15.BÖLÜM: SAKLI OLAN

En başından başla
                                    

"Pusulayı nasıl kullanacağım? Alain, sana anlatmış olmalı; Frank, babamı öldürdü." Dedim birden. Anlam veremez halde donup kaldı. Montumun fermuarımı açıp pusulayı dışarı çıkarmaya niyetlendiğim sırada Alain parmaklarıyla elimi sıktı, sanki beni bir şey için uyarıyordu. Birden "Yani bulursam nasıl kullanacağım?" Büyük ihtimalle Alain Monica'ya bu konuda güvenmiyordu. Bir şeyler bildiği bariz ortadaydı.

"İntikamımı almalıyım. Ne yapmam gerek? Lütfen bana söyle!" Diye gizli bir U dönüşü yaptım.

"Şöyle ki; eğer pusulayı ve tılsımı bulursan, pusulanın arkasında gizli bir bölme var, oraya tılsımı yerleştirirsen o zaman kutsal kitabında yerini bulursun. Çünkü pusulaların asıl amacı bu. Tılsımlar bu kitabın anahtarı ve ancak üçü bir araya gelirse kitap açılır." Alain'e baktı. "Zaten anlatmıştır sana."

"Hayır. " dedim başımı iki yana sallayıp. "Bu şekilde bulabileceğimizi söylemedi. Hayal kırıklığıyla Alain'e baktım. "Bana her şeyi anlattığını sanıyordum." İhanete uğramış gibiydim.

"Anlatacaktım." dedi, sıradan bir tavırla. Sonra adeta bir Tanrıçayı andıran sarışın kadına döndü; "Bence kitap şatoda değil, öyle olsa Frank çoktan bulurdu."

"Pusulayı ve tılsım onun elinde farklı bir yön gösterecektir." dedi Monica. "Tabi bulabilirseniz."

Yok sayılmaya daha fazla tahammül edemeyip, "Bir dakika!" diye bağırdım. İkisi de konuşmayı kesip, şaşkınca bana baktı. "Nasıl olur da bana kitap hakkında bir şey söylemezsin?" diye sordum, Alain'e. Öyle öfkeliydim ki, gücüm yetse arkamızdaki ormana dalıp, tüm ağaçları tek tek devirirdim. "Nasıl olur da bana yalan konuşursun?" Genzimin yırtıldığını sandım.

Alain'in çatık kaşları, bir yay gibi gerildi. "Açıklayacağım." dedi, meseleyi geçiştirmek ister gibiydi, ama öyle hemen kurtulamazdı elimden.

"Şimdi açıkla!" İşaret parmağımı yere doğru uzattım. "Hemen!"

"Sonra." diye diretti. Bunun üzerine tüm gücümü sol ayağıma yükleyip, asfalta sertçe çarptım. Çarparken hırladım. Monica, ile bakışlarımız buluşunca ifadesindeki eğlence ve şaşkınlıkla karışık duygu bulamacını fark ettim. Kesin Monica'nın gözünde istediği oyuncağa sahip olamayan bir aksi bir çocuk rolünü canlandırıyordum. Ama beni tanımadığı için, sinirimin ne kadar ciddi olduğunu konusunda hiçbir fikri yoktu.

"Alain!" dedim dişlerimin arasından. Ona doğru sokulurken, kirpiklerimin altında dik dik baktım. O an asfalt ayaklarımın altından kaydı ve dengemi alt üst etti. Ellerimi, çoktan bedenime sarılmış olan pazulu kollara geçirdim. Gözüm kararmıştı, bununla beraber bomboş olan mideme kramp girmişti. Gözlerimi kapatıp, geçmesini bekledim.

Alain, belime sardığı kollarıyla beni göğsüne çekti. Telaşla adımı söyledi; "Sima?"

"Tamam... Sadece..." Tek elimi kolundan çekip, sağ göğsünün üzerine yerleştirdim. Saatlerdir, ağzıma tek bir lokma bile girmemişti, muhtemelen bu sebepten ötürü başım dönmüş ve gözlerim kararmıştı.

"Karnı aç." dedi, Monica. Bu kadın nasıl karnımın aç olduğunu anlamıştı?

"Biliyorum." diye homurdandı Alain. Ses tonu küfür eder gibi çıkmıştı. "Hemen şehre gitmeliyiz. Sima, gözlerini aç." diye emretti. Boğazımda biriken tükürüğümü, boğulmamak için yutmak zorunda kaldım. Midem o kadar kötüydü ki, kusma isteğim yanında cabasıydı. "Yardımlarınız için teşekkür ederiz." dedi Alain, sesinde minnet duygusu vardı.

"Önemli değil. Zaten sadece geçiyorduk." diye yanıtladı Monica. Hemen sonrasında gözlerimi açmak için hazırlandığım sırada, sert bir rüzgar etrafımızda döndü ve saniye bile sürmeden, yok oldu.

YANGIN VE YAKUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin