Cılız kıvılcımlar harlanarak kora dönüşmüştü. Yanmaya gönüllü iki gönül, artık bu işin geri dönüşü olmayacağını biliyordu.

Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI  Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ