on iki: efsaneler

266 26 5
                                    

889 kelime biliyorum az ve yayınlarsam belki bir bölüm gelir TEOG'dan önce görüşürüz.

Carmen elini saçlarının arasında gezdirdi ve beyaz kalemi dişlemeye devam etti. Saatlerdir gözünü kırpmadan okuduğu kitabı kenara bıraktı ve uyuklamakta olan yaşlı bilgeye baktı. Gözlerini yanında duran nemli beze sildi ve eğilmekten ağrımış sırtını dikleştirip ayağa kalktı.

Ayakları soğuk zeminde gezinirken yerlere sürüklenen beyaz elbisesi onu takip ediyordu. Saçları omuzlarından aşağı dökülürken kafasında Thanatos'un ona yaptığı lavinya ve afyon çiçeklerinden bir taç vardı. Beyaz elbisesi yerle buluşuncaya kadar gökyüzüne değen bir bulut gibi mavileşiyordu.

"Lanetimi kır, bul beni Carmen."

Kız koşturmaya başladı uzun koridorda nereye gittiğini tam olarak bilmiyordu ama ayaklarının onu sürüklediği yere gidiyordu. Hafif eğilmiş olan vücudu dikliğinden ödün vermemişti ve saldırmaya hazırlanan bir kaplan gibiydi. Yeşil gözleri avını arıyordu.

Sonra aniden durdu daha önce görmediği heykelin önünde. Heykelde uzun saçları beline kadar örülmüş, yüzü bir ay kadar güzel kız vardı. Aslında Carmen'a o kadar çok benziyordu ki; gözleri, yüzü, bakışları..

Hemen yanında ise iki tane genç adam vardı. Omuzlarında görkemli kanatlarıyla kıza gülümsüyorlardı. Birinin siması oldukça tanıdıktı, Thanatos olduğunu anlaması birkaç saniye sürdü. Diğer adam ise onun gibi kasvetli bakışlara sahip değildi, daha sevecen bakıyordu ona.

Thanatos ve Eros.

"Onunla tanışmanı bekliyordum." dedi arkasından bir ses. Kız arkasını döndüğünde siyah saçları çene hizasında kesilmiş adamı gördü, beyaz bir takım elbisesi ve kan kırmızısı gözleriyle ona gülümsüyordu.

Yüzyıllardan önce kalmış olan gülüş ona tanıdık geliyordu sanki zamanında o gülüşle birlikte yaşamış gibi.. Genç kız aklına hücum eden düşünceleri itekledi ve adama bakmaya devam etti. "Lavinia ne kadar güzel görünüyor değil mi?" dedi ve eski bir fotoğrafa bakar gibi izlemeye başladı heykeli.

"Kimsin sen?" diye mırıldandı Carmen. Adam heykelle aralarına giren kıza boş gözlerle baktı ve dudaklarını memnuniyetle kıvırdı.

"Asıl sen kimsin?" dedi melankolik bir sesle. Carmen yutkundu ve adamın yeşil gözlerine baktı. "Tahmin edeyim mi, Carmen?" dedi ve gülümsemesi soldu. "Bana genelde Eros derler, Romalılar ise Cupid." adam hafifçe kanatlarını çırptı.

"Neden burdasın?" dedi ve yeşil gözlerini ısrarla üzerinde tuttu. Eros bir şey mırıldandı ve soluk aldı.

"Bana eski bir arkadaşımı hatırlatıyorsun. İsmi Lavinia'ydı, Romalıların ilk kraliçesi denebilir. Aslında ilk Romalı denebilir." dedi ve hüzünle gülümsedi. "Ona o kadar benziyorsun ki.." eski gönül yarası, diye düşündü Carmen. "Thanatos'un seni yer yüzüne bırakmamasının sebebi bu olmalı, seni bulacağımı düşünmesi." artık kendi kendine mırıldanmaya başladı.

Carmen gözlerini tekrar heykele çevirdiğinde kızın hemen yanı başında olan hayalete baktı. Aynılardı fakat hayaletin gözlerini umutsuzluk sarmıştı. "Kaç, Carmen!" diye konuştu bu sefer hayalet ve yok oldu. Ayakları tekrar koşmaya hazırlanırken iki el kızın bedenini sardı.

"Bu sefer olmaz." dedi Eros. Carmen çığlık atmaya başladı ve kırmızı bir ışık eşliğinde yok oldular.

✖️✖️✖️✖️

Kamp ateşi bembeyaz olmadan önce Nico di Angelo beyaz yumuşak şekerini tırtıklıyordu. Yanında oturan Will'le ateşe bakarken uzun kırmızı ateş aniden beyaz oldu ve bir ışık gözlerini delip geçti.

Sonra ise öfkeli bir Hypnos tam karşılarında ikisine bakıyordu. Kherion eğelemeye kalktıysa da adam hiddetinden onu görmedi bile. Parmağını Nico ve Will'e doğrulttu ve bağırmaya başladı. "Seni kurtarmak için yer altında kaldı ve şimdi kaçırıldı. Onu Eros'un elinden kurtaracaksın ben ve Thanatos da kampın canını bağışlayacak." Ateş bir anda yıllan gibi kıvrılmaya başladı ve öndeki Connor Stoll'u yakaladı. "Her akşam bir melez bizimle gelip yer altına esir olacak bence bu sizi hızlandırır. Kızımı eski kehanetlerde arayın."

Ve sonra kaybolup gitti, Connor'la birlikte.

✖️✖️✖️✖️

Kısa sürede Büyük Ev'e doluştu melezler fakat herkesin gözü Nico'nun üzerindeydi. Hafif fısıltılar arasında Kherion ve bir dolu Athena melezi eski kehanet ve ıvır zıvır aramak üzere en üst kata çıkmıştı.

Nico konuşmalardan bunalmış bir şekilde dışarı çıktı ve şaşkın gözlerle etrafa bakan Leo ve Andrea'yı gördü. Hiçbir şey konuşmak istemediğine karar verdi oğlan ve onlardan da uzağa sahile gitti.

Durgun denize doğru ilerlemeye başladı. Ayaklarını suya soktu ve kafasını toplamaya çalıştı. Carmen kaçırılmıştı, hemde Eros tarafından. Nedenini ise bilmiyordu, yanında bir kıpırtı hisseti ve ona döndü.

Blake.

Aslında tam da Carmen'la ilk rüyaları gibiydi. Sadece daha çökmüş görünüyordu, gözleri kızarmıştı ve ellerini arada bir dizine vuruyordu. Oğlan ona baktığında konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Size katılmama izin verin." dedi Blake. Nico gözleri kıstı ve ona ciddi misin dercesine baktı.

"Ona zarar verebilirsin." dedi Nico ve tekrar ona baktı. "Rüyalarında onu bir saplantı yaptığından haberim var." diye homurdandı. Nico Carmen'ı kaybedince, Carmen'la ilgili rüyalar görmeye başlamıştı ve bu sefer durmadan Blake'in rüya ortağı oluyordu.

"İkimizde ona hayatlarımızı borçluyuz, efendim onu öldürmek istiyor ama ona bunu yapamam, Karamel'ime yapmam." en sonunda sesi kısılmıştı. Nico ona güven verircesine gülümsedi.

"Onu kurtaracağız sana söz veriyorum." ve genç adam verdiği sözün altında ezilmeseydi umdu.

✖️✖️✖️✖️

"İşte bu ilginçmiş." dedi Will ve defterdeki ilk sayfalardan birini açtı. Yazı oldukça güzel bir şekilde yazılmıştı. İsim ise Nico'yu hiç şaşırtmamıştı. Lavinia.

Bugün Eros beni kurtarabileceğini söyledi. Ona inanıyorum ama herkes lanetimin büyük mucizelere neden olacağını söylüyor. Şahsen damat adayları çoğaldı ve herkes bu durumdan rahatsız. Dün bir kaçı okla öldürülmüş halde bulundu, sanırım Eros beni gerçekten önemsiyor.

Will başka sayfaya geçerken derin bir nefes aldı. Bu yazı onu biraz işkilendirmişti ve bu yazı aynı zamanda kilit noktasıydı.

Dün onu gördüm. Genç bir erkek kılığındaydı, beni çeşitli süslü laflarıyla övdü. Yanaklarım kızarmadı demeyeceğim ona güveniyorum. Biraz sonra buraya gelecek ve beni bu altın kafesten çıkaracak.

Saatler geçti ama odama gelen tek şey akşam ışığı, savaşı Aeneas alacak gibi gözüküyor. Kapı tekrar çaldı o geldi biliyorum kazandığını söyleyecek ve yeni eşi olacağım. Şimdi onu içeri alacağım ve benimle konuşmasını bekleyeceğim.

"Romalı Lavinia." dedi Will. "Roma onun sayesinde kuruldu denebilir." diye dipnot düştü Will.

Sanırım en şansız prenseslerden biriyim.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin