29- Yeni Umutlar

9.9K 355 37
                                    

Multimedia : Uraz ve Eylül

------

Vicdan, her insanda olan ve taşıması zor olandır. Bazı insanlarda acısı çoktur vicdanın. Bazılarına ise uğrayıp gitmiştir.

Acı ise bir bütündür. Az ve ya çok olmamıştır hiçbir zaman. Acı ya vardır, ya da yoktur. Yaşarken en yüksekte, en dorukta yaşanır acı. Ya da hiç uğramaz sana.

Mutluluk, basit gibi gelir en başta. Ama gerçekten mutlu olmak hiçbir zaman kolay olmamıştır. Çünkü şu hayatta ki kimse gerçekten mutluluğu yaşamamıştır.

----

Herkesin yaşadıkları ağırdır. Benimkiler en ağırı demiyorum tabikide. Dedim ya, acıların azı veya çoğu olmaz. Ben, yok olduğunu hissederken tekrar kıvılcımlandı hisler. Gözlerime çektiğim perde tekrar aralandı.
Arkama saklanan duygular kenardan kafasını uzattı hafifçe. Uçurumun kenarına bıraktığım Eylül sokağın başında bana doğru yürümeye başladı...

-------

"Eylül" ismim beyaz duvarlar arasında yankılanırken önüme düşmüş saçlarımı geriye atma isteği duymadan hafifçe kafamı kaldırdım.

Mavi gözlerim saatlerce izleyebileceğim kahverengi gözlerle buluşurken kafamı tekrar dizlerime yaslayıp ellerimi sıklaştırdım.

Kahverengi gözlerin sahibi bana ne kadar güven verse de korkmama neden oluyordu. Belkide bana uzun zamandır ilk defa adımla sesleniyordu. Korktuğumu söyleyemezdim ona. Korku tam olarak bu his ise şu an dorukta yaşadığıma yemin edebilirdim ama.

Ellerimi bağlamayı keserken dizlerimi özgürlüğüne kavuşturdum.
Siyah çarşafı ayaklarım ile ittirirken suratımı kaldırmadan yatağın içine girdim.

O ise, yatağın ucun da oturuyordu. Gözlerimi sıkıca kapatırken düşünmemeye çalışıyordum. Aklıma Nazlıdan öncesi ve sonrası gelirken sinir hakimiyetimi korumaya çalışıyordum.
Bu pek mümkün olmasa da düşünmemeye çalışıyordum.

Belimde hissettiğim kollar ile gözlerim aralanırken gözlerimin dolmasına lanet ettim.

Ne ara yataktan kalkmıştı ne ara yatağın sol tarafı çökmüştü onu bile hatırlamıyorum.
"Acılarını hafifletemem küçük. "
Söylediği sözden sonra gözümden gelen yaş ile birlikte sıkıca gözlerimi kapattım.

"Ama sonsuza kadar sarılabilirim."
Bedenimi ona döndürürken gözlerimi çıplak bedeninde sabit tuttum. Eli daha da sıkılaşırken diğer eli ile saçımı okşuyordu.

"Sana yeri gelince baban olacağımı söylemiştim."

Suratımda küçük bir gülümseme olurken nedeninin acı olduğunu biliyorduk ikimizde.
Kafamı boyun girintisine sokarken kokusunu içime çektim. Sesim fazla titrek çıkarken ağlıyor olmam buna etki ediyordu.

"Bana bir masal anlat baba"

Boğazını temizledikten sonra söylediklerinde odaklandım.

"İşlek bir cadde de elinde mendiller ile ışıkların altında bekleyen küçük bir çocuk. 6 yaşında bir çocuk. Sattığı mendiller ile kazandığı parayı cebine sıkıştırarak koşmaya başlıyor. İstanbulun karmaşık sokaklarında koşarken yağmur bastırıyor.
Evinin sokağında ki dükkana girip uğur böcekli saç tokalarından alıyor. Sonrasında bakkala girip çikolatalardan alıyor.
Koşarak harabe evine girerken öksürüyor tabi. Tokayı ve çikolatayı kardeşine verirken sobanın yanına gidip sessizce onu izliyor.

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin