28- Hangi Sıfatla ?

11.5K 392 24
                                    


Multimedia: URAZ DELEN

İyi okumalar...

Karanlık, bazı hayatların tek kelime haline gelmiş halidir. Hayatı maviye küs olanların rengi ise siyahtır. Dışlanmıştır siyah. Yalnızdır. Onu yalnız yapan ise çevresinde ki renklerdir.

Yalnızlığı biz tercih ederiz aslında. Çevremizdekiler bize renk sunarken siyahın verdiği huzur'u bulamayız hiçbir yerde. Siyah korkularımın arkasına saklanabileceğim tek sığınaktı. Buna yardım eden ise karanlık olmuştu. Aslında uzaktan bakan ikisi arasında fark bulamaz. Oysa ikisi arasında ki fark, deniz ve gökyüzü gibidir. Fazla yakın, ama bir o kadar da uzak...

Nefes almak yaşama belirtisiydi. Bir anlamı olmasada yaşadığını gösteren etkendir. Yaşamak neden zor gelirdi ki ? Nefes almayı kim istemezdi ? Kaybedecek bir şeyi olmayanlar....

Kafamın içinde cevapladığım şey ile kafamı salladım. Her ölüm acıdır aslında. Ama ben hiç acı olarak görmedim. Ölüm kayıptır insanlar için. Fazlaca gözyaşı...

Eğer sevdiğin insanı arkanda bırakmadıysan ölmek, nefes almanın saçmalığını anlamak içim iyi bir sebepti. Şöyle bir arkama baktım da ölmemek için nedenim yoktu. Aylardır görmediğim ailem yoktu. Koruduğum ablam. Yoktu. Göstermese de beni koruyan abim. Yoktu. Onun kızı olmadığımı haykıran annem. Yoktu. Benden nefret eden babam. Hiç olmamıştı.

Ağlatacağım 2 insan vardı belkide. Ağlayabileceğim 2 insan. Aklıma gelen isim ile gözlerimi sıkıp dizlerime yasladım. Onu düşünmek istemiyordum. Duygularıma inanmak istemiyordum. Hayatım da sevgiye inanmadım hiç. Aşk zaten yoktu. Güven ? Zerre bile bırakmamıştı yıllar öncesine.

Uraz'ın beni sevmediğini biliyorum. Belkide Didem haklıydı. Uraz bana acıyordu. Acınmak mı ? En son isteyeceğim şeydi. Şu an yanımda olmasını istediğim tek kişi Nazlıydı. Kardeşin önüne kimsenin duyguları geçemezdi. Senin kanından olan insanlar kimseyle kıyaslanmamalıydı.

Daha fazlası mümkünmüş gibi dizlerimi kendime daha çok çektim. Ellerimi etrafında daha da sıkı sardım. Ufak demirli pencereden giren ufak ışık bile olmaması beni çukura itiyordu. Kimseden ses gelmemesi ise beni daha da sarsıyordu. Ellerimi kulaklarımdan çekerken içeri giren soğuk hava ile saçlarım önüme düştü. Vücudumu titreme alırken yerimde huzursuzca kıpırdandım.

Düşünme Eylül....

Düşünme Eylül....

Olduğum yerde ileri geri sallanırken ellerimi kulaklarıma bastırıp büyük bir çığlık attım. Bu yaptıklarımı 5 saniye sonra hatırlamayacak olmam beni rahatlatmıyordu. Kapalı alan da daha fazla kalamazdım. Heleki burası fazlasıyla karanlık iken.

Gözlerimi kapatıp nefes almaya çalıştım. Ama bu benim için gittikçe zorlaşıyordu. Kesik kesik nefeslerimi alırken bunun büyük bir kabus olması için dua etmeye başladım. Soğuk hava tenime iyice işlerken bir yandan terliyordum. Terlemek ve donmak kavramlarının ikisini de aynı anda yaşıyordum. Bedenim güçsüzleşirken fısıldayarak burada olduğumu unutturmaya çalıştım.

"Korkak değilim. Korkarsam kazanamam. Ben korkak değilim. Korkmuyorum baba. "

-------------

URAZDAN....

"Sana bu oyun bitecek demiştim."

Sakin tutmaya çalıştığım bedenim daha fazla dayanamıyordu. "O benim kızım. Onu almak için her şey'i yaparım. Her şey'i."

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin