Bölüm 6

523 31 4
                                    

Mileyna

Ben böyle biri değildim. Değiştirdiğim sayısız ülkede ve okulda hiçbir zaman gözlerin üzerinde olduğu kız olmamıştım. Hep 'sessiz sakin erkeksi kızıl kafa' olarak bilinir hatta çoğu kişi tarafından bilinmezdim bile. Yani 100 kişiye sorsanız popüler cevap olarak 'Mileyna ne? Yeniyor mu?' cevabını alırdınız. Şimdi ise okulda, yurtta, koridorda hatta bahçede gözlerin bana dönmesi alışkın olduğum bir durum değildi. Gözlerden rahatsız oluyordum fakat okulun ilk günü rezil oluşumu, Svetlana'nın karşısında kalışımı ve Göktuğ'nun tişörtüne nar ekşisi sıkışımı hatırlatıp alay edenler kadar değil. Tamam sonuncusunda bir hayli eğlenmiştim lakin hatırlatıp saçlarımın rengine bürünmemi sağlamaları hoş değildi. İnsanlardan nefret eden bir tip değildim. Ama tanrı aşkına onlar bana road runner'ın çakala yaptıkları kadar kötü ve acımasız davranırken onları nasıl sevebilirdim? Yine derslik binasından kütüphanenin olduğu binaya doğru yürürken gözler üstümdeydi. Ya da ben öyle düşünüyordum. Tabi her şey arkadan bir kızın "Hey kızıl kafa! Göktuğ seni hala öldürmedi mi?" demesiyle son bulmuştu. Lanet olasıca insanların başka işleri yok muydu? İşemek gibi. Mesela benim şu an çişim vardı.

"Umarım prostat olursun." diye bağırdım kıza doğru. Çisim varken iyi düşünemiyordum. Kız benimle resmen alay etti ve "Ben bir kızım seni aptal." diyerek karşılık verdi. Hay bin pizza! Kızlar prostat olmuyordu değil mi? Normalde rezil olmak umrumda olmazdı ama rezillik kotamı ilk iki günde zaten doldurmuştum.

"Oha sen kız mıydın pardon bacım." dedim şaşırmış gibi yaparak. Kızın arkadaşlarından biri haykırdı. Diğerleri ona katıldı. Kız sanırım bıyıklarını almak için ağlayarak okula girdi. Tamam ağır olmuştu ama altında kalamazdım. Sağ tarafımdaki melek ağladı. Sol tarafımdaki melek bu durumdan iskender yemişcesine mesut oldu ve yanındaki 298383883 defterden birini alarak bir çarpı daha koydu. Yakın zamanda bir aç doyurmam, bir yaşlı ziyaret etmem, sadaka vermem ve insanlara iyi davranmam gerekiyordu. Olmadı bir zebani kanka ayarlayacaktım. Aksi halde yine yakın zamanda cehennemden check in yapıp altına 'yanıyorum' diye durum paylaşacaktım. Sol melek bir çarpı daha koydu. Gereksiz konuşuyordum. Bir çarpıyı daha haketmiştim.

Binaya doğru yürümeye devam ederken arkamdan birinin omuzuma dokunması ile duraksadım. Yine dalga geçeceklerdi. Buna izin vermemeliydim. Taviz tavizi doğururdu. Bugün benimle alay etmelerine izin verirsem, bunu alışkanlık haine getirirlerdi. Yavaşça arkamı döndüm ve en kibar tonda dünyanın en kibar sorusunu bana dokunmaya cürret eden insana yönelttim.

"Ne var?" sesim biraz fazla yüksek çıkmış olmalıydı ki ellerini yukarı kaldırdı.

"Teslim oluyorum kızıl. Ama çok kibar olduğunu söyleyemiyeceğim." bu okulun ilk günü beni maça almamakta ısrar eden. 'Ananas beyinli' dediğim, ikinci maçta karşı tarafa iki penaltı kazandırdığım için beni kovalayan, sonradan futbol takımı kaptanı olduğunu öğrendiğim ve günlerdir kaçtığım çocuktu. Tanrım bugün kesin dayak yiyecektim. Zaman kazanmak pahasına yüzümü ona çevirdim.

"Pardon. Sen olduğunu bilmiyordum. Bilseydim daha farklı bir tepki verirdim." kaçardım. Çünkü biraz sonra benim üç katım olan birinden dayak yiyecektim.

"Nasıl bir tepki verirdin kızıl?" dedi pişkince sırıtarak. Tamam güzel gülüyordu ama bu az sonra dayak yiyeceğim gerçeğini değiştirmiyordu.

"Şöyle." dedim zaman kazanmak uğruna ve koşmaya başladım. Tanrım lütfen belamı bugün verme. Henüz çok gencim. Arkamı döndüğümde çocuğun yine peşimden koştuğunu gördüm. Ya hayır yakışıklım koş koşma demiyorum hobi olarak yine koş ama ben senin kovaladıkça kaçan ateş böceğin miyim? Neden hep beni kovalıyorsun yavru kuş? Son hızımla koşmaya devam ederken "Dur!" diye bağıran ananas beyinliyi umursamadım. Sesi yakından geldiğinden son bir kez arkamı dönüp onu görmeye çalıştım. Ama o son dönmeyi yapmayacaktım. Arkamı döndüğümden mütevellit önümü göremeyince sert bir cisme çarptım ve yere kapaklandım. Lütfen bu sefer ki ağaç olsun diye tanrıya yalvarırken altımda inip kalkan göğsü hissedince dünyanın en ağır küfrü ağzımdan istemsizce çıktı. 'Fizik' resmen fizik. Hayır tamam ben koşuyorum çünkü malım. Peki sen neden önümde duruyorsun dayısının gülü? Büyük iskender misin sen? Breaveheart mısın?

ULUSLARARASI İLİŞKİLERWhere stories live. Discover now