Gökyüzü

2K 277 17
                                    

M: Hande Koper

Uyandığımda selim hala uyuyordu. Şebek ya çok tatlı uyanmayacağını bilsem öperdim dudaklarından doyana kadar. Merdivenleri indiğimde annem benim odama çıkmak üzereydi. "Bende seni uyandıracaktım" gülümsedim. "Uyandım ben" başını salladı. "Ben çıktım işler beni bekler" gözlerimi devirip başımı salladım. Her gün aynı hikaye. Kalkar üstünü giyer yanağımdan öpüp işe gider. Yüzünü bile görmediğim günler oluyor. İşlerini benden çok umursaması canımı fazla sıkıyor. Yanağımdan öpüp çıktı. Akşam ağlayarak yattığım için hala hüzünlüydüm ama bugün selimin kafasını dağıtmak istiyordum. Düşünsün istemiyorum babasını. Çünkü çok üzgündü dün gece. Aslında babasının anlattığı kadar karaktersiz olduğunu düşünmüyorum sadece umursamaz. Acaba babasına gidip ben mi konuşsam. Sonuçta beni tanımıyor ve benimle görüşmeyi kabul ederdi. Evet bu çok iyi bir fikir. Bunu düşüneceğim. Selim uykulu gözlerle merdivenlerden inerken o kadar tatlıydı ki. Böyle yiyesim geliyor. Daha önce çikolatadan daha tatlı bir erkek tanımamıştım aynı reklamlardaki biscolata erkekleri gibi. Çikolatayla değil baklavalarıyla etkiliyorlar. Gözlerim baklavalarına indiğinde karşıma geçti. "Sen iyice sapıklaştın maviş" hemen gözlerimi o mükemmel baklavalarından alıp yüzüne çıkarttım. "Hiçte bile sadece şeye bakıyorum" güldü. "Neye" gözlerimi devirdim ve hemen bir yalan buldum. "Kilo almışsın" gözleri büyüdü. Bana ciddimisin bakışları attı. "Bir gün çarpılacaksın ama bakalım ne zaman" haklıydı ne kilo alması ya başka yalan mı bulamadım bende. "Ben kahvaltı hazırlayayım" arkamı döndüğümde kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi. Boyum ondan hafif olsada kısa olduğu için gözlerim tam dudaklarına denk geliyordu ve bu iyi değildi. Hormonlarım bana bacaklarım gibi ihanet etmeyin lütfen. Güldü. "Dudaklarıma bakmayı kestiğin zaman hazırlan dışarda yapalım kahvaltıyı daraldım" kaşlarımı çattım. "Ne bakıcam be dudaklarına kuru muru bişey" yine söyleyebileceğim en en saçma yalanı söylediğim için kendime saydırırken güldü. "İstersen dilinle ısla" derken omuzuna yumru attım. "Çabuk gelirim" merdivenlere doğru yol aldım.

Okula yakın bir yere gelmiştik. Çabuk olmazsak okula geç kalacaktık çünkü selim beyin evine uğrayıp yarım saat hazırlanmasını beklemiştim. Hayır kardeşim ben senin yakışıklı olduğunu biliyorum sen hala neyin ispatındasın ki. Bense saçımı topuz yapmıştım. Ne kadar da adil. İçimden gözlerimi devirirken selime zar zor aldırdığım sıcak çikolatamı içiyordum. "Sabah sabah onu nasıl içiyorsun ya sende nasıl bi miğde var" gözlerimi devirdim. "Ne yapayım ya karnım ağrıyor sıcak iyi geliyor" güldü. Ah nerden hatırlattıysam şu konuyu. "Gülme ya iyiki utanıyorum dedim" gülümsemesi genişlediğinde alttan tekme attım. 'Ah' diye bağırdığında aklıma mirayla bizim evin ordaki kafede oturuşumuz geldi. O selime bakarken ben ona alttan tekme atmıştım ve oda böyle inlemişti. Birden moralim eksilere düşerken selim kaşlarını çattı. "Ne oldu" gözlerimi devirdim. Herşeyi farketmek zorundamıydı bu odun. "Aklıma mira geldi onada böyle tekme atmıştım hatırlıyormusun sana 'gerizekalı' diye bağırdığım günü" gülümsedi. "Hatırlamaz mıyım kızım ben o gün depresyona girmiştim ilk defa bir kız bana hakaret etmişti" güldüm. "O zaman benim hakkımda ne düşündün" ne düşündüğünü merak ediyordum çünkü bana çoook ama çok garip bakışlar atmıştı. "Valla bir ara gelip beni döveceksin zannettim öyle sert bakmıştın ki" sessizce kahkaha attığımda oda güldü. Eğilip elini yanağıma koydu ve dirseklerini masaya yaslayıp bana baktı. "Kısa zamanda herşeyim oldun" gözlerimin büyüdüğüne emindim. Aşık gözlerle bana bakan adama baktım. Bu çocuk gerçekten bana mı aşıktı. İmkansız gibi geliyor ama öyleydi. Bu çocuk herşeyiyle bana aitti. "Mutluluk başka kalplerde saklı sanıyordum ama değilmiş bana bunu öğrettin mavişim" gözlerim buğulandığında "şşt" diyerek yanağımı okşadı. "Selim kapa çeneni yoksa mutluluktan hıçkırarak ağlayacağım" güldü. "Hani ben odunun ham maddesiydim" al işte iki dakika sabredemedi. Gözlerimi devirdim. "Öküzsün ya bari bir beş dakika bekledeydin şebek" kaşlarını çattı. "Bana şebek demesene kızım kendimi yumuşak hissediyorum" güldüm. "O zaman ponçik derim sen seç" gözlerini devirdi. "Ukala öküze ne oldu ya ben onu özledim" gözlerimi devirdim. "Onu sinir ol diye söylüyordum ama artık olmuyorsun bi anlamı kalmadı o yüzden şebek ponçiğim diyeceğim" küfür mırıldandı. Güldüm.

SELİM'den

Gülümsemesiyle harika bir manzara görmemi sağlayan o gözler birden gülmeyi bırakmıştı. "Ne oldu yine" yutkundu. "Dün gece çok korktum" yutkundum. "Biliyorum özür dilerim seni korkuttuğum için" burukça gülümsedi. "Her zaman ama her zaman yanındayım şebek ponçiğim elini bırakmayacağım istesende" bu kız her haraketiyle beni kendine bağlamayı nasıl beceriyordu böyle ya. "Biliyorum. Ama benim için ağlama bir daha" ağlamasını istemiyordum. Dün gece neden ona gittiğimi bilmiyordum ama iyi hissettiriyordu. Sanki ona gittiğimde herşey geçecek gibi geliyordu. Bu kız bana ne yapıyor böyle. "Selim" gözlerime yavru köpek bakışları attı. "Hıı" kızacağım bir şey söyleyeceği belliydi öyle bir bakıyorki ana bacı sövse affederim gibi geliyordu. "Babanla benim konuşmamı istermisin" elimi yanağından çektim ve olduğum yerde yüzümü sıvazladım. O pisliğin handeyi tanımasını istemiyordum veya handenin bu olaylara karışmasını. "Hayır bak hande bir kere söyleyeceğim ha-yır bir daha bu konuyu açmayalım" arkama yaslandım ve karşımdaki elleri boşta kalan kıza baktım.

HANDE'den

Karşımda bana sinirle bakan çocuğu ne söyleyipte yumuşatacağımı düşünürken bir kız cırtlak bir sesle 'seeelim' diye anırdığında sesin geldiği yöne baktım. Tanıdık gelmişti ama jeton hala düşmemişti. Bize doğru yaklaştığında yüzünü seçtim ve kim olduğunu hatırladım. Bu selimin takıldığı kız melissa değil mi ya onun ne işi var burda tam sırasında geldin. Yanımdaki sandalyeye otururken "oturabilir miyim" demişti. Selimin dediği gibi ne kadar itici bir kız. "Oturdun zaten" mırıldandığımda selim alttan ayağıyla ayaklarımı buluşturup beni uyarmıştı. Ona baktığımda bana gülerek bakıyordu. "Selim hadi bizi tanıştır kim bu kız kuzenin falan mı yoksa kankan ?" İçimden ağızımı büzerek yokso konkon diye onu taklit ettiğimde dışımdan selime ateş eden gözlerimle bakıyordum. Elini uzatıp "ben melissa iki s ile" dediğinde gülmeden edemedim. Bu kız pis yediliyi biraz fazla izlemiş galiba. Gerizekalı. Güldüğümde kızda yapmacık bir gülüş sergiledi. Elini sıktım. "Bende hande tek n ile" dediğimde selim ağızını kapatarak gülmüştü. "Sevdim seni komiksin" başımı salladım onaylarcasına. "Öyleyimdir" diyerek egomu beslediğimde selim gülmeyi bırakmıştı. "Eee" ikimizede sırayla baktığında selim sırtını arkasındaki sandalyeden ayırıp ellerime yapıştı ve gözlerime aşık gözlerle baktı. "Sevgilim olur bu maviş" dediğinde kız tepki vermediğinde bende ellerinden tutup gülümseyerek eğildim ve burnumu burnuna sürtüp tekrar yerime oturdum. "Selim görmeyeli zevklerin değişmiş" gözlerimi selimden alıp göz ucuyla kıza baktım. Her an üzerime atlayacak gibi bir hali vardı. "Doğru olanı buldum diyelim" selim gözlerini gözlerimden ayırmadan konuştuğunda dudağımı ısırdım. Bu kadar samimi bakması kalbimi ağızıma çıkarıyor be. Bendede kalp var yapma şöyle şeyler ponçiğimmmm. "Ee melissa sen neden burdasın bursada kalıyorsun sanıyordum" kız somurtkan yüzüne sahte bir gülüş yerleştirdi. "Buraya taşındık sizin okuldayım sık sık görüşeceğiz yani" selimden ayrılıp kıza döndüm. "Çok sevindim inanamazsın" sahte gülüşüm selimi gerçekten güldürdüğünde bende gülmek istedim ama duruşumu bozamam.

Kız yanımızdan somurtarak ayrıldığında selim bana bakarak gülüyordu. En az on dakikadır. "Kapa artık çeneni hem neye gülüyorsun ki kızın yanında romantikleşen benmiydim" güldüğümde sırıtması durmuştu. Yalandan öksürdü. "Şey için yaptım" alaycı bir bakış attım. "Ne için" küfür mırıldandı. "Ulan öküz olsak sorun yumuşasak sorun ne istiyorsun sen mavişim he" güldüm. "Selim" başka tarafa baktı trip atar gibi. "Hıı" dedi hafif gülerek ciddi olmaya çalışıyordu. "Neden bana mavişim demeye başladın" daha öncelerde bana hiç mavişim dememişti ve bir kaç gün önce başlamıştı bunu söylemeye ve çok merak ediyordum. "Biliyor musun ben gökyüzüne baktığımda hep içim ferahlıyor rahatlıyorum sanki bütün dertlerimden arınıyormuş gibi hissediyorum" gözlerimin içine baktı ellerimi tutarken. "Eee" dedim  tebessüm ederek. Bugün fazla romantikti benim şebek ponçiğim. "Sana baktığımda gökyüzüne bakıyor gibi içim ferahlıyor be mavişim" dudağımı ısırdım ve ellerimize baktım. "Birazcık utanmış olabilirim öyle bakma bana" güldü ve ellerimizi daha sıkı sarıp öptü.

Tatlı İhanet (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin