Bölüm 15

315 27 9
                                    

Merhaba arkadaşlar. Bundan sonra bölümler haftada bir, her hafta pazar günü, gelecek. Umarım bölümü beğenirsiniz yeni Mileyna bölümünde görüşmek üzere -en sevdiğiniz yazarınız M.

***

Mileyna

"Matt sana sormak istediğim bir şey var."

"Benimde sana söylemek istediğim bir şey var Balım."

"Benimde size söylemek istediğim bir şey var aşkımlar."

"Bizi mi dinliyorsun Osman?" diye cırladığında Balım, Osman ellerini kaldırdı.

"Tövbe hâşâ siz beni dinlemişsiniz." gülüp kafasına vurduğunda,
yapmaması gereken bir hareketi yapıp saçlarımı karıştırdı.

"Seni çilekli yoğurt." deyip saçlarını çekmeye başladığımda Göktuğ belimden tutarak Osman'ı benim gazabımdan korumuştu. Tabi geri çardağa fırlatarak belimi kırmasaydı da olurdu.

"Çocuklaşmayın." dedi sert bir tonda.

"Gitte olgun kızlarla takıl." dedim dil çıkararak.

"Tamam." deyip yürümeye başladığında "Şakaydı, geri gel." diye bağırdım. Sinir olmuştum evet ama başka kızların yanına gitmemeliydi. Sonuçta o bir Müslümandı ve onun dininde böyle şeyler haramdı. Kendimi kandırmam bittiğinde geri gelen Göktuğ'ya döndüm.

"Ne meraklıymışsın." dedim tıslayarak.

"Kıskandın mı?" dediğinde güldüm.

"Hayır niye kıskanayım sevgilim değilsin bir şey değilsin."

"Olsam kıskanırdın yani?" dediğinde gözlerim yuvalarından çıkacak kadar büyüdü.

"Tövbe de münafık." dediğimde herkes gülmüştü. "Şu grupta birine yazacak olsam o kişi kendim olurdum. Çünkü harikayım ve bu müthiş kız derse kaçar." deyip sınıfıma doğru yürüdüm.

***

Yorgundum. O kadar yorgundum ki, tükenmişlik sendromu yaşayıp dizisini yarıda bırakarak Almanya'ya dönen Meryem Uzerli gibi hissediyordum. Ve evet Osman bana Muhteşem Yüzyıl izletiyordu. Açıkçası yaza merhaba partisi, Beste'nin doğum günü ve Kai'nin dövüş şeysinin üst üste gelmesi beni yormuştu. Birde üstüne Alejandro kulüpte bize acımıyor, her güne antreman koyuyordu. Her neyse şuan öğle arasına girmiştik ve ben açtım. Beste ve Balım'la birlikte yemekhaneye çıkarken dedikodu kazanı etrafımızda kaynıyordu.

"Ya kızım onu bunu bırak Svetlana'nın giydiği şort geçen senenin modası. Beni Channel çantalarımla tehdit etsen yine giymem o şortu." dediğinde Beste, Balım abartılı bir şekilde kafasını sallamıştı.

"Aynen. Ya Chole'nin ayakkabıları. Aman Allah'ım kilo almışken beyaz giyerim. O ayakkabıyı giymem şekerim." Balım'ın yorumuna katıldığını belli edercesine sesler çıkardığında Beste, hala merdivenlerden çıkıyorduk. Bir insan yemekhaneyi neden en üst kata koyardı ki?

"Yemekler çok güzeldi ama." dedim hemen.

"Bir konuyu da yemeğe bağlamasan Milo." dediğinde Balım, göz devirdim.

"Ama..." diye başladığım cümlem Beste'nin tamamlamasıyla son bulmuştu.

"Açsın. Biliyoruz Mileylim." tekrar göz devirip yemekhaneden içeri girdim. Sonunda ulaşmıştım. O kadar uzun gelmişti ki yol, arka planda "Eye of the Tiger" çalıyordu. "Sonunda başardın Rocky" diyordu içimdeki Sylvester Stallone.

ULUSLARARASI İLİŞKİLERWhere stories live. Discover now