Yaşanmışlıklar

2K 281 14
                                    

M: Selim Ekici

Sabah uyandığımda koltukta iki büklüm olacağımı bekliyordum ama selimin kocaman yatağındaydım ama o yoktu. Beni kıyafetlerimle yatırmış öküz ya insan bir uyandırır kalk giyin der ama yok öküzlüğünden taviz veremez Selim Ekici. Soyadıyla hitap edince daha bir havalı oluyor. Benimki ise ne kadar banel Hande Koper. İçimden gözlerimi devirdim Selim Ekici. Hande Ekici. Diye düşündüğümde kendime bir cimdik attm. Neden böyle mal gibi düşünüyordum ben yani tamam onun soyadıyla kendi ismimi tamamlamam güzeldi ama saçmaydı işte. Yataktan kalkıp aynaya baktım. Saçlarım kabarık ve gözlerim siyahlaşmıştı akan makyajım yüzünden. Bugün okula gidecektik ve ben miranın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum hala. Düşünmemeye çalışıyordum ama düşünmedende edemiyordum. Selimin dolabını açtığımda mis gibi bir koku yayıldı etrafa. Heryer o kokuyordu ve bu harikaydı. Tek tek baktığımda en beğendiğim kırmızı siyah gömleği olmuştu. Gömleğini giyip uçlarını bağlayarak göbeğimi hafif açmıştım. Bol olmuştu ama tatlı durmuştu. Hem benim pantolonumlada güzel olmuştu. Masaya doğru ilerleyip parfümlerine baktım. Elime sıkıp kokladığımda aşık olmuştum resmen. Onu o olmadan da koklayabilirdim. Tamam bu çok saçma bir cümleydi.

Parfümü üstüme boşalttıktan sonra merdivenleri indim. Şarkı söyleyen selimle karşılaşmayı beklemediğim için şaşırmıştım. Sesi çok iyiydi. Benimkisi ise berbaaattt ama çok iyi dans ederim galiba tek yeteneğim o.

Ah bu ben kendimi nerelerde bulsam
Çekilsem sahillere hayaller mi kursam

Şarkıyı mırıldandığında çok tatlıydı. Arkası dönük olduğu için beni görmemişti o yüzden mırıldanmaya devam ediyordu. Arkasından sinsice sarıldığımda titremişti. "Günaydın" dediğimde sırıtarak arkasını döndü ve somurttu. "Sayende giyecek birşeyim kalmadı aldıklarını geri vermiyorsun zaten" güldüm. "Zengin değil misin sen ya bir gömlekten iflas etmezsin" gözlerini devirdi. "Bana kahvaltı mı hazırladın şebeğim" dediğimde elindeki tabağı masaya bıraktı ve somurttu. "Şebek ne lan erkek adama" gözlerimi devirdim. "Ne alaka erkek olmanla ne güzel kelime işte" gözlerini devirdi. "Ukala öküz daha iyiydi" gözlerimi devirdim. "Bundan sonra sana şebek diyeceğim" piç gibi sırıttım. Onu sinir edecekse benim hoşuma gider. Gülerken aklıma mira geldiğinde yine moralim -6282 lere düşmüştü. "Ne oldu" kaşlarını çattığında iç çektim. "Okula gidip mirayı göresim hiç ama hiiiç yok" diye itrafta bulunduğumda "yine mi o konu" dedi. Başka ne olabilirdi ki o benim kaç yıllık dostum bir günde unutmam saçma olurdu. "Neden birazcık beni anlamaya çalışmıyorsun selim" diye sitem ettiğimde kalktı. Bende kalktım. Kollarını vücuduma sarmaladı ve alınımı alınına yasladı. "Senin ne kadar zorlandığının farkındayım aptal. Sadece olan oldu ve artık mutlu olmanı istiyorum" göz yaşım aktı. Mutluluktan mu üzüntünden mi bilemedim. Bir yanım o kadar kötü ki. O kadar kötü hissediyorum ki. Ama bir yandan da çok mutluyum ve sebebi sadece selimdi. "Selim" dedim kısık sesle. "Hıı" elini kaldırıp göz yaşımı sildi. "Beni seviyor musun" dediğimde çekinmiştim biraz. Yani cevabından. İç çektiğinde korkum daha çok artıyordu. Bacaklarım yine bana ihanet edip hissizleşirken kalbim taşacak gibi hissediyordum. Bir adım uzaklaştığında bana umutsuz vakaymışım gibi baktı. "Kızım sana olan sevgimi ben bile kıskanıyorum sen hala beni seviyormusun diyosun ya" kalp atışlarım daha çok arttığında yanaklarım yanıyordu. Bu sefer bacaklarım değil bedenimin ihanetine uğrayıp hiç bir yerimi hissetmemeye başlamıştım. Düşecek gibi olduğumda omuzlarımdan tuttu. "İyimisin mavişim" dediğinde gülmeden edemedim mutluluktan aptal gibi gülüyordum resmen. Korku bedenimi terk ederken az çok hissetmiştim bacaklarımı. "Neden herşeyinle mükemmelsin ki diğer erkeklere tepki olarakmı doğdun sen" hissettiklerimi söylediğimde ukala bakışlarını attı. Piç gibi sırıttı yine ve yine. "Mutlu olduğunda kendini ifşaladığının farkındamısın normalde bu sözleri söylemek için söylediğin herşeyi bir hafta yapmam gerekir" dediğinde güldüm ve yanağını öptüm. "Beni mutlu etmeye bak o zaman" dedikten sonra tekrar oturdum ve kahvaltıya geri döndüm.

Sınıfa girerken selim elime sarıldı. Gözlerime baktığında yutkundum. Her zamankinden farklı baktı. Daha derin daha çok şey anlattı gözleri. "Ben yanındayım" başımı salladım ve ellerimin arasındaki elleri sımsıkı tuttum sanki bırakırsam düşecekmişim gibi. Sınıfa adımladığımızda mira sınıfta benden en çok nefret eden kızla oturmuş gülüşüyordu. Bu kadar çabuk atlatmasına şaşırsamda burukça sevindim. Benim yüzümden ağlaması beni mahvederdi. Ona bakmadan sırama doğru yürümeye çalıştım. Selimin elini o kadar sıkıyordum ki. Baş parmağıyla elimi okşarken içimi ferahlatıyordu. Mira sırıtarak önüme geçtiğinde ellerini önünde bağladı. "Sizi gidi tatlı aşıklarrr sizi" ellerimize baktığında yutkundum. Onu tanıyordum ve o gülüşünün ardında nasıl kalp kırıkları olduğunu biliyordum. Cevap veremeden göz yaşım aktığında sadece "mira" diyebildim. Elini kaldırıp susmamı sağladı. "Üç yıl hande. Ben sana bu çocuğu üç yıldan beri köpek gibi sevdiğimi söyledim lan" diye bağırdığında selim elimi bırakıp belime koydu dik durabilmem için çünkü her an düşebilirdim. "Burda konuşmasak herkes bize bakıyor mira" dediğimde alaycı bir gülüş attı. Onu tanıyamıyordum tamam yaptığım şey karşısında olsun be kanka demesini beklemiyordum ama bu mira değildi. "İnsanların gözünde nasıl gözüktüğün senin için önemlimi hande koper" göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken selime baktım kırmızılaşmıştı. "O zaman ben söyleyeyim herkes senin bir sürtük oluğunu düşünüyor" diye bağırdığında selim miranın üstüne yürürken tuttum onu. "selim yapma" dediğimde mira hala gülüyordu. "Yapma selim dinle sevgilini" selimin içinden sabır dilediğinin farkındaydım benimse tek düşündüğüm yaşanmışlıklardı. "Selim gidelim burdan" kısık sesim çok berbat çıkmıştı.

Tatlı İhanet (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin