üç: melezler ırkçıdır

En başından başla
                                    

Önden yürüyen Miranda tıpkı yavru bir ceylan gibi diken üstündeydi. En ufak bir rüzgar şakıdamasına irkiyor ya da sessiz sessiz küfrediyordu. Nico di Angelo'nun kızgın olduğunu anlamak için Demeter kızının hareketlerine bakmaya gerek yoktu, Carmen etrafı saran yabancı aurayı hissedebiliyordu.

Kherion'la konuşmak yerine Nico di Angelo'yla takışmayı tercih ederdi kız. Binlerce yıldır yaşayan kadim varlığın gözlerinden kaçmak her zaman zor olmuştu onun için.

Dileği kabul olur gibi Nico di Angelo bir anda ikisinin önüne atladı. Hırçın yüz ifadesi gözyaşlarıyla süslenmişti. Dengede durabilmek için bir süre kollarını savurdu sonra Carmen'nın gözlerinin tam içine baktı.

Hypnos melezi daha önce de böyle bir bakışa maruz kalmıştı, hem de Thanatos melezi tarafından. Vücudundaki bütün kan çekilir gibi yüz rengi hemencecik soldu, soğuktan üşüyen bedenini el ve ayak parmaklarını hızlı bir karıncalanmayla hissetmemeye başladı.

Carmen herhangi bir harekette bulunmadı fakat Nico di Angelo devrilen bir ağaç gibi yere düştü. Miranda şaşkın şaşkın bakarken Carmen omuz silkti. O gerizekalı melezin saçtığı güçten kendisinin bile haberi yoktu.

"Sen onunla ilgilen, Miranda." Carmen gözlerini yere düşmüş uyuklayan Hades melezinden çekti ve beyaz evin yanında duran silüete çevirdi. "Tek başıma gidebilirim." Carmen ondan bir cevap almayı bile önemsemeden ilerlemeye başladı.

Biliyorlar mıydı, Carmen'nın kendi kanından birine ihanet ettiğini? Miranda'yı besbelli kaçmasın diye koymuşlardı başına -Carmen neden özellikle Miranda'yı koydukları kısmını es geçti-.

İblis'in soluk yeşil gözlerini buradan dahi görebiliyordu Carmen, kızla dalga geçermişçesine tatlı bir gülümsemeyi yüzüne takmıştı. "Kherion giyotinin ipini bıraktı, oraya gidersen peşini bırakmaz."

"Pahalıya patlayacak değil mi?" Carmen sinirle iç çekti, İblis onaylarcasına başını salladı. "Nereye götüreceksin?"

İblis gülümsemeyi kesti. "Teyzenin yanına. Merak etme sana kin güttüğü falan yok, oğlunun eriyip gittiğini görmek yerine böyle bir ölümü tercih ederdi." Carmen başını sallamakla yetindi belki de buna inanmaya başlamalıydı. "Fakat ilk önce kılıcı alman gerek. Hades melezinin kılıcını."

"Neden?" Carmen merakla bunu sorarken İblis omuz silkti.

"Ruhunu geri alma planın bir parçası." Hypnos melezi hayalkırıklığıyla omuzlarını gevşetti. "Hadi git bakalım, Hipnozcu."

Carmen yokuştan aşağı geri dönerken bütün melezlerin di Angelo'dan kaçmak adına kulübelerine çekildiğini fark etti. Düşündüğümden kolay olacak.

13. Kulübeye kadar elinden geldiğince hızlı yürürken Nico'nun uyanmaması için kendi kendine dua ediyordu. Normal birini günlerce uyutacağını biliyordu büyüsünün ama Yeraltı melezlerine konu gelince değişiklik gösteriyordu. Bazıları on dakika uyurken bazıları on sekiz saate yakın koma halinde kalıyordu. Kısaca uyandırmak birazcık Carmen'nın insafına kalmış bir şeydi.

Elbette genç melez herkesi aynı güçte uyutmuyordu ama Hades melezi kızın olmayan ruhunu resmen sökerken elinden geldiğince yapmıştı bunu. Nefes nefese kalmış bir şekilde siyah kulübenin önünde durdu. Kapıyı hızla açarken kafasını içeriye uzattı.

Nico di Angelo boylu boyunca yatağına uzanmıştı, Carmen Miranda gittiği için iç çekti. Her geçen gün tanıdığı nazik Demeter melezi, huysuz Carmen'dan bir parça alıyordu.

Beş ya da altı tane yatak dışında kulübe pek dolu değildi. Özelleştirmek için dahi hiçbir şey konulmamıştı bir fotoğraf ya da aileden gelen mektuplar. Bunun yerine çalışma masasının tam ortasında Carmen'nın baş parmağı büyüklüğünde ufak bir figür vardı.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin