on üç: halattan kolyeler

251 27 6
                                    

Multi kesinlikle hayalimdeki Carmen. Şarkı Lorde Yellow Flicker Beat.

Genç adam karanlık ormanda atına daha hızla gitmesini fısıldarken kasabadan yükselen ateş daha da güçlendi. Gözyaşları yanaklarından düşerken kasabanın yıkık girişini geçti ve meydana ilerlemeye başladı.

Evler silik izler bırakıp kaybolurken büyük ateş gözüne ilişti. Beyaz giysilere kuşanan sevgilisi alevlerin arasında değildi henüz. Hâlâ şansı vardı. Attan inip yarmaya çalıştı kalabalığı bağıran adamın sesi kulaklarını tırmalıyordu. "Lavinia Solange, bir cadıdır dün akşam ormanda dolaşırken yakalandı ve bazı kişiler onun ışıkla yapabildiklerini görmüş sonra derin bir uykuya dalmışlar. Lavinia Solange cadılık suçundan yargılanıyorsunuz ve cadılığın cezası.." soluklandı adam ve kalabalığa doğru bağırdı. "Ölümdür."

İnsanlar ayıplar bakışlarını oğlana atarken beyazlar içindeki kız gözlerini kapatmıştı. Ateşte yananın kim olduğunu o anda anladı oğlan Will Solange. Sesin sahibi kızı çekiştirerek yakılacak diğer odunlara götürdü. Kızın iki bileği halattan dolayı kıpkırmızı olmuştu. İpi kesip onu yakılacak odunların arasına bağlandığında ancak öne gelmişti oğlan.

"Son sözün nedir?" dedi ve bir meşale aldı yüzü alevle hareketlenirken kız dik duruşundan hiç istifade etmedi.

"Halattan kolyelerinizle yanımda olacaksınız.." dedi kız. Başında lavinya çiçeklerinden bir taç vardı. "Ve sizi sürükleyeceğim dar ağacına kadar."

"Lavinia!" kız yüzünü oğlana döndürdüğünde ufak bir gülümseme yüzünde belirdi. Koşarak onun yanına gittiğinde iki kişi oğlanı tuttu. O sürüklenirken bir tane çiçeği başından çıkartıp tam önüne attı oğlanın adam, sonra ise ateşi odunların arasına yolladı.

Hiçbir bağırış olmadı sadece ateş sessizce yandı. Diğer taraftan ise oğlanın boynuna bir geçirildi halat fakat çiçek onu öldüren asıl şey oldu.

✖️✖️✖️✖️

Herkes meraklı bakışlarla kapıya bakarken iki genç sonunda Büyük Ev'e girdi. Ellerinde not defterleri ve uykusuzluk tarafından esir alınmış gözleriyle başdanışmanlara umursamaz sayılabilecek bakışlar attılar.

Hermes kulübesinin başdanışmanı Travis Stoll ağlamaktan kırmızıya dönmüş gözlerini ona çevirdi. Demeter'in kızı onu avutmak istercesine sırtını sıvazladı. Fakat Nico'nun gözleri kasvetli bakışlarıyla etrafı süzen Percy'deydi. Bir inanan umudunu kaybedebilir.

"Carmen'nın nerede olduğuna dair bir kaç ipucu bulduk." bu sefer gözünü Blake'e dikti oğlan kahverengi gözlerini kırpıştırdı ve inanmıyor gibi baktı. "Eros'un elinde." herkes derin bir oh çekerken Nico şaşkın bir şekilde konuşmaya giren oğlana baktı.

"Bence o kadar rahat olmamalısınız." diye geveledi Will. "Çünkü Carmen aslında pek tanıdığız kişi değil, Roma'dan bile eski bir prenses ve onunla Helios'un güneş meleğiydik. Bir tane Apollo oğlu -ki o herhangi bir baygınlık durumunda Will'e yardım için gelmişti- eyvahlar olsun diye mırıldandı.

"Onu bulmak için ilk yeraltına gitmemiz gerek, ben ve Will kesin gidiyoruz ve elimizde bir kehanet yok ama kim katı.." Blake hemen parmağını kaldırdı. Nico lafını böldüğü için ona kızsada hiçbir şey demedi.

"Ben de katılmak istiyorum." Nico tam yeni katılanlar gelemez derken Andrea ayağa kalktı. "Kronos'un komutasında onunla birlikteydik, benim hayatımı kurtardı ona bunu ödemem lazım."

Leo Valdez kıvırcık saçlarını şöyle bir karıştırdı ve kıza korkuyla baktı. "Beş yaşından beri yetimhanede kaldığını sanıyordum." dedi oğlan. Kız sarı saçlarını geriye attı ve yampiri bir gülümseme attı.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin