15- Küçük Katil

15.7K 518 18
                                    

Beliz Şekerci.


—————-




"Ben... dün gece... Yine Eylül, yine başa sardım ben.." dediğin de konuyu anladığım da onu susturmam gerektiğini fark ettim.
Arkadında ki Emre elini havaya kaldırıp 'dur' işareti yaptı.
Beliz bunları onun bilmesini ister miydi bilmiyorum ama Belizin hassas noktasını bilmesinde sakınca yok diye düşündüm. Derin bir nefes alıp sözlerine devam etti Beliz.

"Konu Emre değil. Veya bir başkası. Konu o günler. O yetimhane de karşılaştığımız günden önce olanlar. Nefes alamıyodum Eylül."

Kafasını olumsuz anlamda salladı ve gözünden akan yaşları sildi.
"2 yıl sonra ilk defa tekrar aynı kabusu görmek beni çıldırtıyor. Tam iyileştim derken, bir şeyleri düzene sokabilirim derken neden Eylül ? Mutlu olamayack mıyım ben ?"
Çaresizce bakıyordu gözlerime.

Kafamı Emreye çevirdiğim de ne olduğunu anlamamış gibi baksa da Belizin ağlamasının hoşuna gitmediği aşikardı.

"Yine o adamlar geldi Eylül. Silah sesleri beynime işledi sanki. Onlardan kaçarken annemin beni yatağın altına fırlattığı an. Sonra duyduğum o ses."

Elleri ile kulaklarını kapattı.
"Hâlâ kulaklarım da çınlıyor. Annemin çığlığı ile yere yığılışını silemiyorum kafamdan. Gözü açık gitmek buydu Eylül. Annemin gözleri açıktı. Elimi uzatmaya kalktığım da annemi vuranın elinin annemin gözlerine uzanması.. Yavaşça aşağı indirirken 'Ölmeye mahkumsunuz Şekerci.' Diye fısıldaması. O adamdan kalan tek şey bileğinde ki 'T' harfi olan dövmesi. Ve unutamayacağım o sesi."
Kafasını olumsuz anlamda salladı ve daha çok ağlamaya başladı.

"Bitmeyecek Eylül. Beni de alıcaklar. Yaşamak istemiyorum anlıyor musun ? Bunların hepsini tekrar yaşayamam. Bu sefer bunları kaldıramam. Yine hırsıma yenilip yıllarca o sesi ve 'T' harfini arayamam. Mutlu olmuştum Eylül. Emre ile iken mutlu olduğumu hissetmiştim. Sorun onun gitmesi değildi anlıyo musun ?"

Dolan gözlerime lanet ederken vücudumun kesildiğini hissediyordum. Yine başa dönemezdik, kaldıramazdı bunu o.

"Ben asla mutlu olamayacağım Eylül. Asla. Her mutlu olmaya kalktığım da hırsım kendini hatırlatıcak. Dönmek istemiyorum Eylül. O günlere dönmek istemiyorum. Annemin kokusunu hissedemediğim her saniye ölürken, gözümün önünde öldürülmesini hatırlayarak geçmişe dönmek istemiyorum.
Yeni bir yenilgiye hazır değilim. Nefes alamıyorum artık, anlasanıza. Yaşayamıyorum. Geçmişe dönmekten korkuyorum. Arkasını dönüp geçmişine bakamayacak kadar korkak biriyim. Korkağım. Geçmişimden korkuyorum. " diye konuşurken sesi iyice çatallaşmıştı ve artık fısıldayarak mırıldanmaya başlıyordu.

Nevra yaşlarına engel olamazken Emrenin suratın da öfke ile karışık acı vardı. Aksel Nevraya destek olmak istercesine kaçak bakışlar atsa da yanına gitmeyeceği belliydi. Uraz ise gözlerini bana dikmiş ifadesizce bakıyordu.

O da ailesini çocukken kaybetmişti. O da düşmanları yüzünden kaybetmişti, bu kadar tepkisiz olması ise beni fazlasıyla şaşırtmıştı.

Beliz, yıllardır terapi görüyordu. Ve en son kabusları 2 sene önce kesilince terapi olumlu sonuçlandı diye sevinmiştik. Bittiğine inanmıştık. İçimden histerik bir kahkaha attım hayatımıza.
Biz böyleydik. 3 kardeştik. Ve mutluluk kavramına en uzak insanlardan birileriydik.

—————-


Beliz elleri ile kulaklarını kapatırken dizlerini kendisine çekmişti. Bu olmamalıydı, tedavi aldığı zamanlar da bu olayı anlatmaya dahi kalksa bu şekili alırdı. Bir keresinde yatağın altında annesinin çığlıklarını duymamak için bu pozisyonu aldığını anlatmıştı. O hâlâ çocuktu. O bazanın altında ki nefesini tutarak ağlayan çocuk...

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin