yedi: savaşçı ve siyah

558 42 2
                                    

Multi Blake ve Carmen. Vee şarkı The Neigbourhood Bir Sweater Weather.

Siyah masaya oturan küçük kızın arkasına geçti, genç adam ve uzun kahverengi saçları yavaş yavaş taradı. Bazen yolsa dahi kız hiç ses çıkarmadan kırılmış aynadan gencin narin hareketlerini izliyordu. Uzun ıslak saçların topaklarını eline aldığı makasla keserken, kahverengi saçlar daha düzensiz bir hal alıyordu ve kuş yuvasına dönüyordu.

Kızın saçını iki yana ayırdı ve uzun parmaklarıyla bir kez daha taradı saçları. Parmakları zarar vermemek için oldukça yavaş hareket etmesine karşın bir o kadar güzel örüyordu biçimsiz saçları belli bir uyuma sokuyordu. Yeşil iki tokayla sağlamlaştırdı ve eserine uzun süre baktı.

Eteğini düzelterek kalktı Carmen ve eskimiş daireden buldukları temiz çarşafı kalıplayıp sırt çantasına koydu. Onay beklercesine oğlana baktığında başını salladı çocuk ve o da siyah çantasını sırtına geçirip ses çıkarmadan otel dairesinden çıktılar.

Merdivenleri inip rutubetli girişe vardıklarında onları izleyen biri var mı diye etrafa baktı. Sessizlik onlara yanıt olurken, genç adam şapkası biraz daha çekiştirdi ve yüzünü kapattı kız da onu taklit etmeye çalıştı.

Kızın elini sıkı sıkıya sardı genç adam ve canı kadar çok sevdiği kuzenini hızlı yağan yağmurdan korumak için siyah şemsiyesini açtı. Issız sokaklarda yalnız ikisinin sessiz adımları vardı.

Kendinden emin adımlarla sokağın sonundaki eskimiş eve ilerlediler. Yıkılacak gibi duran evde bir mum ışığı naif naif karanlıkla dans ederken çocuk yutkundu ve cebindeki maymuncuğu çıkarıp zorlanmadan kapıya açtı. İçeriye ilk kız girdi ve elini kabarmış tahta duvarın üstüne koydu. Kızın parmakları üstündeki çizimler beyaz bir ışık saçarken kedi mırıltısı sustu.

Siyah saçlı çocuk yavaş adımla gıcırdayan merdivenleri tırmandı ve arkasındaki kıza baktı. Kız başını sallayıp ona güvence verirken önüne döndü ve ikişer üçer çıkmaya başladı.

Hafif bir mırıltı duyulan odaya ilerlediğinde yavaşça kapıyı itti. Mum ışığı gölgesine sığınan o kişi yoktu. Kafasını iki yana çevirip baktığında yatağına tuhaf bir şekilde yıkılmış çocuğu gördü.

Annesi tarafından melez kampına yollamaya bile tenezzül edilmemiş melez çocuk bir deri bir kemik kalmıştı. Uzamış kirli saçları iki yanına savrulmuştu. Kemikli yüzüne gelişi güzel savrulmuş çilleri ve küçük gözleri vardı.

"Bu o mu?" diye sordu çocuk. Kız gözlerini kapattı ve elindeki siyah izler yavaşça ateş alıp beyaz beyaz parladı.

"Evet bu Nicolas." dedi kız ve elindeki alevlerin rengi değişti kıpkırmızı olup bir kan gibi yavaşça kızın elinden tahta zemine damladı.

Çocuk nefesini verdi ve inip kalkmakta olan göğsü yavaşça durdu. Carmen kısa bir süre etrafa baktı ve çocuğun masasına ilerledi. Blake ise çocuğun solgun yüzüne bakıyordu. Küçük kız kısa sürede elinde bir tomar kağıt ve renk renk kalemleri çantasına tıkarken elleri mavi renk mürekkebe bulanmıştı.

Yaşına yakışmayacak bir küfür savurup masanın üstünde duran deri defteri eline aldı. Defter küçük parmak izleriyle kaplansada Carmen izleri kolaylık çıkarırdı. Küçük kız odada gezinirken tahta kapı gürültülü sayılabilecek bir şekilde açıldı ve iki çift ayak sesi zeminde yankılandı.

"Nicolas, uyan!" diye gür sayılabilecek bir erkek sesi geldi. Ses Blake'ten ya bir yaş büyüktü ya da eşitti. Çocuk belindeki siyah renk kılıcı çekti ve susması için Carmen'a işaret verdi. Kız sessiz sessiz Nicolas'ın yanına giderken sarışın bir oğlan kapıdan içeri girdi. "Nicolas?" dedi çocuk kedi mırıltısı gibi.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin