Aslı - Mehmet 2 : Şaşkın Öpücük

Start bij het begin
                                    

Küçük kardeşi basketbolcu olmayı çok istiyordu. 

İkisine de el sallayarak eve girdi. Burnuna mis gibi yemek kokuları geldiğinde biraz olsun içini tatlı bir mutluluk sardı. 

Annesi yine o güzel yemeklerinden yapıyordu. 

Gülerek omuzundaki spor çantasını yere bıraktı ve anahtarlarını da çantanın içine atıp, telefonunu da cebine koyduktan sonra mutfağa yöneldi. 

Elif ve yanında yardımcıları Füsun abla ile mutfakta dönüp duruyorlardı. Aslı kapıdan içeriye başını uzatarak, "Yardım lazım mı?" diye güldü. 

Elif arkasını ona döndü. Kızını görünce yüzü aydınlandı ama hemen sonra bir anne edasıyla toparlanıp, "Elini yıka çabuk buraya gel, şu senin pastandan yap." dedi. 

Aslı, "Baş üstüne kaptaniçe!" diyerek asker selamı verdikten sonra mutfaktan çıkıp yerde bıraktığı spor çantasını aldı ve ikinci kata çıkıp odasına girdi. Çantasından terli giysilerini çıkarıp makineye attıktan sonra eteğini çıkarıp kısa bir kapri giydikten sonra saçlarını da gelişigüzel bir şekilde topuz yaptı. 

O sırada telefonu yeniden çaldığında aynada kendisine bakarken dondu kaldı. Derin bir nefes alarak yatağın üzerine attığı telefonunu aldı. 

Mehmet'in aradığını görünce dayanamadı ve telefonu açtı sonunda. "Efendim Mehmet?"

"Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun sen?" diyordu genç adam. Sesi kızgın geliyordu. "Öyle haber vermeden çekip gitmek de ne demek? İki dakika telefon konuşmasının bitmesini bekleyemedin mi? Birlikte giderdik! Zaten akşam sizde olacağız." 

Aslı gözlerinin dolduğunu hissetse de kendini tutmak zorunda kaldı. Ona söyleyemezdi ki. Asıl nedenini söyleyemezdi. Neden çekip gittiğini söyleyemezdi. 

Peki şimdi ne söylemesi gerekiyordu? Mesaj yazıp göndermek kolaydı ama telefonda onun sesini duyarak konuşmak zordu. 

"Annem çağırınca hemen kalkmak zorunda kaldım Mehmet. Sen de telefonla konuşuyordun, rahatsız etmek istemedim. Akşam yemeği için her şeyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Hatta şimdi fazla konuşmayalım telefonda, çünkü pasta yapmam gerek." 

Mehmet'in sesi Aslı'nın bulduğu bahaneye inanmıyormuş gibi geldi ama üstelemedi. "Peki Aslı Hanım, dediğiniz gibi olsun." Durdu ve sonra muzip bir tonla, "Senin şu özel pastandan mı yapacaksın?" dedi. 

Aslı'nın yanakları kızardı anında. Ah bu adam nasıl da işliyordu içine içine. Bahsettikleri muzlu pasta, Aslı'nın özel tarifiydi. Ve Mehmet o pastaya bayılırdı. 

"Evet ondan yapacağım," diye fısıldadı. Sonra kalbi bu konuşmaya daha fazla dayanamayacak gibi olunca aceleyle ekledi. "Hadi kapat Mehmet, işim çok." 

Genç adam gülerek, "Tamam tamam cadı. Hadi kolay gelsin." dedikten sonra telefonu kapattı. 

Ne de güzel cadı diyordu kendisine. Öyle güzel diyordu ki. Ses tonunun arasındaki titreşimlerde kaybolduğunu hissediyordu Aslı. 

Telefonu eşofmanın cebine attıktan sonra hızla mutfağa indi. 

Annesi ile babasının birbirine sarıldığını görünce mutfağa adımını atar atmaz hızla geri çekildi. Yanakları ısındı. Babası annesine öyle aşıktı ki, bulduğu her fırsatta bunu göstermekten hiç çekinmiyordu. 

Biraz geri giderek, konuşmaya başladı. "Anne, bugün dayımlar da geliyor mu?" 

Amacı, Ali'nin, Aslı'nın sesini duyduğunda hareketlerine çeki düzen verip annesinden ayrılmasını sağlamaktı ama mutfağa girdiğinde Elif'i hala Ali'nin kollarında bulunca, "Yahu yuh artık!" dedi ve geri çıktı. Babasının kafası, öpüşmelerini görmeyecek şekilde görüşü kapatmıştı ama Aslı yine de onların orada ne yaptıklarını bilmediği anlamına gelmiyordu. 

Nefretten Gelen Aşk - TAMAMLANDI - AŞK SERİSİ 1 (Düzenlendi)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu