"Hee bilmiyorum ki aşkım." bilmiyorsan neden bu kadar uzattın zalim.

"Antremanda." diye kısa ve net bir cevap duyuldu masada.

"Biliyorsunda bir saattir niye söylemiyorsun Osman?" diye soran Besteciğimin yanaklarından öpmek istedim.

"Ne biliyim bölmiyim dedim." Bu Osman'ın ne kadar garip bir çocuk olduğunu gün geçtikçe daha çok farkediyordum ve daha çok sevmeye başlıyordum. Yaşasın anormal insanlar!

"Neyse millet ben sevgili ortamında duran sap olmaktan yoruldum. Boş boş oturma aktiviteme biraz da denizin oradaki bankta devam etmek istiyorum." deyip masadan kalktım. Bugün boş günümüzdü ve ben bu zamanımı 2 sevgili arasında bile durmak zorken  2 çift arasında sap bir şekilde oturarak geçiriyordum. Bu durum şeker bünyeme bile ağır..

Aşk deniz gören evdeki teras mıydı bilmiyorum ama deniz gören her yerin kesinlikle mükemmel olduğuna inanıyorum. Suyun yatıştırıcılık etkisi bende daha da bir fazla etki ediyordu. Bankta iyice yayıldığım sırada;

"Ben geldim, konuşucağız." diye yanıma oturan yakışıklı eski sevgilime baktım. Vallahi yakışıklı çocuktu. Ona doya doya bakmayı bile özlemişim.

"İnsan "Oturabilir miyim?" diye sorar. Pardon insan demişim yani seni kapsamıyor bu sözüm, benim hatam." Böyle kibar bir soruyu tabikide Matt'ten beklemiyordum ama işte bendeki de umut...

"Aynen."

"Ne aynen?" En sinir bozucu şeyin karşınızdaki insanların size kısa cevap vermesi değil mi?

"O kibarlıkları benden başka lavuklar yapar sende kısaca reddedersin onları olur biter. Konuşmamız lazım ama burada değil. Dışarıya çıkıcaz yarım saate hazır ol." deyip banktan kalktı.

"Ne konuşucaz? Hem benim geliceğim ne malum?"

"İngiltere'nin AB'den çıkma isteğini konuşucaz sarışın. Sence ne konuşabiliriz, sen nasıl sınıfının başarılı öğrencisisin? Ben hayret ediyorum ve ayrıca geleceğini ikimizde biliyoruz o yüzden beni yorma güzelim." deyip gitti. Hemde bana laf sokup gitti. Ona kırgınım ama o bana kendini affettirmek yerine laf sokup, kafasına göre plan yapıyor. Baya mükemmel ilişki değil mi?

Hızlıca odama çıktım. Yolda ne giyeceğimi düşünürken en mantıklısının tek parça olduğuna karar verdim, diğer türlü kombin yapmakla uğraşamazdım ve dolaptan direk siyah üstünde çiçekler olan elbiseyi aldım ve hazırlanmaya başladım. İşim bitince saate baktığımda yarım saatin yeni dolduğunu farkettim ve elime telefonu alıp instaya girdim. Tabiki de onu bekletecektim. Zamanında ineceğimi kim söyleyemiş? Stalk yapmanın dibine vurduğum sırada telefonumda adı belirdi. Telefonun elimde olduğunu anlamasın diye biraz çaldıktan sonra açtım.

"Efendim..."

"İnmiyor musun? Ağaç oldum."

"Birazda ağaç ol, sonra belki biraz elma olursun, portakal falan..."

"Komik misin?" diye sözümü kesmese iyi çocuk aslında.

"Öyle olduğumu söylüyorlar."

"O diyenleri bana öptürtmeden aşağı insen iyi olacak. Arabada bekliyorum." Çokta kibardır kendisi. Şansımı çokta zorlamak istemediğimden odadan hızlıca çıktım. Dursun amcaya selam verip erken döneceğimi söyledim ve otoparka geçtim. Kızlara da durumu belirten bir mesaj attım. O mükemmel arabasını gördüğüm anda hain planımı başlatma kararı aldım. Matt arabasını çok sevdiği için binerken kapıyı öyle bir çarptım ki bence yurttan bile duyulmuş olabilir.

"Ay kusura bakma biraz sert kapadım." dedim Samanyolu oyunculuğumla.

"Önemli değil güzelim." demesini beklemiyordum lakin deyip beni şaşırtmayı başarmıştı.

ULUSLARARASI İLİŞKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin