on: melek etkisi

368 34 14
                                    

İlk olarak aşağıda gördüğünüz gibi Leo var, Rachel var, gizemli Ariadne var. Yukarıda Zella Day Hipnotic. Ay bu arada final.

Yıldızları süpürürsün farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür.
Ciğerinde kuruludur orkestra, duyamazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlayamazsın
Uçar gider koşsan da tutamazsın..
Bazen/ William Sheakspeare.

Leo Valdez ormanda ilerlerken sıkın bir şekilde nefesini verdi. Bu kapkaranlık yolda üstünkörü ilerlemesi bir yana dursun, hiperaktif beyninde de durum aynıydı. Özellikle son birkaç haftadır. Zaman kavramı kaybolmuş olsa da daha önemli şeyleri kaybetmişti.

Hayatını geçirmeyi düşündüğü kız parmaklarının arasından düşüp bilinmezliğe doğru yol almıştı. Geçen bütün zaman dilimi boyunca kendini Percy ve Jason'la karşılaştırması ise işin trajikomik yanıydı. Üstüne üslük bir de kulağında dağlanıp duran iki mısra parçası vardı.

"Ne bir kahraman, ne bir fatih/ Hiçlik içinde ki mi galip?" Şahsen Leo'nun gururları okşanmıştı. En azından daha kötü ifadeler de kullanılabilirdi şaklaban, palyaço ve aklına gelemeyen daha niceleri.

Geçip giden günlere rağmen Leo Valdez'in hayatı boyunca alacağı tek sıfat hiçlikte ya da yedinci tekerlek. Eh iş başvurusu kısmında oldukça güzel duracağından emindi hatta alev saçan bir elf olduğunu da söyleyebilirdi. Belki Noel Baba'nın şömine ısıtılırsın olarak işe başlayabilirdi.

Zaten hepsinin suçlusu ateş değil miydi? Kalipso'yu ölüme sürükleyen onun kendi elleriyle yaktığı ateşti. Zarar vermek için yaratılmıştı, Hazel da ondan bu yüzden kaçmamış mıydı?

Arkasında duran sarışın kız çığlığı bastı. Leo bu soğuk havaya rağmen kızın nasıl kendini ısıtıp aynı zamanda bağırmaya enerji bulduğunu şaşırdı. Kalbinde dönüp dolaşan ejderha bile mağarasına çekilip Doctor Who'nun bölümlerini izliyordu.

"Nehirde bir oğlan var!" diye çığırdı Andromeda. Leo o yöne doğru sıkın bir bakış fırlattı fakat ağzı bir karış açık kaldı.

Gölde anadan doğma bir melek vardı? Oğlanın sırtında yaklaşık bir buçuk metre uzunluğunda bir çift kanat vardı. Bir anda kanatlar toza dönüşüp suya karışınca oğlan ufak bir çığlık içinde karaya çıktı.

Oğlanın kollarını ısıtmak birbirine dolaması ve titreyen dişlerini birbirine vurması Leo'ya bu meleğe yardım etme zamanın geldiğini hatırlattı. Üzerindeki kalın şişme montu çıkardı ve temkinli adımlarla oğlana yaklaştı.

Meleği tanıyordu. Yüz çehresi, renksiz kahverengi gözleri, soğuk tavırları.. Karşısında soğuktan donmak üzere olan Nico di Angelo duruyordu. Leo adımlarını sıklaştırdı ve neredeyse koşarcasına çocuğun yanına gitti.

Arkasındaki kız duraksadı ve önden giden Leo kendini açıklık alanda bulduğunda sık çalıların arasından kızı bile göremedi. Soğuktan korunmaya çalışan Nico kafasını kaldırdığında Leo'yu görünce şaşkın ifadesini gizleyemedi.

Oğlan cekete sarılırken minnettar bir havaya bürüdü ve başıyla teşekkür etti. Leo buna karşılık sadece sırıttı. Tanıdık bir yüz beklemeyi ummuyordu doğrusu fakat buna o kadar üzülmüş de değildi.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin