4-Gelgit

27.7K 1K 42
                                    


Uraz Delen





————————



"Ne işin var burada ? Canına mı susadın ?"
Yataktan doğruldum ve karşımda boş surat ile bana bakan abime baktım.

"Kendini düşünmüyosun, anlarım. Peki ya Damla ? Onu nasıl düşünemessin ! O bizim gibi değil ! Savunamaz kendini ! Onu nasıl bir tehlikeye attığının farkında mısın sen ?"

Cevap vermeden sadece suratıma bakıyordu. Bu kadar sorumsuz davranamazdı ya. Bu kadar bencil olamazdı değil mi. Sinirle elimi duvara vurdum.

"Lanet olsun anladın mı ? Bıktım!  Biraz ya, biraz düşünerek hareket edemez misin ? Nefret ediyorum ! Hepinizden ! HEPİNİZDEN !"

Bağırarak odadan çıktım ve merdivenlerin başında dudaklarını birbirine bastırmış derin nefes alan Elmas teyze ile karşılaştım.
Onu da arkamda bırakarak evden çıktım.
Hızlıca arabama bindim ve saniyeler içerisinde sokaktan ayrıldım.

-——————


Şu an en sevdiğim yerdeydim. Uçurumun tam kenarında. En zor zamanlarım da buraya gelip saatlerce burayı izlerdim. Bana birçok şeyi anlatıyordu bu uçurum. Hayatı, yalnızlığı, acıyı, mutluluğu..
İnsanların ne kadar boşa kürek çektiğini anlatıyor bu uçurum bana. Sığındığım bir limandı bu uçurum benim için. Kaçtığım, saklandığım evimdi. Sanki buraya gelince üzerime bir film geçiriliyordu ve bu hayatta ki kimse ile iletişime geçmek zorunda değilmişim gibi hissediyordum.

O yüzden kimse bilmiyordu burayı. Beliz ve Nevra bile. Kimsenin bilmesini de istemiyordum.

Koluma dokunan ellerle olduğum yerde sıçradım.
"İntihar mı edeceksin ?" Gözlerim hayretle aralandı. Geceyi aydınlatan gözleri ile bana bakan kişi Urazdı.
Kaşlarım daha çok çatıldı. "Sen.."
Yanıma oturdu ve bağdaş kurdu.
"Nereden biliyorsun burayı ?"

Gözlerini gözlerimden çekti ve karşısında ki denize baktı.
"Çok fazla sorguluyorsun. Saatimi unutmuşum dün akşam. Oy almaya geliyordum ama ağlayarak evden çıktığını görünce takıldım."
Ellerini arkasına yasladı. "Ama intihar etmeye geldiğini bilmiyordum."
Kafasını bana çevirdi.
"Bilseydim hiç rahatsız etmezdim seni."

Kaşlarım havaya kalktı. Bu umursamaz tavırlar, rahat hareketler. Gerçekten tek derdi beni uyuz etmek miydi ?
"O zaman şimdi de rahatsız etme. Lütfen."
Dedim ve önüme döndüm.

"Görgü tanığı oldum. Maalesef gidemem."

Derin bir nefes aldım ve dirseklerimi dizime yasladım. Ellerimi saçlarımda gezdirdim ve derin bir nefes aldım.
"Mutsuzken veya sinirliyken  birileriyle konuşmaya ihtiyaç duyanlardan değilim."
Kafasını salladı olumlu anlamda.
O kadar çok yorulmuştum ki artık. Onun neden burada olduğunu ne amaçla burada olduğunu bile sorgulamaya halim yoktu.

"Onun sana bunu yapmasına neden izin veriyorsun ?"
Gözlerimi karşıya çevirdim.
"Kendimi kurtarmak için ablamı o sandalyeye mahkum edemem."
Gözlerimi sıkı sıkı kapattım yaş akmaması için.
Ağlamak istemiyordum.
"Onun seni öldürmesini bekliyorsun yani ?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Bir gün kızı olduğumu anlamasını bekliyorum."

Eğer babanız yok ise, her zaman kolunuz kırıktır. Ve tedavisi yoktur o kırığın. Babanız yoksa eğer güçlü kalmak zorundasınızdır. Çünkü insanlar daha acımasız gelir üzerinize. Daha fazla üstünüze basarak ezer sizi.
Mutsuzsunuzdur. Ne kadar hayatınız harika gibi davransanız da bir tarafınız eksik devam edersiniz yola. İnsanlara güvenemezsiniz, tetikte olursunuz her zaman. Yeri gelir onun yerine geçip baba olmamız gerekir.
Evet benim babam belki yaşıyordu ama eminim ölmüş olsaydı bu kadar canımın yanmasına sebep olmazdı. Onu hep mutlu hatırlardım. Son hali ile kazırdım onu aklıma. Bana olan sevgisiyle, Gülen gözleri ile hatırlardım.

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin