48- Acıya Alışmak

5.8K 227 28
                                    


Kitap için parodi olmak isteyenler lütfen bana burafan veya instagram üzerinden mesaj atsın. Keyifli okumalar :)

--------


NEVRADAN...

Çıplak ayaklarımı zemine vurarak ilerlemeye devam ediyordum. Beyaz elbisemin yerde sürünen kısmı yavaşça siyaha doğru ilerliyordu. Kirli sokaklar...
İnsanların hayatlarının kirleri yüzünden bu kadar kirliler belkide...

Olduğum yerde durup sağa döndüm. Elimde ki bıçağı biraz daha sıkıp elimi arkama attım. Karşıdan karşıya geçtim yavaş adımlar ile. Daha sonra korna sesleri ve insanların bağırmaları doldurdu kulaklarımı. Sanırım kırmızıda geçmiştim, tüh. Ya araba çarpsaydı da ölseydim... Yazık olurdu. Belkide babamı bulabilirdim.
Eteğimin ucundan hafifçe tutup siyah demir merdivenleri çıkmaya başladım. Ölüme yürür müydü insan ? Yürüyordum. Adım adım hissederek ölüme yürüyordum. Gülümsedim. Bu beni mutlu ediyordu, tuhaf bir şekilde...

"Nevra sana söylüyorum ! Hemen in aşağıya !"
Yetiştirme yurdunun görevli hocalarından biri deli gibi kendini yırtarak bana bağırıyordu.

Beliz bir kenarda ağlıyordu. Eylül girdi yurdun kapısından. Korkuluydu gözleri, ama yine çaresiz değildi. Gözlerimiz kesişince gözlerimi kaçırdım. Koşarak Belize sarıldı. Ve onu sakinleştirmeye çalıştı. Birazdan da gelip beni indirmeye çalışacaktı. Eylüldü bu. Hepimizi toparlayan oydu...

Yurdun müdiresi geldi ağzı açık bir şekilde. "Bu deli kızın ne işi var yurdun çatısında ?"
Hocalardan bir tanesi bana yine bağırırken diğer hoca durumu izah ediyordu...

"Nevra, hadi gel aşağıya ne olur."
Eylül bana sesini duyurmaya çalışırken kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. "Banane Eylül, banane ! Annem, babam, abim gelmeden inmeyeceğim buradan. Bende ailem olsun istiyorum."

Herkes acıyan gözler ile bakıyordu bana...
Derin bir nefes alıp gözümden gelen yaşı sildim. "Bak söz veriyorum onları arayacağız beraber. Aşağıya gel."
Omuzlarımı silktim. "Hayır ya ! Bende ailem olsun istiyorum artık. Bıktım buradan ! Bari abim gelsin Eylül.. O bana sahip çıkar, gerçekten bak."
Hıçkırarak ağlamaya başladım o an.
"Bela açacak başımıza yahu !"
Müdire kendi kendine konuşurken gözlerimi devirdim. "Yavrucum in aşağıya da korkutma bizi !"
Ayaklarımı sertçe tuğlalara vurarak "Banane !" diye cırlamaya başlamıştım ki, en son kendimi yere doğru giderken gördüm. Birde insanların çığlıkları tabi...

Son basamağa da basıp merdivenlerin tepesinde durdum. Kolumu kırmıştım ve korkudan bayılmıştım o gün...
Zaten o günden sonra hep ailemi, abimi aradık Eylülle.

Çıplak ayağım toprağa deyince irkilsemde bir adım attım. Topraktan gelmiştik, ve tekrar oraya dönecektik...

Mezarlıklar arasından yavaşça yürümeye başladım..
Mezar taşları...

3 yaşında verilmişim yetimhaneye. Yetimhaneler... Öyle filmlerde izlenildiği kadar masum değildi yetimhaneler. Belki iyi yanları vardır diye düşüneceksiniz. Ailenizin olmayışının hangi tarafı iyi gelebilir ki ?

16 yaşımda evlatlık alındım. Zorla..
Belizden ayrılmak ister miydim ki ?
Eylül zaten birkaç ay kalmıştı yetimhanede, o yüzden onunla hep görüşebilirdim. Ama Beliz... Aylarca görememiştim. Belki şu zamanda daha düzgündür yetiştirme yurtları, ama bizim zamanımızda bir nevi hapisti...

Sağa dönüp yoluma devam ettim. Birkaç ay önce üvey ailem beni siktiredip gittiler ve boşluğa düştüm tekrar. Aslında hiç güçlü bir kız değilim. Tam tersi, hemen pes etme gibi huylarım vardır. Belizle kaldım bir süre. Daha sonra Beliz evlendi... Mükemmel bir evde hayatına, sevdiği adam ile devam etti. Ben ise onun evinde kaldım. Aslında genelde Eylülün zoruyla Urazlarda kalıyordum ama olsundu...

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin