Bölüm 2

563 31 1
                                    

Balım

Şuan nerde miydim? Çok sevgili (!) oda arkadaşlarım ve diğer öğrencilerle bahçede toplanmış müdürün konuşmasını dinliyorduk. Nerde olursanız olun farketmez, müdürler daima açılış konuşması yapar ve öğrenciler daima sıkılır. Konuşmanın sonlarıydı galiba, tam olarak dinlemiyordum ama itiraf etmek gerekirse Fransız olmasından dolayı farklı bir aksanı vardı ve bu hoşuma gitmişti.

"Sevgili IIAHS öğrencileri yeni bir döneme başlıyoruz ve okulun kurallarını hepiniz biliyorsunuz. Hepinize başarılı bir dönem diliyorum. Bu arada okulumuza gelen yeni arkadaşınızla tanışıp çabucak kaynaşmanızı arzu edip hepinizin yeni gelen arkadaşlarınıza tolerans göstermesini umuyorum. Bu arada herkesin bu hafta kulüplere kaydını yapması gerek unutmayın." dedi ve sonunda ömrümden ömür çalan konuşma bitmişti.

Kızıl kafa bize bakan onlarca bakışa dayanamamış olsa gerek "Tatlı kızlarla takılma kotamı biraz önce doldurdum ben kaçar." diyerek uzaklaştı bizden.

"Garip bir kız." dedim.

"Katılıyorum ve seninle aynı fikirde olmak beni çok yordu o yüzden odaya gidip dinleniceğim. Odaya girerken çok ses çıkarmayın uykum hafiftir, sizin yüzünüzden bölünmesini istemiyorum. Kızılı görürsen ona da söyle."

"Ay haspam ya güzellik uykunu bölmeyiz merak etme sen." diyerek Beste'den uzaklaştım ve kendimi denize nazır bir banka attım. Şuan tek istediğim kulaklıklarımı takıp müzik dinlemekti. İşte tam bu sırada kafamda bir acı gönlümde bir sızı arkadaşlar ben neden huzurlu birkaç saniye geçiremiyorum ki? Niye basketbol topunu kafama yemek zorundayım? Hırsla arkamı döndüğümde basket oynadığını düşündüğüm esmer bir çocuk

"Hey sarı topu yolla."dedi. Bana sarı dedi. Sarı senin... Neyse Balım sakin ilk günden sorun çıkarma

"Bana mı dedin?"

"Burda senden başka sarı mı var yeni hadi at şu topu uzatma." Bana uzatma diyen çocuk şuan uzatmaları oynuyordu fakat farkında değildi.

"Önce bir özür dileseydin."

"Niye?"

"Topu atmamı istiyordun değil mi? " Evet der gibi kafasını salladı. Bende tabiki iyi aile terbiyesi almış biri olarak gerekeni yaptım ve topu denize attım. Tam arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki

"Delisin sen!" diye bağırdı. Umrumda mıydı ? Yooo

"Özrün şimdi kabul edildi esmer çocuk." diyerek yurda yöneldim ve tam o sıra terli ve son sürat koşuşturan bir Mileyna gördüm.

"Ne oldu ne bu acelen yoksa okuldan mı gidiyorsun? Valizlerini taşımanda yardım ediyim mi?

"Sarı çok konuşmada arkamdan biri geliyor mu bir bak."

"Bana en son sarı diyen topunu denizde buldu ama yine de sen bilirsin ve arkanda birisi yok."

"Yanında çakı taşı, top kesmek daha zevkli."

"Basket topuydu ya ondan, sen neden kaçıyorsun?"

"Karşı takıma yanlışlıkla iki kez penaltı kazandırdım."

"Gel yurda girelim burada hayatî tehlikemiz var." Yurdun kapısından girip uzun koridordan geçip odamızın olduğu üst kata çıktıktan sonra cebimde ki anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Odaya girmemizle o keskin sesi duymamız bir oldu.

"Bu ses Beste'den çıkmıyordur değil mi?" diye soran Mileyna'ya açıkçası verebilcek bir cevabım yoktu. Bir ayıdan veya bir gorildende çıkıyor olabilirdi. Güvenemiyordum.

ULUSLARARASI İLİŞKİLERWhere stories live. Discover now