üç: bir kişinin zamanını üslenmek

816 71 10
                                    

Tamam kısa bir bölümdü ama hey, işin iyi tarafı üçüncü bölüme gelebilmek, tamam bardağın dolu tarafını görüyorum şu sıralar. Ve multi, Harley hani kapaktaki kız var ya. Kendisi ekibin önemli bir üyesi diyebiliriz. Ve okuyan Arkadaşlara sesleniyorum yani biliyorum beğenilecek bir şeyi yok ama bir oy verirseniz ya de eleştirirseniz.. Yalaz

Carmen, Nico'yu takip etmeye çalışırken ağrıyan ayaklarını düşünmemeye çalışıyordu. Bu kadar hamlaş mıydı gerçekten, bütün vücudu ayaklarından başlayıp ağrıyordu. Kampa vardığı zaman kesinlikle bütün yaz aktivitelerine katılacaktı. Eğer böyle devam ederse kendini yere atacaktı ve Nico'nun onun üzerine toprak atması için yalvarmaya başlayacaktı.

Fakat Nico bütün gücüyle yürüyordu. Nico gölgelere karışıp onu bırakmadığı için içten içe genç adama şükrediyordu fakat ona bunu söylemeye korkuyordu. Çocuğa çok uzun süre baksa onun arada bir titreştiğini görüyordu.

"Tam olarak neredeyiz?" dedi Carmen ve ona yetişmek için son gücüyle atağa geçti. Nico onu tınlamadan yürümeye devam etti. Carmen yıllar sonra ilk kez bu kadar çileden çıkmıştı. "Sana bir soru sordum." diye tısladı kız.

"Bilmiyorum!" dedi heceleyerek sonra hızla Carmen'a döndü. "Gölge Yolculuğu yaparken nereye gittiğimiz kocaman harflerle yazmıyor." dedi ve daha hızlı yürümeye başladı. Carmen ona yetişmek için koştururken, Nico sıkıntıyla iç çekti ve kendini yere attı.

Hades'in genç evladı, kahverengi gözlerini kurumuş ağaçların arasından turuncu gökyüzüne çevirdi. Carmen'nın onunla çok fazla bir muhabbeti yoktu ama gözleri koyu kahve gözleri her şeyini kaybetmiş birine ait gibi duruyordu. Carmen bu bakışlarını çok iyi bilirdi, bir zamanlar o yeşil gözler de öyle bakardı, insanlara. Umutsuzluk, korku hatta insanların ona merhamet duyması..

Nico, öyle bakıyordu fakat bu bakışlar kesinlikle Carmen'a ait değildi. Genç kız bunu anlayışla karşılayabilirdi ama bu bakışların oğlanda olması ona haksızlıkmış gibi geliyordu. En azından bir aileye sahipti, Nico. Percy, Jason, Annabeth.. yedi melezin tamamı, onu seviyordu.

"Bana Cehennem'e git, dediğini hatırlıyor musun?" dedi Nico ve oturduğu yerden kıza hiç bakmadan konuşmaya başladı. Carmen usulca başını salladı. Nico evet dediğini duymuş gibi devam etti. "Şuanda oraya en yakın yerdeyiz, Carmen. Ceza Tarlarındayız." dedi Nico. Genç kız sesinin bile Blake benzediğini düşünüyordu, ve tekrar o pürüzlü sesten kendi ismini duymak onu mutlu hissettiriyordu.

"Buradan nasıl çıkabiliriz?" dedi Carmen. Nico derin bir nefes aldı ve yattığı yere geri yığıldı. Tuttuğu nefesi yavaş yavaş verirken Carmen onu rahatsız verici bir şekilde dürtüklemeye başladı.

"Buradan çıkmaya çalışmak oldukça tehlikeli, özellikle bu kadar fazla enerji olan bir yerden. Ne kadar derine inersen Hades'in gücü o kadar artar, yani eğer burada denersem kendimizi Tartarus'ta bile bulabiliriz." dedi Nico hızla. Carmen kaşlarını çattı ve Nico'nun ilk kez bu kadar uzun konuştuğunu fark etti fakat o da Will gibi konuşmuştu, bir çocuğa açıklama yaparmış gibi. Carmen bu muameleye biraz daha kalırsa gerçekten Kronos'un beyninde ayaklanma çıkarmasına izin verecekti.

"Baba'nın sarayına gitsek nasıl olur ya da bilmiyorum buradan çıksak?" dedi Carmen sıkıntıyla, Nico ayağa kalktı ve ellerini silkeledi.

"Senin babana gidiyoruz bana bir açıklama borçlu ve daha yakın." dedi Nico ve yürümeye başladı, Carmen onun daha yavaş yürüdüğünü fark edince tuhaf bir şekilde kaşlarını çattı.

"Çocuğa mı benziyorum?" dedi kız ve kaşlarını rahat bıraktı. Nico'nun gözü seğirdi, aniden aklına bir şey gelmişe benziyordu.

"Ne?" dedi Nico yine onunla anlayışlı bir tavırla konuşmuştu. Carmen kahverengi saçlarını iki yana ördü. "Hayır, yani bu oldukça tuhaf. Sana kaba davranmak neredeyse imkansız. Biri beni engelliyor gibi.."

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin