39- İmam Nikahı

Start from the beginning
                                    

Gülümsedim. İçinde sakladığı çocuğun bu kadar masum olması canımı yakmıştı sanki.
Bu kadar masum kalabilmesi değişikti. Ona yapılanlara öfkeleniyordum. İster istemez.

"Kokunu özledim." Dedi. Dürüst olmasına gülümserken gözlerimi kapattım. Ondan ayrıldım.
Elim saçından ayrılmak istemiyordu daha. Açtım aslında ona. Ama aç kalmak zorundaydım. Bu böyle olmalıydı.

"Mahalleye çıkalım mı ?" Dedim gülümseyip. Kafasını salladı olumlu anlamda.

Hırkamı alıp kapının önüne çıkarken o da geldi arkamdan.

Mahallede top oynayan çocuklara gülümserken popomu demire yasladım.

O da yanımda dururken top oynayan çocukları izlemeye başladım.
"Furkan işini ne yaptınız ?"
Tek kaşını kaldırdı.
"Se-"

"Biliyorum. " dedim önüme dönerken.
Omuzlarını silkti.
"Bulamıyorum. Her yeri karış karış aradık. Kendim gittim. Gerçekten. Ama yok. " Üzgündü belli.
Bir şey yapamamak onu yıkıyordu bunu anlayabilmişrim
Elimi omzuna koydum.
"Sen Uraz Delensin. Yapamayacağın hiçbir şey yok."

Şaşkınca gözlerime baktı.
"Yorgunum Eylül."
Adımı söylediği nadir anlardandı.
"Üzgünüm. Yaptığım bir puştluktu. Ama onların kalbimden geçmediğini bilmen gerekirdi. Ben o puştlar gibi romantik cümleler kuramam sana."
Kafasını önüne eğdi. Gülümseyerek onu izliyordum.
"Hem beceremem ben harbi söylüyorum bak. Ayrıca racona ters." Dedi. Gülümseyip omuzuna vurdum. Gülümsedi.
"Ama sen benim hayatımın merkezindesin. Ve kendini merkezden kenara çekmeye çalışıyorsun. Bunun imkanının olmadığını bile bile. Biz seninle normal değiliz bunu biliyorsun. Her anlamda. "
Gülümsedim. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Ben kırgınım Uraz. Sana burda oturup liseli ergenler gibi trip atamam. Ya da seni süründürmem.
O yaşta bir insan olmadım hiçbir zaman. Ama kırıklarım var. Ve bu kırıklarımın süpürülmesi gerek. Onarılmasını istemiyorum. Onarılmaya çalışılırsa asla eskisi gibi olmaz. Ama senden uzak durmamın sebebi, kırıklarım sana da batsın istemiyorum. Kendimi toparlamaya çalışırken seni yaralamak istemiyorum. Çünkü buna gücüm yetmeyebilir."

Gözlerini kapattı.
"Çok uzun sürer mi ?"

Gülümsedim. Onu görünce hissetmiyordum. Ama gece başımı yastığa koyunca sızlıyordu.
"Her an olabilir. Bende bilmiyorum. "

Gözlerimi kapattım. Zamanı gelmişti sanırım. "Bu gece Trabzona gidiyorum. "
Gözlerimi açıp ona baktım. Pişmanlık vardı gözlerinde.
"Güzelim saçmalama. Bak ben giderim şirkette kalırım. Mekanlarda da kalırım. Olmadı otellerde kalırım. Sen git evde kal. İstersen Belizlerde kal buna gerek yok." Dedi telaşla.
Elimi saçlarına koydum.
"Senin yüzünden değil adamım."
Kafasını sağa çevirdi.
"Deden söylemişti aslında. Ama ben senin gideceğini tahmin etmemiştim."
Gözlerimi kapatıp ellerimi çektim.
"Son bir şans. Dedem için, babaannem için. Onlar için. "

"Eylül, sana zarar verebilirler."

-------

URAZ DELEN.

Kaldırıma oturdu. Yanına oturdum bende.
"Dün gece annem aradı. Ağlıyordu Uraz. Hepimiz seni bekliyoruz dedi."
Umut dolu gözlerini bana çevirdi.
"Belkide düzeleceğiz. Orası bize iyi gelebilir. Dedemin yanında birşey yapamaz ki." Dedi. Gözleri dolmuştu ama gözleri parlıyordu adeta.
"Güzelim. " dedim uyurarır tonda.
Çok umutlanmış belli. Ama onun istediği gibi olmayacağına kalıbımı basardım. Bu kızın bu kadar saf ve temiz olması canımı yakıyordu.
"Düşünsene, beni kabul ederler. Seni de damatları olarak görürler. Bir ailem olabilir Uraz Delen."
Güldü. Her gün dövdüğü kızı mı sahiplenecek ? Her gün dayak yediği adama damadım mı diyecek ? Yapmayın Allah aşkına.
Eğer onlar yüzünden huzursuz bir nefes dahi alsın. O Trabzonu birbirine katardım.
"Tamam çocuklara söyliyeyim. Servisten gelen arabalardan birini getirsinler, gideriz."
Kafasını salladı hemen.
"Uraz, Hayır. "

Küçük KadınWhere stories live. Discover now