Bölüm 10

482 30 3
                                    

Beste

Radyo programının sonuna geldiğimizde rahatlamayla bir nefes aldım. Herkesin sesimi duyuyor olması beni çok fazla geriyordu. Normalde böyle şeylerden çekinen bir kız değildim tabii ki, ama bu okula adım attığımdan beri ilklerimi yaşıyordum resmen.

"Harikaydınız aşkımlar!" Osman'ın neşe dolu sesiyle irkildik hepimiz.

"Tamam güldük eğlendik, kabul ediyorum. Ama bir daha bize böyle bir şey yaptırırsan bacağındaki kılları cımbızla tek tek yolarım Osman." dedim tıslayarak.

Osman oturduğu sandalyede bacaklarını yukarı çekip kollarını etrafına sardı. "Kıllarıma dokunmana izin vermeyeceğim seni Paranormal Activity tipli kız!"

Balım oturduğu sandalyeden kalkıp birden bağırarak "Ay demeyin öyle korkunçlu şeyler!" dediğinde gülmeden edememiştim.

Uzun bir süre sandalyede oturduğum ve hareketsiz kaldığım için tutulan kollarımı esnettikten sonra kalkıp pembe ve her halinden kirli olduğu anlaşılan yatağı es geçerek karşısındaki bembeyaz yatağa yüz üstü uzandım. Pembe rengine gözlüksüz bakmaya bile korkarken bir de gidip pembe bir nevresimin üzerinde yatamazdım tabii ki.

Yatak o kadar rahat, o kadar gömülesiydi ki kendimi kaptırıp yüzümü yumuşacık yastığa bastırmıştım. Öyle bir bastırmıştım ki, sanki yastığı yorganı elimden söküp alacaklar da beni sokaklarda üç çocuğumla tek başıma bırakacaklarmış gibi bir görüntü oluşturuyordum.

Ben yatakla ciddi düşünmekle meşgulken Osman ve Mileyna birbirlerine sataşıyorlar, Balım ise ellerini çırpıp Mileyna'ya tezahürat yapıyordu.

Kapının açılma sesini duyduğumda, oluşan gürültüden Kai ve Göktuğ'nun geldiğini anlamıştım. Matt'in sesi gelmiyordu, o da gelmiş olabilirdi. Çocuk genelde pek konuşmadığı için emin olamamıştım.

Onlar gelmiş olmalarına rağmen yastığa yüzümü bastırmış bir şekilde ölü gibi yatmaya devam ettim.

"Burayı beğendiniz, orasını anladık. Ama artık kendi odanıza da bi uğrasanız mı acaba?" dedi Göktuğ alaycı bir ses tonuyla.

Tabii ki Mileyna cevap vermese olmazdı. "Daha yeni bitirdik be delikanlı. Bu ne acele?"

"O anlamda demedim. Odayı kabullenmişsiniz. Balım sandalyeyi kötü emellerine alet ediyor, Beste yatakla sevişiyor ve siz... Neyse siz normalsiniz."

"Ya Göktuğ ben seninle konuşunca kendime haksızlık etmiş gibi hissediyorum cidden." Mileyna'nın küçümseyen bakışlarını Göktuğ'a fırlattığına adım kadar emindim.

Birden popomun üzerinde bi ağırlık hissetmiştim ve bu ağırlık zıplıyordu. Kafamı biraz kaldırıp geriye baktığımda gördüğüm kızıl saçlar bana bu ağırlığın Mileyna olduğunu kanıtlıyordu. Ama lanet olsun tek gördüğüm kırmızılık bu değildi! Lanet olsun sana bordo ruj! Kahrolsun bembeyaz yatak örtüsü! Geber fondöten! Kafamı yastığa çevirdiğimde, yastığın üzerine bulaşmış olan bordo ruj ve fondöten lekesine görünce beyin hücrelerim tüm vücuduma kısa süreli bir şok dalgası göndermişti. 'Siktir.' diye mırıldanarak kafamı tekrar yastığa gömdüm.

"Mileyna kalk üstümden." Sesim, kafamı yastığa bastırdığım için boğuk çıkıyordu ve bu da anlaşılmasını zorlaştırıyordu.

"Sen kalkana kadar kalkmayacağım." dedi Mileyna üstümde neşeyle zıplarken.

Bir kere de laf dinle kızıl!

Zorlanarakta olsa Mileyna'yı üzerimden atabildiğimde yastığı yüzümden çekmeden biraz yana kaymıştım. Kimseye fark ettirmeden bu salaklığımı nasıl temizleyeceğimi düşünüyordum. Ve yastığın tanımadığım birine ait olması da beni oldukça geriyordu.

ULUSLARARASI İLİŞKİLERWhere stories live. Discover now