iki: güneşin gözlerine girmesiyle uyanmak

1K 79 17
                                    

Neden son günlerde Solangelo -ben Will'in soyadını yazana kadar okul bitecek yalnız- takıntım çıktı, birde şey ilk kitap Solangelo üzerinden gidecek. Başka başka, 2015 kelime ha, bölüm biriktirmeye ilk defa başladım şu an bütün yazdıklarımı deli gibi yayımlamak istiyorum. Bölüm şarkısı Fall Out Boy Alone Together. Fotoğraf olarak ilerleyen bölümlerde karşımıza çıkacak olan Chelsea ama çok kötü oldu. 

Carmen kampta bir kuralı daha çiğnemenin keyfini çatıyordu. Apollo kulübesinin çatısında ufak çaplı bir gözlem evi vardı ve etraf pek kulanıma alışkın gibi görünmüyordu fakat Will pek tereddüt etmeden içeriye girmişti. Altından yapılma gösterişti kulübede en sade yer burası gibiydi.

Çatının denize bakan tarafı güneş panelleriyle dizilmişti ve tam ortası camdandı. Camın tam ortasında ise bir teleskop gökyüzünü izliyordu. İki tane hardal rengi puf ve küçük, tahta kahve masası tam camın altında duruyordu. Etraf ne kadar az kullanılmış olsada mavi bir uyku tulumu yere serilmiş ve kahve masasının üstünde su şişeleri vardı.

Will hardal rengi puflardan birine oturdu ve oldukça rahat bir şekilde ayaklarını kahve masasına koydu. Carmen ise onun tam karşısında etrafı şaşkın şaşkın izliyordu, kendi kreş uyku odasını, buraya tercih ederdi.

"O bir Gumiho'ydu, yarı insan, yarı tilki." dedi Will. Carmen evet dercesine ona baktı. Will iç çekti ve küçük bir çocuğa bir şey anlatır gibi tatlı bir dille konuşmaya başladı. "Buraya öyle kolaylıkla canavar girmez biri ya da birileri Nico'yu öldürmeye çalışmak için canavarı çağırmış."

"Beni suçlamıyorsundur umarım." diye mırıldandı Carmen. Will gözlerini kocaman açtı ve başını iki yana salladı.

"Hayır, aslında ben senden başka bir şey isteyecektim." dedi Will. Carmen ona ne diyecek dercesine bakarken, kendini bir şey söylemeye hazırlıyormuş gibi ağzını açtı sarışın oğlan. "Özür dilerim."

"Bunu söylemek için fazla naz yaptın, farkındasın değil mi?" diye homurdandı kız. Will hafifçe gülümsedi.

"Carmen, Nico sana mı gülümsedi?" dedi Will. Genç kız başını hayır anlamında salladı, sarışın çocuk iç çekti. "Tamam." diye mırıldandı. "Peki onu hiç kafanın içinde gördün mü, hani Hypnos kulübesi uğrak mekan ya rüyalarda gezenler için."

Carmen bir süre ağzı açık kaldı. Çok az sayıda kişi insanların rüyalarında gezinirdi -ki bunu kendisi de yapamıyordu- ve Will bunu nereden biliyordu? Carmen çok az rüya gördüğü için kafasının içine kimse girmemişti ve rüyasını -şükürler olsun ki- kimseyle paylaşmamıştı.

Bir daha düşün, babasının sesi kafasında yankılanırken başını tuttu. Çok uzun zamandır rüya görmüyordu ve dün akşam gördüğü rüyadaki çocuk.. Nico'ydu. Genç kız yutkundu.

"Dün akşam, Nico'yu gördüm. Bir kuzgundu ve gülüyordu sonra 'uyan' diye bağırdı.." dedi Carmen ve kaşlarını çattı. Will kocaman mavi gözlerini pörtletti.

"İyi düşün Carmen ve bana güven iyi sır saklarım." dedi Will yalvarır bir sesle. Carmen kaşlarını çattı ve sarışın çocuğa baktı. Blake'ten ona bahsetmek istemiyordu fakat birine açılmak ona iyi gelebilirdi.

"Yemin et, Will. Bunu birine söylersen beni kamptan sürerler." dedi kız. Will duyacakları konusunda ilk kez meraklanmış gibi bakıyordu.

"Styks nehri üzerine yemin ederim." dedi Will. Carmen kendini hazırlamaya çalıştı ama bütün yaşadıklarını on dakikalık bir konuşmayla nasıl anlatabilir?

"Annem kendini öldürdüğü zaman Blake bana bakmaya başladı. Birlikte kampa gittiğimiz zaman haftalarca Hermes kulübesinde kaldık. Sonra Luke bizi buldu, bir melezi öldürürken bizden korkmak yerine gemisine aldı orada kaldık. Oranın en altında kafesler içinde melezler, Will. Savaş için melezleri orada tutuyorlar." dedi kız ve eski kötü günler gözlerinin önünde canlanmış gibi yutkundu.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin