10.BÖLÜM: KUTSAL DUDAKLAR

7.7K 559 76
                                    

Bölüm şarkıları:

Dream Theater - Space-Dye vest

Thurisaz - Endless

Thurisaz - Endless

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🔱

Duygusal bağlamda hep bir korku beslemiştim içimde. Çocukluğumda bile. Büyüdüm, korkularım pişti ve tamamen olgunlaştılar ama ara ara yolumu şaşırttılar. Ruhumun kaburgasının içinde hâlâ küçük bir kız çocuğu vardı, saklanıyordu. O kaburgalar onun zindanıydı. Özgürlüğüne kavuşacağı günden ümidi kesmişti.

"Sima?"

"Efendim?" dedim, dalgın dalgın.

"İyi misin?" Ses tonu düşünceli ve meraklıydı. Gözlerimi ışıltılı caddeden alı koyup, yüzüne baktım.

"İyiyim," dedim usulca. Aralık tuttuğum göz kapaklarımı daha da açıp, buharlı düşüncelerimi kovmaya çalıştım.

"Tren beş dakikaya gelir," dedi ama gözlerindeki ifadeden iyiyim cevabıma tatmin olmadığını anlayabiliyordum.

Napoca'ya tren yolculuğuyla gitmenin daha güvenli olduğunu söylemişti. Herhangi bir saldırı söz konusu olamazmış.

"Kalabalık güvenlidir," diye mırıldandım kendi kendime.
"Şurada bekleyelim," dedi, istasyondaki oturma yerlerini işaret ederek.

"Kıyafetlerim yok, diş fırçam bile yok," diye sızlandım.

O ise çok sakin bir şekilde, "Napoca'dan temin ederiz hepsini, zaten dört saatlik yol," dedi.

Gözlerimi devirip karanlık istasyonda gezdirdim; küçük bir kız çocuğu gördüm, tek eliyle kahverengi ayıcığını, diğer eliyle de annesinin parmaklarını tutuyordu. Sonra bir an bıraktı o güven veren parmakları ve ayıcığını havaya kaldırıp, yüzüyle aynı hizaya getirdi. Bir süre yüzüne baktı, daha sonra aradığı her neyse onu göremeyince tekrar kolunu indirdi ve ayıcığı sarkıttı. Annesi yeniden elinden tuttu ve tren raylarına doğru birkaç adım attılar. O sıra tren istasyona gelmişti.

"Geldi," dedi Alain ve soğuk parmaklarını, sıcak elimin üzerine doladı. Saniye bile geçmeden küçük ellerim avuçlarına kayboldu.

"Tutmana gerek yok, kaçacak değilim," dedim, trene doğru ilerlerken.
Hızını kesmeden omzunun üzerine bana baktı. Kaşlarını çatmıştı ama alaycı bir ifade takınmıştı. "Elini tutmamın amacı o değil."

Trene girdik. O elinde tuttuğu biletin numarasına bile kontrol etme ihtiyaç duymadan yerimizi buldu. Hayatımda ikinci kez trene biniyordum. Birincisi annem ve kuzenlerimle bir yılbaşı gününde Bükreş'e gittiğimiz zaman, ikincisi ise yalnızca annemle. Neden bindiğimizi hatırlamayacak kadar küçükken.
Vagona girince Alain önce benim oturmam içi eliyle cam dibini gösterdi. Deri koltuğa gömüldüm ve gözlerimi pencerenin ardındaki soğuk dünyaya çevirdim. Braşov'dan ayrılıp, başka bir şehre girmenin tuhaflığını yaşıyordum.

YANGIN VE YAKUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin