*29* O Biraz Daha Baskın Gelmiş

En başından başla
                                    

Eğer bir aile gibi yaşasaydık nasıl olurdu acaba? Babamı masa başında oturup çayını yudumlarken bir yandan da gelecek postasını okurken hayal edince istemsiz bir şekilde güldüm. Ben küçükken benimle oyun oynadığını, Noel'de Jamesleri ziyarete gittiğimizi, doğum günümde ailece bir kutlama yaptığımızı hayal ettim.

Lanet olsun, her şeyi mahvetmekte üstüne yoktu.

Nefret etrafımda kol gezerken rahatsız bir şekilde uykuya daldım.

Rüyamda etraf simsiyahtı ve ben yine ışık kaynağı olmuştum. Kaçıncıya böyle başlayan bir rüya gördüğümü düşünüp kaşlarımı çattım ama karşımda beliren kişiyi görünce dudaklarıma masum bir gülümseme yayıldı ve koşup ona sarıldım.

"Ben de seni özledim, hayatım." dedi annem, bana sarılırken. Yavaşça geri çekildim.

"Son görüşmemizden bu yana çok uzun zaman geçti." dedim.

Annem kahkaha attı "Öyle canım istediği gibi gelemiyorum. Sadece gerçekten önemli bir şey konuşmamız gerektiğinde."

Gözlerimi devirdim "Babam hakkında, değil mi?" dedim "Bana sakın onu yanlış yargıladığımı söylemeye kalkma yoksa giderim."

"Elbette öyle bir şey demeyeceğim. Ben gittiğimden beri çok değişti." dedi annem, iç çekerek "Ona kim olabileceğini, ne olabileceğini hatırlatacak birisi olmadan doğru yolu bulamıyor."

"Amortentia etkisindeki hali ile bu halini karşılaştırman çok saçma."

Annem, bana sinsi bir bakış attı. Dudaklarına yayılan sırıtışın aynısını babamda da görmüştüm "Ah, tatlım, bilmediğin o kadar çok şey var ki."

"Ne demek bu şimdi?"

"Gerçeği sadece onu yaşayanlar bilir demek." dedi annem.

"Bu gerçekleri bana anlatmayı düşünüyor musun peki?" diye sordum.

"Bazı şeyler anne ile baba arasında kalır. Eğer Sirius ile ilişkinizi ilerletip çocuk yapmaya karar verirseniz ne demek istediğimi anlayacaksın." dedi annem ve konuyu değiştirdi "Ama gerçekten de değişti, Tom'dan bahsediyorum. Bazen içimden suratına sağlam bir yumruk indirip kendine gelmesini sağlamak geliyor ama elbette böyle bir şansım yok."

Kahkaha attım "Çok güzel olurdu bence." dedim "Anne, sırf meraktan soruyorum, hiç babama yumruk atmış mıydın?"

Annem garip bir şekilde bana baktı "Neden babana yumruk atmış olayım ki?"

Omuz silktim "Bilmem, belki de başka bir kızı kesmiştir ve sen de sinirlenip ona yumruk atmışsındır?" diye fikir yürüttüm.

Kahkaha attı "Hogwarts'tayken yapmadı değil aslında ama hepsinde amacı beni kıskandırıp tepkimi görmekti." dedi ve yüzünde üzgün bir gülümseme belirdi "Ona kafa tutmama bayılırdı, elbette bunu itiraf ettirmek çok zor olmuştu. Ah, şu itiraflar yok mu?.."

O an annemin gerçekten de Tom Marvolo Riddle'a sırılsıklam âşık olduğunu anladım. Canını alsa bile ondan hiç nefret etmemişti, edememişti "Onu özlüyorsun, değil mi?" diye fısıldadım.

Onayladı, simsiyah boşluğa bakıyordu "Umarım bu duyguyu asla yaşamazsın." dedi ve derin bir nefes aldı "Her gün tekrar tekrar ölüyormuş gibi hissettiriyor."

"Onu nasıl sevebildiğini hiçbir zaman anlayamayacağım sanırım." dedim.

"Anlayamazsın elbette. Çünkü onu tanımıyorsun." dedi annem "Hogwarts'tayken herkes babanın peşinden koşardı, biliyor muydun? Herkese istediğini yaptırabilecek bir maskesi vardı, karizması ve başarısı ile herkesi büyülüyordu."

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin