'Evet Jane' dedim devam etmesi için.

'Teorim şu, bence gördüklerin sana ejderin tarafından gösterilmiyor. Bence ejderin senin bunları gördüğünü bile bilmiyor. Bu aranızdaki bağın getirdiği bir telepati gücü olabilir' dedi.

'Yan aslında ben onun planlarını onun haberi yokken görüyorum' dedim.

'Evet, ya da belki o plan yapmadan. Ama senin gelecekle ilgili bir şeyleri görmen, nasıl dersin bu çok normal. Her türlü gücü barındırabilirsin' dedi.

'Tek yapmamız gereken bunu kendimize çevirmek' dedi Ariana.

'Bunu ejdere belli etmeden yapmak' dedi Matthew.

'Onun beynine gireceğim' dedim hepsini tamamlayarak.

Yeni görevimin farkına varırken, bu işin sandığımdan da zor olması canımı sıkıyordu. Her an yeni bir olayla karşılaşıyordum. Hiçbiri bir yere bağlanmıyordu. Elimi attığım her plan yeni bir planı doğuruyordu. Tek istediğim ucunda ölümüm bile olsa, ejderi yok etmekti.

'Bunu nasıl yapacağız?' dedi Matthew.

'O konuda henüz bir karara varamadım' dedi Jane.

'Seçeneklerin ne?' dedim.

'Seçeneğim. Aslında tek bir planım var o da seni büyü ile uyutmak ve içgüdülerin nereye giderse oraya gitmeni sağlamak' dedi.

'Ama bunu, yani Jane' dedim derin bir nefes aldım. 'Bu işe yaramayabilir' dedim.

'Neden?'

'En son, uyuduğumda, ejderin yanına gittiğimde, aylarca yoktum' dedim.

Herkes derin bir sessizliğe bürünürken, bir yolunu bulup ejderimle tekrar iletişime geçmem gerekiyordu. artık onu bir şeyler için bile kullanmak istemiyordum. Ölmeyeceğini bilmek canımı sıkıyordu. Çünkü karşımda tamamen doğaüstü bir yaratık vardı. Eğer babam yaşasaydı, ya da abim, en azından annem. Onları nasıl yok ettiklerini onlardan öğrenebilirdim. Diğer ejderler, tamamen etki altına girmek istemezken, benimdeki etkisi altına almaya çalıştığı bir lord yaratmak istiyordu.

'O zaman ejderin kafasına girebileceği bir büyü yapın'

Tanıdık gelen sesle kafamı kaldırırken, Matthew'in yanında buraya gelirken koridorda karşılaştığım kızı gördüm. Bir anda ortaya çıkması beni şaşırtırken, yanımdan nasıl yok olduğunu hatırladım.

'Sen' dedim hemen. Kız bana bakarken, göz kırptı. Benim dışımda kimse şaşırmamış gibi kıza bakarken, kız da Jane'e cevap vermesi için bakar gibiydi.

'Bunu nasıl yaparım bilmiyorum. Kendim belki, ama bir başkası nasıl olur bilmiyorum' dedi Jane endişeli bir şekilde.

'Sen kimsin?' dedim araya girerek.

Kız bana dönerken, 'Tanışamadık lordum' dedi. Jane'in yanından geçip beyaz kıyafetleri içinde süzülerek bana doğru geldi. Süzülmekten kastım gerçekten süzülerek, sanki bir melek gibi, ayakları yerden kesilmiş bir şekilde hareket ederek geldi. Benim tarafıma döndüğünde ilk baktığımda ayakları oldu. Tahmin ettiğim gibi yerden yukarda, ve uçan bir haldeydi.

'Adım Sara, Matthew'in kız kardeşiyim' dedi.

Gülümsemesi, insanın içine mutluluk veren bu kızda ki garip enerjinin anlamını anlamak için onu incelerken, kız sorumu cevapladı.

'Ben bir hayaletim' dedi.

'Ne?' dedim kaşlarımı kaldırarak.

'Evet, elli yıl önce on yedi yaşındayken, burada öldüm. Buraya nasıl geldiğimi ve nasıl öldüğümü hatırlamıyorum. Ama uyandığımda bana bahşedilen bu yeteneğe sahiptim. Ailem buraya taşındıklarında, onları karşıladım. Onları bu yeri inşa ettim. Büyükbaban ile tanıştım ve o da ailemi felaketten buraya gelmeye ikna etti' dedi.

Ejder LorduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin