on altı: yarına kalanlar

241 23 3
                                    

İlk olarak şunu belirtmek isterim ki, gelmiş geçmiş en saçma bölüm sanırım. Kafanız karışabilir çünkü bu bölümde olan her şey giriş ve Civil War'a ancak bu gün gidebildim bozmayın mutluluğumu en az spoiler yemeye dikkat edin! Şarkı Arctic Monkeys 505. Yukarıda zaten We Heart It'de gezinirken bulduğum çok hoş bir kolaj var. Aşağıya da ilerki bölümden gayet anlamlı (!) bir Carmen koyuyorum, görüşürüz.

"Yeraltından gidebiliriz." diye mırıldandı Nico. Hepsi aynı anda başını iki yana salladı. Nico homurdandı ve göz devirdi. "Peki nasıl gitmeyi düşünüyorsunuz o zaman?" genç oğlan çok doğru bir soru sormuştu fakat hiçbiri bilmiyordu.

Leo'nun en büyük icatlarının patlama gibi kötü bir huyu vardı ve şimdi yapacakları ulaşım aletinin nereden gideceğine karar vermeye çalışıyorlardı. Her gün melezler kaybolurken onların bu kadar rahat olması içler acısıydı doğrusu.

Romalı bir Hephaistos çocuğu elindeki birkaç planı depoya getirdi. Onu gören Andromeda derin bir iç çekti. Leo onun göreve neden çıktığını tam olarak bilmiyordu, bunun Carmen'a yardım edeceği ile ilgili olmayacağından o kadar emindi ama.

Kahverengi gözlü kız bakışlarını ona doğrultmuştu. Üzerindeki kahverengi hırkayı hafifçe kendine çekmişti. Elindeki birkaç sarı kağıt parçasına bir şeyler karalıyordu. Burayla o kadar ilgisizdi ki..

Leo Valdez onu tanıdığı kadar rahatını bozan biri değildi. Daha çok Andrea özverili değildi. Belki dost kazağı falan yemişti sebebini bilmiyordu ama kimseye yardım etmek için kendinden ödün vermezdi. Hele ki işin ucunda bir şey kaybedecekse.

Şimdi bir bozuk parada yazı gelme olasılığı kadar şansları olduğu bu göreve katılması ya kızın yıllar içinde değiştiği ya da bir oyun içinde olduğunun kanıtıydı. Leo oyunu ikinciden yana kullanıyordu.

"Kara taşıdı yerine havadan gitsek hem daha hızlı olur, Nico'nun aurasını gizleyecek bir şey yapabilirsin değil mi Leo?" Blake başını iki yana salladı. Leo ise onun bu haline içinden güldü.

"İstesen de yapamam özellikle çıkışta beni dövmeye karar veren şu kara ikili varken." ikisi ona kötü kötü bakarken oturduğu yere iyice sindi.

"Nico gölge yolculuğu yapabilir misin?" diye söze başladı kenardaki Romalı çocuk. Nico Leo'ya attığı şaka niyetli bakıştan iliklerine kadar donduracak bakışa geçiş yaptığında hafifçe yutkundu.

"Hayır." diye mırıldandı Nico. Blake kahverengi gözlerini kıstı. "Ben yapabilirim." dedi oğlan ve parmaklarını kütletti.

Leo Nico'nun gölge yolculuğundan 'gölge ishali' adını verdiği bir hastalık yüzünden uzaklaştığını biliyordu. Oğlan bir kez gölge yolculuğu yaptığı zaman abuk subuk yerlerde kendini bulabiliyordu ya da hiç yapamıyordu.

"Bizi göndermen için oldukça fazla güç gerek." dedi Nico. Blake gözlerini ondan kaçırdı.

"Bunu yapabilirim zaten Carmen'nın aurası oldukça güçlü o da bana yardım edecektir." dedi Blake. Nico koyu renk saçını hafifçe karıştırdı ve önüne düşen bir tutamı itti.

"Bu akşam gece yarısından yarım saat önce Büyük Ev'in önünde buluşalım o halde. Blake güzel bir uyku çek çünkü bizi Fransa, Paris'e götürmen gerek. Bu arada Percy kehanet bulmuş mu diye bak Leo." dedi Nico.

Nico'nun gözlerindeki endişe fırtınaları yerlerine geçerken, Leo onu ilk defa böyle gördüğünü düşündü. Soluk ellerini dizine vuruyordu, gözlerinin üzerine düşen birkaç tutam koyu renk saç, rengini belli etmek istemeyen Nico'yu onlardan ayırıyordu.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin